GÜNCEL

Mehmet Beyhan : Toplumu Kim Kutuplaştırıyor?

Tarih
15 Ocak 2024
İzlenme
762 Kişi

Bir toplumda farklı fikirlerin olması, insanın ve eşyanın tabiatına uygun bir durumdur. Hatta farklı fikirlerin olması o toplumu rekabetçi yapar. Toplumun gelişmesine katkı sağlamak için bilimde, sanata, siyasete yapılan rekabet, ‘’hayırda yarış’’ anlamına gelir ki bu iyi bir şeydir.

Bu anlamda sanatçı kimliğine sahip insanlar, o toplumun birleştirici gücüdürler. Çünkü sanatçı farklı kesimlere hitap etme özelliğine sahiptir. İnsan, olumlu ve olumsuz duygulara sahip olsa da doğruyu, erdemi, güzelliği sevme özelliği daha güçlüdür. Toplum, sanatçıdan insana dair güzel hasletleri görmek ister. Onun için Dante ‘’Kâinatı sevgi yönetiyor’’ der.

Çünkü sevginin olduğu yerde ümit olur, ümidin olduğu yerde ise, yaşama sevinci vardır. Sevginin çeşitli türleri vardır ama burada ‘’aşkın sevgi’’ türüne kısaca değinmek istiyorum. İnsan, görme, işitme, anlama, üretebilme özelliğine sahiptir ama bütün bu yetenekleri sınırlıdır. Ne kadar güçlü olursa olsun, kendisini çaresiz veya yetersiz hissettiği anlar vardır. Kendisini yetersiz hissettiğinde her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten, bütün sırların anahtarını elinde tutan, göremediği ama hissettiği bir güce sevgi duyar.

İşte bu büyük güce yönelen his, manevi niteliği yüksek muhabbette, ‘’aşkın sevgi’’ denir. İnsan bu güçlü hissi, bağlılıkla birleştirebilirse, sevgi derinleşir. Sevgide derinleşenler, aklıyla düşünür, vicdanıyla hareket ederler.

Sevgide derinleşemeyenler ise, kin, nefret ve düşmanlıkta derinleşirler. Bunun en somut örneklerinden biri ne yazık ki Zülfü Livaneli’dir. Ne yazık ki diyorum, çünkü Zülfi Livaneli sanatçı kimliğine sahip bir isimdir. Livaneli, geçtiğimiz günlerde bir ödül töreninde yaptığı açıklama, bir sanatçı gibi değil, fanatik bir CHP’li gibi konuştu.

Maltepe Belediyesi’nin yayın organı İstasyon Dergisi’nin üçüncü yıl dönümü törenine katılan Livaneli: ‘’Yerel seçimlerde ya gerici ordular, ya da hareket ordusu kazanacak’’ dedi. Hâlbuki gerici olarak aşağıladığı insanlar, tarihiyle, kültürüyle, değerleriyle barışık, bu ülkenin ezici çoğunluğunu oluşturan millettir!

Burada öncelikle şu soruları sormak istiyorum: Hareket Ordusu kime karşı savaşacak? Ortada düşman mı var? Acaba Livaneli, Ordu içinde bir yerlere mesaj mı verdi? Sonra bu sözlerle toplumu, kim kutuplaştırmış oluyor? Kim ötekileştiriyor? Milletimiz bunları iyi görsün.

8 gün izne çıkan İmamoğlu 3 ayda 3. kez Zülfü Livaneli konserine gitti | İstanbul HaberleriBir taraftan milletin bir kısmını ‘’gericilikle’’ tanımlayarak kutuplaştırıyorlar, diğer taraftan sanki ötekileştiren onlar değilmiş gibi karşı tarafı ötekileştirmekle suçlarlar(!) Tabi burada Livaneli’den bağımsız olarak, neden bu tarz tanımlamalar yapılır? Bu soru önemlidir. Çünkü insan, tabiatı gereği kendilerinden farklı dünya görüşüne sahip kimseleri tanımlamak ister. ‘’Ben falanca görüşe mensubum, diğerleri falanca görüşe mensup’’ şeklinde tanımlamalar gayet tabiidir. Bir tanımlamanın içerisinde aşağılama veya hakaret yoksa bunu kültürel bir tanımlama olarak kabul edebiliriz.

