Hindistan ile Pakistan arasında son dönemde yaşanan gerilim, “Acaba buradan bir Dünya Savaşı çıkar mı?” sorusunu yeniden gündeme getirdi. Zaman zaman gerek lüzumsuz stratejik hamleler gerekse bazı siyasetçi ve devlet adamlarının açıklamaları, ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ ihtimalinin dillendirilmesine neden oluyor. Şimdi ise bu tartışmalar, Hindistan-Pakistan hattındaki artan tansiyonla yeniden alevlendi. Türkiye olarak bizim için Pakistan, ezelî ve ebedî bir dost, aynı zamanda kardeş bir ülkedir. Bu durum tartışmaya açık olmayan bir hakikattir. Nasıl ki bizim coğrafyamızda Sykes-Picot Anlaşması’yla sınırlar, tarihî ve sosyolojik gerçeklikten bağımsız şekilde, cetvelle çizilmiş gibi belirlendiyse; Hindistan, Pakistan ve Bangladeş arasındaki sınırlar da benzer yöntemlerle şekillendirilmiştir. Bu çerçevede Babür İmparatorluğu’nun nasıl sona erdirildiği, Doğu Hindistan şirketinin bölgedeki faaliyetleri ve İngilizlerin o coğrafyayı nasıl işgal ettiği üzerine uzun uzun değerlendirmeler yapmak gerekir. Fakat bugünün konusuna dönersek Cammu Keşmir meselesinin bir türlü çözülememesi, Hindistan’ın son dönemde İsrail ile savunma alanındaki iş birlikleri ve bu iki ülkenin İslam karşıtlığındaki ortak tutumları, bu hassas coğrafyadaki gerilimi yeniden gündeme taşımıştır.
Optimar Araştırma'nın her ay düzenlediği “Türkiye’nin Nabzı” araştırmasında, katılımcılara şu soru yöneltilmiş: “Son dönemde bazı uluslararası uzmanlar ve bazı ülkelerin liderleri, Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalinden bahsediyor. Sizce böyle bir ihtimal var mı?” Katılımcıların %40,3’ü “Evet” yanıtını verirken %21,7’si bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiş; %35’i ise “Hayır” cevabını vermiştir. Bu oranlar, toplumun savaş riski gören kısmının, risk görmeyenlere göre daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Bir diğer dikkati çekici soru ise “Ülkemiz için bir savaş tehdidi olduğunu düşünüyor musunuz?” oldu. Katılımcıların %44’ü bu soruya “Evet” cevabını verirken %38,8’i “Hayır” dedi. %17,3’ü ise bu konuda fikri olmadığını belirtti. Bu sonuçlar da toplumda savaş tehdidi algısının ciddi bir düzeyde hissedildiğini gösteriyor. Daha da dikkati çekici olan soru şu: “Eğer bir savaş çıkarsa veya seferberlik ilan edilirse ülkeniz için nasıl savaşırsınız?” Katılımcıların %82’si “Canla başla savaşırım, kanımın son damlasına kadar mücadele ederim” derken; %6,9’u “Savaşmam”, %6,3’ü “Savaşa karşıyım”, %4,9’u ise “Gönülsüzce savaşırım” cevabını verdi. Bu veriler, Türk milletinin söz konusu vatan olduğunda, siyasi görüşü ne olursa olsun tek yürek olabileceğini gösteriyor. Nitekim benzer bir birlikteliği 15 Temmuz gecesinde de yaşamıştık. Meyhaneden çıkanlar bile o gece cepheye koşarcasına, çıplak elleriyle FETÖ’cü kalkışmaya karşı durmuşlardı.
Kadınlara yöneltilen bir diğer soru ise “Savaş olur ve size çağrı yapılırsa kadın asker olarak savaşır mısınız?” oldu. Katılımcı kadınların %39,1’i “Evet, savaşırım” dedi. %28,2’si ise “Asker olarak olmasa da cephe gerisinde elimden geleni yaparım” şeklinde cevap verdi. %23’ü “Hayır” derken %9,7’si bu konuda fikrinin olmadığını belirtti. Bu cevaplar da gösteriyor ki Türk kadını da vatan söz konusu olduğunda fedakârlıktan kaçınmamaktadır.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.