Hakkın özel kıldığı, Peygamberin emaneti aziz belde Kudüs’te zalim İsrail askerleri her Ramazan olduğu gibi, Müslümanları hedef aldı.

Mescid-i Aksa’da namaz kılan Müslümanlara baskın yaparak, 205 hak yolcusunu alçakla yaraladı. İbadetlerine zorla mani olarak, Müslümanların bir kısmını Mescide hapsedip, bir diğer kısmına ise mermiler yağdırdı. 

İngilizler ve Rotschildler tarafından Osmanlı’dan alınan ve Siyonistlere hediye edilen Filistin topraklarının yüceliğini bilmeyen yoktur. Heleki İslâm ve Müslümanlar için Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın değeri bambaşkadır. Bugün, Filistin’in nasıl derin planlarla işgal edilişinin tarihini veya biz Müslümanlar için oraların ne denli kutsal olduğunu anlatmayacağım. 

Bugün asıl değinilmesi önemli olan konu biz ve bizim tutumuz olduğunu düşünüyorum.

Bence, asıl sorun Müslümanların Filistin konusunu nasıl ümmet zincirine işledikleri ve imanlarının nasıl kabul etmesidir.

Sahi orada Müslüman kardeşlerimiz zor durumda bırakılıyor, zulme maruz kalıyor hatta öldürülüyorken biz ne yapıyoruz? 

Evet, İsrail sürekli alçaklığını yaparak Filistinli kardeşlerimize saldırıyor ve buna karşın biz de  ‘Kahrolsun İsrail’ diye haykırıp bir kaç paylaşım yapıp duruyoruz. 

Gel gelelim, bu saldırıları umursamayan Müslümanlar dahi var aramızda. Halbuki Müslüman, başka bir yerde zulüm gören kardeşini görünce yüreği kanayan kişidir. 

Ama görülen o ki, postmodern dünyamızda Müslüman kişi, zulme uğrayan kardeşini görünce bir kaç kınama mesajı ve hakaret içeren tweetler atan kişiye dönüşmüş. 

Hal böyle ise Ümmetin salası verilmiş demektir. 

Dünya sistemini elinde bulunduran ve bizim gözümüzde abarttıkça abarttığımız imparatorluklar İsrail’in arkasında diyemi elimiz kolumuz bağlı? 

Veya Siyonistler çok güçlüde biz mi aciziz?

Halbuki Müslümanlar bilmez mi, kendilerinde olan güç geçmiş hiç bir kavimde, yaşayan hiç bir toplulukta yoktur!

Kadir-i Mutlak yüce Allah’ın bizlere bahşettiği İman ağacını yeşerttikçe, tüm dünyayı gölgesine alacağını bilmiyor muyuz? 

Devlet aklı her ne kadar farklı işlese dahi burada mevzu bahis gayrı İslâm’dır.

Unutmayınız ki, Osmanlıyı da Selçukluyu da cihan imparatorluğu yapan en büyük etken ve izzet İslâm’dır

Gayesinin, Allah’ın dinini cihana yaymak olduğunu söyleyen Osman Gazi’nin ve Tek hedefi İslâmı tüm belalardan korumak olduğunu dile getiren Melikşah’ın torunlarına yakışan uzaktan seyre kalıp içten kınamak mıdır? 

Şüphesiz ki, ya İsrail’e hak ettiği cevabı biz verir bununla da İslam camiasını yüz yıllardır koruduğumuz gibi izzetlenir ve Hak katında muteber oluruz. Ya da susar Allah’ın yardımından mahrum kalır ve bunun hesabını Hakk’a nasıl vereceğimizi düşünürüz.

Kudüs bizimdir diyoruz da Kudüs’ü hakkıyla savunmuyoruz!

Kudüs İslamındır diyoruz da, Kudüs’e göre yaşamıyoruz.

Bakın bir gün Selahaddin Eyyubi Cuma hutbesindeyken bir genç bağırır; 

“Ey Selahaddin Kudüs esir. Sen ise burada konuşuyorsun.” 

Eyyubi karşılığında cevap vermez.

Ertesi gün sabah namazı için tekrardan cemaate gelir. 

“O genç nerede” diye sorar. Cemaat “Yok” der.

Selahaddin Eyyubi ise tarihe geçecek şu sözü söyler; 

“Cumaya gelenler, Sabah namazına da geldiği gün Kudüs bizimdir.”

Yani samimi olduğumuz gün, İslam'ı dilimizle değil yaşantımızla haykırdığımız gün o zaman değil Kudüs her yer bizim olur. 5 vakit namaz kılmadan oruç tutmadan Allah tarafından gelen mesajı yani Kuranı Kerimi okumadan ve islamı yaşamadan yapılan butun faaliyetlerin hiçbir faydası yoktur aksine şeytanın bir oyunudur. 

Çünkü dünyaya hakim olmanın yolunu Rabbimiz Nur suresinin 35. Ayetinde şöyle anlatıyor;

"Allah, sizlerden iman edip sâlih ameller işleyenlere yeminle şunları va‘detti: Kendilerinden önceki mü’minleri kâfirlerin yerine geçirip hâkim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hâkim kılacaktır. Kendileri için seçip râzı olduğu İslâm dinini mutlaka yerleştirecek ve onlara bu dîni hayatlarında uygulama güç ve imkânını verecektir. Ayrıca içinde bulundukları korkulu dönemin ardından onları tam bir emniyete kavuşturacaktır. Çünkü onlar yalnızca bana kulluk ederler, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kim nankörlük edip inkâra saparsa, işte onlar doğru yoldan çıkanların tâ kendileridir.”

 

Selametle....