Düşününki dünyada tek bir renk olsa, çeşitlilik kaybolur hayat sıkıcı olur. Nitekim davranış bilimleri çeşitliliği, psikolojik bir ihtiyaç olarak görür. Meyveler, sebzeler, çiçekler, böcekler, insanlar, hayvanlar kısacası tabiatın her zerresinde çeşitlilik vardır. Bütün bunlar doğal çeşitliliktir.

Ancak Zülfü Livaneli ve onun gibi düşünenler, kültürel tanımlamanın doğasına aykırı olarak değerlerine bağlı insanları ‘’gerici’’ olarak tanımlıyorlar. Eğer bir grup, başka bir grubu tanımlarken, negatif bir imaj ile tanımlıyorsa, bu o grubu yok etmeye çalıştığını gösterir. Zira imajı etkileyen zihinsel kalıpları oluşturmak bu şekilde ortaya çıkar. Bunlar ‘’ilerici’’ dışındakileri ‘’gerici’’ olduklarına inanıyorlar.

Bu inanç onlarda bir dogma gibidir. Bunlar, her türlü mantıklı öneri ve açıklamalara karşı kapalıdırlar. Dogmatik kişiliklerin temel özelliği, kendilerinden farklı düşünen insanları tehlikeli görür, yok etmek için hemen güce başvururlar. Nitekim bu zihniyetin, 28 Şubat’ta neler yaptığını gördük.

Kim ilerici kim gerici?

Türkiye’de ‘’ilerici’’ ve ‘’gerici’’ tartışması çok eski bir tartışmadır. Kökü ‘’aydınlanma ve terakki’’ tartışmaların yapıldığı Osmanlı dönemine dayanır. Türkiye’de kendilerini ‘’seküler aydın’’ olarak tanımlayanlar bu ülkenin bünyesine uygun hangi fikirleri geliştirmiştir? Hâlbuki bunlar 19. yüzyılın ortasında birden bire dışarıdan gelen bir fikir aşısının ürünü olarak doğmuştur.

Bu zihniyetin mensupları, İslam’ı bilimsel gelişmelere karşı, inanları da ‘’gerici’’ olduğunu söylerler. Cumhuriyet kurulduğundan 2002’ye kadar CHP fiili olarak iktidar olmasa da zihniyeti devamlı iktidardı. Mevcut hükümet 2002’de iktidara geldiğini hesap edersek tam 79 yıl, Livaneli’nin zihniyeti, sözde ‘’ilericiler’’ bu ülkeyi yönetti.

Peki, 79 yıl boyunca bilim adına ne ürettiler? Bilimin neticesi teknolojidir. Bu zihniyet 79 yıl boyunca, uçak mı üretti? Araba mı üretti? Alt yapı ile ilgili yapılan tüneller, köprüler, otobanlar, hasta hanelerden bahsetmiyorum bile. İlericilik adına ne ürettiler? Bunların ‘’ilericilikte’’ anladıkları tek şey Avrupa gibi üretmek değil, sadece tüketmektir.

Yukarıda saydıklarımız ve sayamadıklarımız, tüm engellemelere rağmen, ‘’gerici’’ olarak tanımladıkları kadrolar gerçekleştirdi. Bütün bu gerçeklere rağmen, hiç utanmadan, sıkılmadan hâlâ siz ‘’ilerici’’ millet ‘’gerici’’ oluyor öyle mi? Sahi kim ilerici kim gericidir?

Toparlayacak olursak, hoşgörü ve diyalog birbirini tamamlar. Ülkemizdeki çeşitliliği kabul etmek, bunlara saygı göstermek insan olmanın gereğidir. Ancak sürekli kutuplaşmadan şikâyet edenler, aslında toplumu kutuplaştıranlar olduklarını çok iyi görmemiz gerekir.

www.seslimakale.com.tr

 


YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER