Demirel'in, ünlü bir "muhafazakâr" kanaat önderi ve işadamı için "Duran trene asla binmez" dediği rivayet olunur.
Münferit bir tutum değildir bu.
"Allah yürü ya kulum" deyince depara kalkan "girişimcilerin" ortak özelliğidir.
Pragmatizmin de seküleri, dindarı olmaz. An gelir seküler bildiğin "ultra dindar" olur, an gelir muhafazakâr bildiğin "âlemlere" akar.
Demem o ki, omurgaları her duruma müsait kimi bürokratlar kadar kıvrak değilse de bir yolunu bulup işini yürütürler.
Kapıdan kovsan bacadan duhul edecek kadar girişimci, tırnak kapsa tuş edecek kadar da fırsatçıdırlar.
İktidar değiştiğinde anında yeni iktidarın trenine binmek için de can atarlar.
Sayıları çok az da olsa "idealist" işadamları vardır ve onlar elbette müstesnadır.
***
"Aşağıdakiler" doğası itibarıyla işadamlarından farklıdırlar. Çokluk, tren yerine Godot'yu belemek zorunda kalırlar.
Hâliyle iktidarlar değişse de durumları pek değişmez...
AK Parti'nin 21 yıllık iktidar döneminde muhafazakâr kesimin zenginleştiği algısı koca bir yanılgıdır.
Oturdukları semtlere varıncaya kadar her şey bunun göstergesidir.
Yanılgının nedeni...
Muhafazakâr kesimi aşağıda görmeye alışkın sekülerin propagandasının yanı sıra, "Bir lokma, bir hırka" kültürü veya "İsraf ve şatafatın haram olmaklığı" üzerinden (ama haklı ama haksız) "özeleştiri" yapan kimi muhafazakârdır.
***
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.