GÜNCEL

Turgay Güler : İşbirlikçileri görelim

Tarih
15 Ocak 2020
İzlenme
1872 Kişi

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condollezza Rice 2003 yılında şöyle diyordu:

‘Fas’tan Suriye’ye kadar 22 ülkenin sınırlarını yeniden çizeceğiz. Bunların içinde Türkiye de var”. Batı’nın geleceği, ancak Doğu paramparça edilirse mümkündü. Teknolojide artık geri kalmışlardı. Nüfus yaşlanıyor, enerji tükeniyor, sermaye Çin’e doğru akıyordu. İşler hiç de iyiye gitmiyordu.

Hal böyle olunca küresel muktedirler kolları sıvayıp bu projeyi hayata geçirmeye başladılar. Dünya yangın yerine döndü. Ne Fas kaldı ne Tunus, ne Libya ne de Suriye...

Irak, Yemen, Suudi Arabistan, BAE ve diğerleri.

Kimi bölünüp parçalandı, kimi esir alındı. Milyonlarca insan öldü, milyonlarca insan mülteci oldu.

Lakin Türkiye dize getirilmeden yahut bölünüp parçalanmadan bu planın hayata geçmesi mümkün görünmüyordu. Bir başka ifadeyle dünya yeniden şekillenirken Türkiye’nin ayakta kalması düşünülemezdi.

Türkiye’yi geçmiş tecrübelerden hareketle kolay lokma sandılar. Zira bin yıllık devlet geleneği, idealleri, iddiaları, kabiliyetleri olan bir ülkeyi hafife aldıklarını geç de olsa anladılar.

Ama vazgeçmediler. ‘Erdoğan’ı devir, kukla bir yönetim getir, bu iş tamam’ zannettiler.

turgay güler ile ilgili görsel sonucuErdoğan’ı devirebilmek için malum her yolu denediler.

Gezi kalkışması, 17/25 Aralık yargı darbesi, PKK terörü ve son olarak da 15 Temmuz darbesi.

Yeri gelmişken söyleyeyim; ‘Gezi kalkışması’ lafına birileri fena bozuluyor. Neymiş? Kalkışma değil direnişmiş.

Sevsinler.

Neye direndiniz, niye kaçtınız?

‘Kaçmadık, polis tomayla dağıttı’ diyorlar.

İyi de bu millet FETÖ’nün tankına, topuna, uçağına, ağır silahlarına direndi, kaçmadı.

Direniş dediğin 15 Temmuz gibi olur. Ölümüne ölümüne.

Demek ki neymiş, direniş değil ihanetmiş. Hadi daha açık söyleyelim, bu millet Gezi’nin amacını da, arkasındakileri de gördü. Size de topukları yağlayıp arazi olmak kaldı. (Gezi’nin ilk halkasındaki masumiyetin masuniyetini gözetiyorum)

Bitmedi!

Gezi’den 1 yıl sonraydı yanılmıyorsam. 1 Mayıs yaklaşırken Zaman Gazetesi birinci sayfadan şöyle yalvarıyordu:

‘Sakın 1 Mayıs’ta sokağa çıkmayın. Olay çıkarırsanız bu Erdoğan’a yarar’.

Tercümesi şu:

Millet sizin bu vandallığınızdan tiksiniyor, nefret ediyor.

Bu tavsiyeye kuzu kuzu uydular. 1 Mayıs sakin geçti.

Ama böylece bir kez daha deşifre oldular. Yani mesele işçi bayramı da değildi onlar için.

Neyse.

Biz gelelim asıl meseleye.

Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına tek başlarına sahip olmak istiyorlar. Erdoğan’ın Akdeniz’e sınır diğer ülkelerin halklarını uyandırmasından endişe ediyorlar. Türkiye’nin sahadaki varlığı onları rahatsız ediyor. Erdoğan’ı devirip durdurmak bir yana, yavaşlatamıyorlar bile.

Şunun da farkındalar; Türkiye dışından Erdoğan’a yönelik her tepki onu daha da güçlü kılıyor.

Geriye bir tek yol kalıyor. İçerideki işbirlikçileri vasıtasıyla Doğu Akdeniz konusunda Erdoğan’la mücadele etmek.

Bilmem anlatabildim mi?

TİYATRO ANNELERİ

PKK hiç olmadığı kadar ağır bir darbe aldı. Bütün hayat damarları tek tek kurutuldu. İçeride ve dışarıdaki inleri, kampları yerle bir edildi. Çözülme hızlandı. Aileler dağa kaçırılan çocukları için başkaldırdı. Fırsatını bulan örgütten kaçıyor. Kadrosu yok olmak üzere. Hal böyle olunca terör örgütünün oluşturduğu sosyoloji de dağılıyor.

Ümitlerini terör örgütünün siyasi uzantısına ve onun zorla oluşturduğu sosyolojiye bağlayanlar şimdi kara kara düşünüyor. O sosyolojiyi ayakta tutmak, yok olmasını önlemek için birileri kolları sıvadı.

Her şeyini kaybetmiş PKK terör örgütünün o sosyoloji üzerindeki etkisini muhafaza edebilmesi için moral motivasyon projeleri üretiliyor.

Sahneye koyulan tiyatroya, raflara dizilen o kitaplara bir de bu gözle bakın.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER