DÜNYA
Bekir Hazar : Kahırdan büyük güce
Tarih
24 Nisan 2025
İzlenme
338 Kişi
STALIN zulmünden kaçan 146 Azeri Türk'ü, Aras Nehri'nin üzerinde bulunan Boraltan Köprüsü'nü (Iğdır) geçiyor. Sevinçle toprağı öperek Türk sınır karakoluna sığınıyorlar. Karakol komutanı üstlerine durumu bildiriyor.
Ankara'dan gelen cevap "146 Azeri'yi derhal Sovyetlere teslim edin" oluyor. Komutan inanamıyor.
Tekrar soruyor. Cevap "Teslim etmezseniz, vatana ihanetten yargılanırsınız" oluyor. 146 kardeşimiz karakol komutanına yalvarıyor: "Bizi siz kurşuna dizin, ama Moskof'a teslim etmeyin.
Öleceksek, ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandığı Anadolu topraklarında ölelim." Komutan da askerler de,146 kardeşimiz de gözyaşlarına boğuluyor. "Sovyetlerle sorun istemiyorum. Beni böyle küçük meselelerle meşgul etmeyin" diyen Başbakan İnönü'nün talimatıyla Sovyetler'e teslim ediliyorlar.
Trenlerle götürülerken yanlarında getirdikleri kıymetli eşyaları ve paraları bile Türkiye tarafına atıyor ölüme yollanan bu kardeşlerimiz.
Aynı dönemde Romanya'ya sığınan 20-30 bin civarındaki Kırım Tatarı kardeşimizi de kapıdan sokmuyor İnönü. Makedonya'da ise "Biz Osmanlıyız" diyerek örgütlenen ve Türkiye ile irtibat kuranlar "Arkanızdayız" sözü aldıktan sonra ihbar ediliyor.
Onlar da kurşuna dizilirken Ankara'dan "Gık" çıkmıyor.
Boraltan Köprüsü faciasında orada askerlik görevini yapan Bekir Doğan, Azerbaycanlıların katledilişine dair, "Ruslara verildikten sonra uzaktan bakıyoruz, öyle bir muamele ki hayvana yapılmaz. Hepsini sıraya dizdiler makineli tüfekle taradılar. Mısır sapı gibi hepsi yere yığıldı" diyor. 146 kardeşimizin çoğu kurşuna dizilirken "Yaşasın Türkiye" diye bağırarak düşüyor.
Adnan Menderes'e asılmadan önce yargılandığı davada "Örtülü ödenek paralarını nereye harcadın" diye soruluyor. Menderes'in "Söyleyemem efendim devlet sırrıdır" sözleri meşhurdur. Fransızlara karşı direniş başlatan Cezayir'e o dönemde el altından Türkiye gücü yettiğince silah gönderiyor. Rahmetli Özal Cezayir'i ziyaret etmeden önce Genelkurmay'a "Cezayir'e Menderes döneminde yaptığımız yardımları araştırın" diye talimat veriyor. Bir kurmay subay görevlendiriliyor. Menderes'in balıkçı motorları ile Tunus sınırına gizlice silah gönderdiği oradan da tüneller vasıtasıyla Cezayir'e taşındığı ortaya çıkıyor. Özal, aramız soğuk olan Cezayir'e indiğinde ev sahiplerine ilk o tünellerden taşınan silahları anlatıyor.
O günden sonra Cezayir ile aramız düzeliyor. Ancak yine de gönderdiğimiz silahlar o günün şartlarında büyük bir güç oluşturmuyor. Çünkü Türkiye 2000'li yılların başına kadar zaten ABD'nin 2. Dünya Savaşı'nda hurdaya çıkarmak yerine bize hibe ettiği silahlara sahipti. Ben bile askere gittiğim 90'lı yılların başında o hibe tahta mavzerlerle atış eğitimi yapıp nöbete çıkıyordum.
Yine biraz gerilere gidelim.
Bosna savaşı öncesinde Aliya İzzetbegoviç ve Demirel bir araya geliyor. O görüşmede İzzetbegoviç "Sırplar bize her an saldırabilir. Ne olur bize silah satın" diye istekte bulunuyor. Görüşmede tercüman olarak bulunan Prof.
Dr. Mehmet Zeki İbrahimgil'in aktardığına göre Demirel "Sırplar saldıramaz.
Saldırırlarsa gökyüzünü üzerlerine yıkarım" sözleriyle Aliya'nın silah teklifini reddediyor. Ardından büyük bir soykırıma uğruyor Boşnak kardeşlerimiz. Gökyüzünü üzerlerine yıkamıyoruz. El altından yetersiz de olsa biraz silah gönderiyoruz sadece.
Çeçenistan'ın özgürlüğü için canını veren ve şehit olan Dudayev'e de yetemiyoruz o zamanki zayıf askeri gücümüzle. Buna rağmen Dudayev, "Türkiye hem Türk dünyasının hem de İslam aleminin ümit ışığıdır.
Bu ışığın sönmesi hem İslam aleminin hem de Türk dünyasının karanlığa gömülmesidir" diyor.
Başkan Erdoğan ölümünden bir gün önce Aliya İzzetbegoviç'i ziyaret ediyor.
İzzetbegoviç'in şuuru açık değil.
Erdoğan'ın içeri girmesiyle birlikte kendine geliyor.
Ölmeden önceki son sözleri "Bosna Türkiye'ye sizlere emanet" oluyor. Demirel olsaydı aynı sözleri söyler miydi bilemiyoruz.
yazının devamı
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ
Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.