Ağızlarını açtıklarında, “23 yıldır iktidarda olan AK Parti, neyi yapamadı ki, bundan sonra da ülkeyi yönetmeye talip oluyor” diyorlar..
AK Parti 23 yıldır tek başına iktidar imiş.. İstediğini yapabiliyormuş..
Bundan sonrası için, “Şunu yapacağız, bunu yapacağız” demeye hakkı yokmuş, çünkü adama sorarlarmış: “Bundan sonra yapacağını söylediklerini, niye bugünü kadar yapmadın?”
İnsanın kulağına çok hoş geliyor, değil mi?
Gerçekten de AK Parti 23 yıldır iktidarda, istediğini yapıyor; bir daha, bir daha seçim kazanmayı niye istiyor ki! Yapacağı bir şey var ise, şimdiye kadar yapsaydı!
Kabul ediyorum, 23 yıl çok uzun bir süre.. Türk halkı bu kadar uzun süre hiçbir lidere yetki vermemiştir.. Hiçbir siyasi partiye bu kadar uzun süre destek çıkmamıştır..
Ben bunları yazarken, bir yandan da kıs kıs gülüyorum..
Çünkü önümde Cumhuriyet gazetesi duruyor..
Cumhuriyet gazetesinin manşeti şöyle: “İlk 4 maddeye dokunulamaz!”
Kim söylüyor bunu?
AK Parti kurulduğunda Yargıtay Başsavcısı görevinde bulunan “367 Sabih” diye ünlenen bir sim vardı. Başsavcılık makamını kullanarak, AK Parti’nin başörtülü kurucularının ihraç edilmesini, aksi takdirde partinin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’nde dava açacağını ihtar eden Sabih Kanadoğlu’nun oğlu, Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu, “İlk 4 maddeye dokunulamaz!” diyen muhterem!
Abi sen kimsin?
“Şuna dokunulamaz, buna dokunulamaz” derken, kimden alıyorsun bu yetkiyi... Korkut bey, bu söylemi dillendirenleri aşmış, devamında da darbecilerin yaptığı anayasanın 42 ve 66. maddelerinin de değiştirilemeyeceğini söylüyor..
Dersiniz ki, sandıklar kurulduğunda, Korkut Kanadoğlu oyların % 99’unu alıyor..
Ama, “Benim işim çok. ben ülkeyi yönetme hakkımı, benden sonra yüksek oy alanlara bırakıyorum. Ama arasıra da benim dediklerime kulak vermeleri gerekir” demiş..
Bu şartla, AK Parti ülkeyi yönetiyor.. Dolayısı ile AK Parti ülkeyi yönetirken, halktan yeterli oyu alamadığı için, Korkut beyin söylediklerine de kulak vermesi gerekiyor..
Yok böyle bir şey..
Korkut bey, AK Parti’yi korkutacağını mı sanıyorsun?
Adın Korkut diye, kimse korkmaz senden, kusura bakma..
“İlk 4 madde mutlaka değişsin” iddiasında değilim.
“42 ve 66. maddeleri hemen yeniden yazalım, olmazsa olmaz” söylemine sahip değilim..
Ama birisi çıkıp da, TBMM’ye had bildirmeye kalkarsa, “İlk 4 maddeye dokunamazsınız” derse..
“42 ve 66. maddeleri yeniden yazamazsınız” derse..
O maddelerin inadına değiştirilmesi gerektiğini savunurum..
Siz kimsiniz de TBMM’ye sınır çizmeye kalkıyorsunuz?
Korkut bey, kimden alıyorsun bu yetkiyi?
Baban Sabih’den mi aldın?
Önümdeki Cumhuriyet gazetesini biraz daha karıştırıyorum..
Ohoooo.
28 Şubat sürecinde astığı astık, kestiği kestiklerden Av. Erol Türk de, Korkut bey minvali bir yazı kaleme almış..
Erol bey daha net, daha bodoslamadan yazmış..
Kendisini de rezil edecek şekilde, hukuk-mukuk hepsini çöpe attıran ifadelerle, TBMM’yi bir avuç darbecinin karşısında, adeta emireri pozisyonuna düşürmüş..
Lafını hiç esirgememiş: “Yeni anayasa yapamazsınız”..
Şaka yapmıyorum..
Haddim değil, okuyucu ile kafa bulmuyorum..
Hayatımda meyhaneye gitmedim, meyhanede içilenleri başka yerde de hiç içmedim..
Dolayısı ile kafam kıyak da değil..
