* Yolsuzluk, rüşvet, irtikap * Gizli toplantılar için jammer * Güvenlik kameralarına bantlama * Sorguda telefon/numara gizlemek * Sorulara cevap vermemek/geçiştirmek * Cezaevinde kurye avukat kullanmak * Tanıklara baskı, itibarsızlaştırma
"Suç örgütü yöneticisi olmak, İrtikap, Rüşvet, İhaleye fesat karıştırmak, Nitelikli dolandırıcılık, Kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” gerekçesiyle tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu’nun nasıl bir organizasyon kurduğu gitgide netleşiyor.
Özellikle, cuma günü medyaya yansıyan ve Le Meridien Otel’de İmamoğlu’nun 8 Ekim’de toplantı yapacağı salonu gören kamerayı, korumaların masanın üzerine çıkarak kapatması, 4 gün sonra 12 Ekim’de yaptığı toplantı öncesi Çağlar Türkmen isimli özel güvenlik elamanının güvenlik kameralarını bant yapıştırarak kapatması, toplantının hemen ardından saat 11.36’da iki valizle otelden ayrılması çok tartışıldı.
Toplantı için İmamoğlu ile otele gelen isimlerin “İmamoğlu’nun kasası” olarak bilinen, Beylikdüzü’nden beri beraber hareket ettiği; tanık, müşteki ve etkin pişmanlıktan yararlanan işadamlarının ifadelerine göre imar, ruhsat, iskan karşılığı rüşvetleri toplayan ve aynı soruşturmada tutuklu olan Fatih Keleş, Tuncay Yılmaz, Ertan Yıldız, Adem Soytekin, Hüseyin Köksal olması toplantıyı daha de ilginç hale getiriyor. Asıl soru şu; İmamoğlu ve adamlarıyla toplantıya katılan kişi ya da kişiler kimlerdir?
TANIKLAR YOK HÜKMÜNDEYMİŞ
100’e yakın tanık, müşteki ifadeleri ile rüşvet ve yolsuzluk çarkının ortaya çıkmasından telaşa kapılan ve “Bu saatten sonra itirafçıların söyledikleri yok hükmündedir” diye açıklama yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, bir basın toplantısı yaparak iki bavulun içinde para değil, kullanımı izne tabi olan sinyal karıştırıcı (jammer) cihazı olduğunu iddia ederek; bombalı terör saldırısına karşı bunların satın alındığını, kameraların bantlanmasının ise kişisel verileri koruma amaçlı olduğu gibi hiç kimsenin inanmayacağı şeyleri söyledi. Cihazların 25 kilogram ağırlığında olduğu için korumaların tekerlekli bavulla bunları taşıdığını iddia etti.
Terörle mücadele etmiş, isimleri PKK, DHKP-C gibi terör örgütlerinin suikast listesinde olan, hakkında çok yüksek risk nedeniyle özel koruma kararı bulunan; MİT, Emniyet, Jandarma görevlileri, valiler, bürokratlar, bakanlar gibi devlet adamları, soruşturma yapıp dava açan savcı ve mahkumiyet kararlarını veren hakim gibi yargı mensuplarının hiçbirisinin sinyal kesici kullandığını ne gören var ne duyan.
Belli ki, İmamoğlu, “kasası” olan adamları ile birlikte, kim ya da kimlerle görüşme yaptığının tespit edilmesini engellemek istemiş.
OTEL YÖNETİMİNİN HABERİ VAR MI?
Ayrıca kameraların kapatılmasının otelin Güvenlik Müdürlüğü’nün haberi olmadan yapılması mümkün değil. Otel yönetimi buna izin veriyorsa, onlar da İmamoğlu’nun görüşmeyi kiminle yaptığının bilinmesini istememiş. Otel sahibinin İBB’den ihaleler alan işadamı olması toplantının kimler arasında yapıldığı hakkında bir fikir veriyor aslında. Elbette bunun detayları savcılık tarafından ortaya çıkarılacaktır. Benim üzerinde durmak istediğim konu; İmamoğlu’nun rüşvet ve yolsuzluğa dayalı olarak adamlarıyla birlikte kurduğu organizasyonun işleyişi.
Siyasetin finansmanında yolsuzluk, ihale ve rüşveti kullanan İmamoğlu, gözaltına alınmasından, tutuklanmasına, cezaevinde yaptıklarına kadar aynı çarkı kullanmaya devam ediyor.
RÜŞVET SORULARINA AYNI CEVAP
İmamoğlu gözaltına alındıktan sonra Emniyet, Savcılık ve Mahkeme ifadelerinde sadece iki telefon hattını kullandığını söylemişti. İfade metinlerinden de görüleceği gibi kullandığı iki telefon numarasını da gizlemişti. Sadece o değil “Kent uzlaşması” soruşturmasında tutuklanan üç kişi ile birlikte, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında aralarında, Murat Ongun, Serdal Taşkın, Serkan Öztürk, Fatoş Ayık, Ertan Yıldız, Adem Soytekin, Hüseyin Köksal, Murat İlbak gibi isimlerin bulunduğu 20 kişi de telefon şifrelerini soruşturma makamlarına vermediler. İmamoğlu’nun ifade sürecinde bir başka taktiği ise yolsuzluk ve rüşvet konularında sorulan 76 sorudan 36’sına aynı cevabı vermesi: “Muhatap almıyorum, tüm isnatları şiddetle reddediyorum.”
KURYE AVUKATLAR
İmamoğlu’nun tutuklandıktan sonra cezaevinde de avukatları kurye olarak kullandığı ortaya çıktı. CHP’li milletvekili Umut Akdoğan Halk TV’de İmamoğlu’nun tutuklu olduğu cezaevinde kurye olarak kullandığı avukatları üzerinden aynı soruşturmada tutuklanan diğer isimlerle kurduğu iletişim ağını şöyle deşifre etmişti: “Sayın İmamoğlu’nun notları oluyor. Avukatına veriyor. ‘Bunu Buğra Gökçe’ye götürün, bunu Emrah Şahan’a götürün, buna Necati Özkan çalışsın’ diyor. Sonra raporlar hazırlanıyor. Murat Ongun hazırladığını avukata veriyor, o da götürüp Sayın İmamoğlu’na veriyor. Böyle bir çalışma var. Avukatlar aracılığıyla yapılıyor”
Bunun üzerine, Murat Ongun, Tuncay Yılmaz: Necati Özkan, Hüseyin Köksal, Mustafa Nihat Sütlaş, Serdal Taşkın, Murat Kapki, Adem Soytekin, Murat İlbak, Ömür Yılmaz, Eyüp Subaşı, Fatoş Ayık Marmara Ceza İnfaz Kurumlarında farklı cezaevlerine gönderildiler.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.