AB'yi kuran küresel imparatorların Trump karşıtı tüm medyası, yeni başkanın ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn'ı hedef tahtasına koydu, "Rus elçi ile usulsüz görüştü ve bazı konuşmaları halktan sakladı" diyerek şiddetli saldırıya geçti.
AB'den kaçan İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Boris Johnsonn, ağır eleştirilere maruz kalınca apar topar Amerikan vatandaşlığından çıktı. Böyle bir ortamda Almanya, Fransa ve Hollanda seçimlere hazırlanıyor. Yeni bir dünya kuruluyor, Avrupa'da, Birliğe karşı çıkan, duvarları savunan ırkçı partiler inanılmaz yol alıyor.
Geçtiğimiz hafta "AB'yi dağıtmak artık Amerika için çok kolay. İki DEAŞ teröristini gönderirler iş biter" diye yazmıştım. "Fransa Avrupa'nın yumuşak karnı, orayı karıştırırsanız AB'nin iş biter" diyenleri de defalarca burada sizlere aktardık. Nitekim geçtiğimiz haftasonu OHAL ile yaşayan ve sokaklarında dahi askerlerin gezdiği Fransa fena halde karıştı. Theo adlı siyahi bir gence polisin jopla tecavüz ettiği iddiası dalga dalga her yere yayıldı. Paris'te hemen her semtte sokakları alevler sardı, dükkanların camları kırıldı, arabalar yakıldı.
Rouen, Toulouse, Nantes, Bobingy'den Nice kadar yayılan olaylarda, gaz, jop, şiddet, yüzlerce gözaltı birbirini kovaladı, küçük bir kız araç içinde yanmaktan son anda kurtarıldı. Terör ve şiddet artık bir el tarafından Avrupa'nın günlük yaşam alanı içinde sıradan bir hal durumuna getiriliyor.
Trump yönetimi gözünü Ortadoğu'ya dikti, "Burada savaşları sona erdirmezsek, ulusal güvenliğimiz tehdit altında kalacak" diyor. Bir yandan da parçalanmış bir İran nasıl oluşturulur ve dolayısıyla Çin ile olan yakın ilişkileri nasıl sona erdirilir hesapları yapılıyor. Fransa'ya geri dönen ve rehabilite edilen DEAŞ militanları soluğu El Nusra'da alıyor. Geri dönmesi muhtemel 700 DEAŞ üyesi Fransız, Paris'in uykularını kaçırıyor. Dünyayı inanılmaz mücadelelere ve pazarlıklara sahne olacak çok çetin bir yıl bekliyor. Böyle bir ortamda Türkiye adeta dünyanın merkezi konumunda.
Batı medyası ile durmaksızın Türkiye'ye saldırıyor ama liderleri hemen hergün Ankara'ya koşarak sıraya giriyor. Medya saldırılarından tutun, tüm terör hareketlerine kadar tamamı Ankara'yı yanına alma ve pazarlıkta koz olarak kullanma noktasında sahaya sürülüyor. Trump'ın dış politika danışmanlarından Walid Phares önceki gün "Yeni yönetimin ilk işi Yemen,Irak, Suriye ve Libya'da devam eden savaşları durdurmak. Müttefikimiz Türkiye'nin darbe-PKK konusunda sorunları ve şikayetleri var. Mutlaka sağlam diyaloğa girmemiz gereken Ankara'dan Ortadoğu'da mücadele konusunda ÖĞRENECEĞİMİ Z çok şey var" diyor. Türkiye, dünyada teröre karşı en büyük mücadeleyi veren, ölümden kaçanlara kucak açan bir numaralı ülke konumunda. Ve teröre karşı sınırımızın ötesinde tanklarımızla, uçaklarımızla, askerlerimizle ülkemiz için hayati önemde bir savaştayız. Etrafımızda yeni haritaların çizildiği, tüm dünyanın Ankara'yı yanına almak için her türlü oyuna girdiği bir dönemde GÜÇLÜ LİDERLERE ihtiyacımız var. Şöyle bir düşünün... Bugün geçmişte yaşadığımız koalisyonlar olsaydı, Türkiye neredeydi ve hali neydi? Koalisyonlar, karar alamayan hükümetler, tıkanan bürokrasi ve borç batağı sonucu ülke anahtarının IMF'e bankalara teslim edildiği bir ülke demekti. Yeni anayasa koalisyonlar dönemini bitiriyor. 2018'e girdiğimizde kaoslarla, savaşlarla, hesaplarla çalkalanan bambaşka bir dünyada yaşıyor olacağız.
Demokrasi HALKIN KARAR vermesi demektir. Dünyanın haline ve ülkemizi bekleyen tehlikelere, tehditlere, oyunlara ve pazarlıklara bakın, bir de liderlerin söylediklerine... Ve doğru kararı verin. Gün GÜÇLÜ LİDER günüdür...

Takvim
14 Şubat 2017