Lafın düzünü edelim: Gerçekçi bir hedef veya ideal olarak görmemiştim.
Dahası, her slogan gibi idrakimizi manipüle etmekten öte pek işe yaramayacağını düşünmüştüm.
Elbette, stratejik bir hedefe, "Yeniden Büyük Türkiye" gibi muazzam bir ideale karşılık geldiğinin, yani, bir nevi "kızılelma" ihtiyacına tekabül ettiğinin farkındaydım.
Ama yine de abartılı buluyor, içinin doldurulabileceğine inanmıyordum.
Yanlış anlaşılmasın, herkesten çok inanmak istiyordum. Ama hamasetle işim olmazdı.
Hayır, kendimize güvensizlikle de alakası yoktu.
***
Türkiye'nin imkânlarını ve dünya sisteminin gücünü hesaba katmamak kendini kandırmak demektir.
Üç yüzyıllık mağlubiyet üç yılda galibiyete dönüşmez.
Stratejik sabır gerektirir.
Hülasa, Türkiye Yüzyılı benim için olmayacak duaya âmin demek gibi bir şeydi. Lakin pişmiş aşa su katmak da istemedim, sustum.
Gelgelelim...
"Terörsüz Türkiye" çok daha yakın ve mümkün bir hedefti.
Şükür ki şükür 15 Ekim süreci sonuç verdi. PKK kendisini feshettiğini ve silahları bıraktığını ilan etti.
Nereden bakarsanız bakın bu yüzyıllık bir adımdı.
Şayet bu adıma dahili ve harici bedhahlarının desiseleriyle çelme takılmazsa Türkiye Yüzyılı hayal olmaktan çıkar.
Zira "Terörsüz Türkiye"nin maddi manevi kazanımları saymakla bitmez.
***
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.