Ama Cumhuriyet gazetesinde bir hukukçu, aynen böyle yazıyor: “Yeni anayasa yapamazsınız”..
Abi, siz kimsiniz!..
Kim adına bu tehdidi yapıyorsunuz?
TBMM yeni anayasa yaparsa, ne olur, onu da söyleyin..
Tankları mı yürütürsünüz, arabaların lastiklerini mi patlatırsınız, sağa sola bomba mı atarsınız, adam mı öldürürsünüz, ne yaparsınız?
Söyleyin ya..
“Hans Kelsen’in normlar hiyerarşisi piramidine göre anayasa diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür, hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz” diye başlıyor, Erol Türk bey amcamız..
“Anayasalar, devletin temel örgüt yapısını kuran, devletin organlarını ve işleyişlerini belirleyen, temel hak ve özgürlükleri tespit edip, sınırlarını çizen hukuk metinleridi.” diye devam ediyor..
Eeee?
Ne yapalım yani..
TBMM, yeni anayasa niçin yapamaz, onu söyle sen, Erol bey amca..
Kendince, onu da izah etmeye çalışıyor, Erol bey:
“Yeni anayasa yapma yetkisi asli kurucu iktidara aittir.”
Benim yaşım müsait, 1987’den beri, bu sözleri papağan gibi tekrarlayanları hep dinlemişimdir..
Ama genç olanlar da 2010 referandumu öncesinde. 2017 değişikliği öncesinde..
2023 seçimleri öncesinde, bu şablon cümlelerin tekrar tekrar dillendirildiğini duymadılar mı?
Öyle güzel de söylüyorlardı ki.. 2018 seçimleri öncesinde, “Seçime az kaldı. Bu TBMM, 2015’de milletten anayasa değiştirme yetkisi almamıştı. 2018 seçimleri yapılsın. Yeni TBMM anayasayı yapar” demişlerdi..
2018 seçimleri yapıldı.
“Tamam, bu TBMM, anayasayı yapabilir” dediler mi?
Hayır, asla..
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yapılan 2019 seçimi gösterdi ki, mevcut TBMM aslında milleti temsil etmiyor.. Dolayısı ile bu meclis, anayasa yapamaz.”
2023 seçimleri öncesinde kendileri taahhüt ettiler: “Yeni seçilecek TBMM, yeni anayasayı yapacak. Önce parlamenter sisteme geri döneceğiz. Ardından yeni anayasa yapacağız.”
Seçime girdik..
Yine kazanan Tayyip Erdoğan oldu..
Yine bunlar yan çizdiler: “Bu TBMM, yeni anayasa yapamaz.”
Oğlum, siz manyak mısınız?
Anayasayı yapmak, zaten TBMM’nin işi değil mi?
TBMM yapamazsa, kim yapacak, yeni anayasayı?
Erol bey amcamız, yaşından dolayı olsa gerek, Korkut bey gibi, gizemli sözlerin arkasına saklanmadan, direkt akıtıyor zehrini:
“Asli kurucu iktidar kendisini bağlayan hukuk kurallarının olmadığı ortamda oluşmuş bir iktidardır. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna dönersek 1921 ve 1924 anayasalarından önce kurucu iktidarı bağlayan bir anayasa yoktur. Asli kurucu iktidar yeni bir anayasa yaparken eski bir anayasayı yıkmadan mevcut olan hukuk boşluğundan yararlanmıştır. Bu tür hukuk boşlukları yeni bir devletin kurulduğu durumlarda ortaya çıkar.”
Erol bey amcamızı mı kıracağız?
İlla yeni bir devletin kurulduğu anda anayasa yapılırsa..
Ne yapalım, çok ısrar ediyorsunuz; bizim öyle bir niyetimiz yok ama.. Kuralım o zaman yeni bir devlet..
Erol bey amcamız kendisi ile çelişiyor, 1961 ve 1982 anayasalarını ise şöyle anlatıyor:
“1961 ve 1982 anayasaları ise yapılan askeri darbelerden sonra yürürlükten kaldırılan anayasaların yerine, kurucu iktidar yetkilerini üstlenen kurucu meclisler tarafından hazırlanmış ve halkoyuna sunularak kabul edilmiştir.”
Eee? Ne yapalım Erol amca?
Biz de askreri darbe mi yapalım?
Askeri darbelerin anayasa yapma yetkisi var, ama milletin temsilcilerinin anayasa yapma yetkisi yok ise..
Bu kadar absürt bir şeyi siz söyleyebiliyorsanız.
Biz de sizi kırmayalım, o zaman bir darbe yapalım..
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.