Dünyanın çalkantılı zamanlarında olduğu yaygın olarak kabul ediliyor. Bu ani çalkantı, temel tüketim mallarının fiyatlarında yükselen enflasyon ve küresel ekonomik etkisinden kaynaklanmaktadır. 

Ülkemizde de bir hayli artan enflasyon, sadece bizi değil tüm ulus halklarını zorluyor.

Öncelikli endişe, yalnızca düşük gelirli ve az gelişmiş olarak kabul edilen ülkeler için değil, gezegenimizdeki milyarlarca insan için gıda güvensizliği ve açlıktır. Çünkü, tabiatın doğasına bizatih müdahele ediliyor. Tahıllar yer yüzünde hiç yokmuşçasına arka plana atılıyor. Yapay bir gıda krizi oluşturulmaya çalışıyor.

Yoksulluk, birçok vatandaşın aileleri için sofraya yemek koymakta zorlandığı sözde “zengin ülkelerde” bile rekor seviyelere ulaştı.

Bunların hepsi Rusya’nın Ukrayna’ya girmesinin ardından mı başladı?

Bütün bunlar, Batı ekonomik sistemindeki tarihi başarısızlığın bir ifadesi ve kınanmasıdır. İnsan ihtiyacı üzerindeki özel kâr sisteminin giderek tamamen yetersiz ve modası geçmiş olduğu görülüyor.  Dünya büyük bir sıkışmada. Yeni düzene geçişte çok sıkıntı var. Geçen yılki yazdığım yazılarda bile gıda üzerinden ciddi krizlerin olacağını, yeni siteme geçişin zor olacağını yazmıştım.

Dahası,  batının giderek artan bir şekilde insanları kasıtlı olarak yoksulluğa ve krize maruz bıraktığı görülüyor

Kurumsal kapitalizm, gezegenin karşı karşıya olduğu korkunç sorunlar yarattı ve bu sorunları hafifletmek yerine daha da kötüleştiriyor. Bu dünya sistemi, insan ihtiyaçlarını karşılamada daha demokratik, sürdürülebilir ve etkili bir şey için reddedilmelidir.

Ancak Batı sisteminin doğasında var olan ekonomik başarısızlıkların üstüne, ideolojik olarak yönlendirilen siyasetin sefil başarısızlığını da eklemeliyiz.

Mevcut büyüyen ekonomik kriz, şirketler tarafından kontrol edilen hükümetler ve onların bazı ‘üst düzey’ amirleri tarafından fazlalaştı.

Gülünç bir şekilde, Batılı yöneticiler suçu Rusya'ya kaydırmaya çalıştılar.

ABD Başkanı Joe Biden, enflasyona Rus lider Vladimir Putin'in adını bile verdi. Biden, hızla artan tüketici fiyatlarını “Putin'in fiyat artışı” olarak adlandırdı. Bu, Amerikalıların ve diğer Batılı vatandaşların bile inanamadığı bir suç oyunuydu.

Avrupa Birliği, büyük ölçüde çatıdan geçen enerji fiyatları nedeniyle bir enflasyon girdabıyla karşı karşıya. Bu da, kıtanın uzun süredir ortağı olan Rusya ile enerji ticaretini onaylamanın kendi kendine zarar vermesinden kaynaklanıyor. Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel , bu hafta genel fiyat enflasyonunun “Avrupa'yı ABD'den çok daha fazla etkilediğini çünkü Rusya'ya çok daha fazla bağımlı olduğumuzu” belirtti.

Washington ve onun Avrupalı vasalları, dünyanın sorunları için Rusya'nın Ukrayna'ya askeri müdahalesini saçma bir şekilde günah keçisi ilan ediyor. Spesifik olarak, Batılı seçkinler, bu çatışmanın buğday ve diğer temel tahıl ürünlerinde kritik kıtlıklar yarattığını ortaya çıkarmaya çalışıyor. Rusya, Ukrayna limanlarını ablukaya almakla suçlanıyor. Gerçek şu ki, NATO destekli Kiev rejimi, gemilerin kıyıları ve limanları boyunca patlayıcı mayın döşemesini engelledi. Kiev sivil nakliye için deniz yollarının mayınlarını temizlemeyi reddediyor. Bunun yanı sıra, Ukrayna rejimi tahıl ihraç etmek isterse, bunu ekonomik olarak kara yoluyla Belarus'a yapabilirdi. Ancak bu seçenek, AB'nin Belarus'a Rusya'ya yaptığı gibi yaptırımlarla tokat attığı için engelleniyor. Burada, kendi kendini baltalayan politikaların bir başka tezahürünün görüyoruz.

Mevcut küresel rahatsızlığın kökleri Batı ekonomik sisteminden ve onun Rusya'ya karşı emperyalist savaş çığırtkanlığında ve başta Çin olmak üzere İran, Venezuela, Suriye, Kuzey Kore, Küba ve Nikaragua gibi irrasyonel olarak belirlenmiş diğer düşmanlarda kök salan özel bir nedenselliğe sahiptir. . Bu tür “düşmanların” tanımlanmasının kendisi, Batılı emperyalist rejimlerin ne kadar akıl almaz ve gayri meşru olduğunun bir göstergesi değil mi?

ABD önderliğindeki batı bloğu, insanoğlunu yokluğa,açlığa,fakirliğe sürüklemek istiyor. Ve bunu da başarıyor. 

Böylesine büyük tarım arazileri olan dünyada, böylesine zalim bir avuç insanın kararları, tüm dünyayı felakete sürüklüyor. Enflasyon, gittikçe artacağa benziyor. Özellikle sonbahar ve kışın çok çetin olacak. Olaya Türkiye düzeyinde bakan herkes çok büyük bir yanılgı içinde.

Sanki bir tek bizim Ülkemizde oluyormuş gibi düşünmek, dünya sisteminden ve batılı zalimlerin oyunlarından bihaber kimselerin işidir.

Tüm insanlık büyük bir çalkantının içinde.

Farklı bir dünya mümkündür ve pratik başarı içinde, barışçıl, insancıl ve kardeşçe ilişkiler dünyası olabilir. Gerçekten de ABD önderliğindeki kapitalist işlev bozukluğu ve yıkımın saltanatı altında böyle bir dünya imkansızdır. Aksi halde, onların istedikleri tüm ülkelerin ve halkların kaderini etkilemeye devam edecek.

Selametle..