Trump "Kuzey Kore'yi durduracak güce sahip ülke Çin'dir, hamle bekliyoruz" diyerek gaz veriyor.
Arkasındaki destekçi güç Pekin olarak bilinen Kuzey Kore birden açıklama yaparak Çin yönetimine saldırıyor "Bizim için en büyük sorun Çin" diyor. Gerilimler kavgalar, oyunlar, tezgaha düşenler ve "PARA-GÜÇ" savaşları tüm hızıyla devam ediyor. Yılda 3 trilyon doların üzerinde ihracat yapan Çin'in önünü kesmek için Amerika uçak gemilerini gönderdiği Pasifik'te kriz çıkarıp Pekin'in ticaret yollarını kesmek istiyor. Çin, "Bir gün deniz yolları bana kapanabilir" korkusuyla Türkiye'den de geçecek olan ve Londra'ya kadar uzanan İpekyolu'nu kuruyor, bu uğurda milyarlarca dolar harcıyor. İpekyolu güzergahı üzerinde bulunan ülkeler milyarlarca dolar kazanmaya hazırlanıyor. Çin ihracatının üçte ikisinden gelen 2 trilyon dolar üzerindeki parayı Amerikan şirket hisselerini, tahvillerini, gayrı menkullerini almaya yatırıyor. Yani Pekin yönetimi en büyük rakip ve bela olarak gördüğü Amerika'yı sessiz ve derinden içeriden satın alıyor. Amerika, Pasifik'ten sonra Türki Cumhuriyetler, Endonezya, Tayvan gibi ülkelerle Çin'in etrafını sararak hapsetmek istiyor. Ukrayna'dan bir ülke büyüklüğündeki toprağı "Tarım yapacağım" diyerek satın alan Çin, Rusya'nın Sibirya bölgesinden de milyonlarca kilometrekarelik arazinin tapusunu aynı amaçla cebine indiriyor. Washington "Rusya ile Çin'in arasını nasıl bozarım" diye kafa patlatıp, Moskova'yı yanına almak için hesaplar yapıyor. Enerji- para- ekmek savaşlarının getirdiği noktada inanılmaz gelişmeler oluyor. Amerika tarım arazilerini rüzgar enerjisine açıyor. Buna karşılık tarım ihtiyaçlarını karşılamak için gidiyor Brezilya'da toprak satın alıp daha ucuza üretiyor. Rüzgar enerjilerine ve şehirleşmeye yatırım yapan Türkiye de Afrika'ya gidiyor, sadece bir bölgede bir ülke büyüklüğündeki tarım arazisinin boş olduğunu görüyor. İşte o ülke büyüklüğündeki boş araziyi "Tarım üssü" yapmak için, ABD ve Çin modeline geçiş planları yapıyor. Çin'e büyük yatırım yapan küresel sermaye aileleri ABD'de Trump ile boğuşuyor, onu "Rus ajanı" diye suçluyor, Moskova yakınlaşmasını engellemeye çalışıyor. Etrafındakilere sürekli soruşturma açtırıyor. Amerikan seçimlerinden önce FBI başkanı, Hillary'in e-mailleri hakkında soruşturma açınca herkes "FBI Trump'ı destekliyor" diye yazmıştı. Halbuki bu sütunlarda "FBI Hillary'i destekliyor, o e-mailler ortalığa saçılınca büyük oy kaybına uğradı. FBI soruşturma açtığında bir hafta gibi bir sürede maillerde ülke çıkarlarına tehlike yok diyerek Hillary'i seçim öncesi yıldırım hızıyla akladı" diye yazmıştım. O dönemde herkes FBI'ı Trumpçı ilan etti. Ve derken Trump "İşini iyi yapmıyor" diyerek arkasında küresel ailelerin olduğu FBI başkanını önceki gün kovuverdi. Kavga büyük, dünya bu müthiş gerilimlere kilitlendi. Hindistan'a giden ve referandumdan sonra Putin'le de masaya oturup hayati konularda anlaşmalar sağlayan Erdoğan işte böyle bir ortamda tekrar yola çıkıyor. Bugün itibariyle Çin ve Amerika'ya gidiyor. Dünya medyası da "Neler oluyor, Erdoğan referandumdan sonra dünya devlerinin liderleriyle görüşüyor" diye yazarak sorguluyor. Seyahat öncesi ABD aniden "PYD'ye silah vereceğim" diye açıklama yapıyor. Masaya oturmadan pazarlık silahları çekiliyor. Pentagon, Suriye'yi hallettikten sonra İran'ı PKK ile nasıl dağıtırım hesapları yapıyor. Çin ile komşu olan ve milyarlarca dolarlık ticaret yapan Tahran yönetimi, dünyadan habersiz zavallı bir şekilde PKK'yı ülkesindeki kamplarda besliyor. Hesaplar, kitaplar, oyunlar ve dümenler arasında Erdoğan'ın, Çin-ABD yolculuğundan 24 saat önce ilginç bir gelişme oluyor. Türkiye 280 km gidebilen ve nokta atışı yapan ilk uzun menzilli FÜZESİNİ başarıyla deniyor, "GÜÇ" gösterisi yapıyor. Görüntüleri televizyonlara dağıtıyor, alması gerekenlere mesajı veriyor.
Yeni Türkiye, "Eskiyi unutun" diye tüm dünyaya haykırıyor

Takvim
12 Mayıs 2017