DÜNYA

Bekir Hazar : Ayı istilası

Tarih
22 Haziran 2022
İzlenme
1863 Kişi
DÜNYA bambaşka bir döneme girdi.
Pandemi ve savaşlar ekonomik ve siyasi krizleri doğurdu. Peki bu krizler herkesi etkilerken kimleri sevindirir. Tabii ki krizlerden beslenenler ve her türlü kaostan para kazananları... Üstelik yeni Dünya Düzeni'nin kurulmasında söz sahibi oluyorlar, devletleri batırıyorlar, ekonomik kriz oluşturarak, muhalifleri iktidarların üzerlerine salarak sallamaya başlıyorlar. Kendilerine güç vehmetmenin keyfini yaşıyorlar. Oyun tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük. Malum Amerikan Merkez Bankası FED doları basıyor ve tüm dünyada yönetiyor.
Dünyanın en zengin 8 ailesi ortak bu bankaya.
FED, İsviçre'de kurduğu ve dünya merkez bankalarını bağladığı BIS aracılığıyla baskı yapıp ülkelerde faizleri yükseltiyor. Böylece doların değeri tüm dünyada katlanarak artıyor.
Kısa bir süre önce ABD'de enflasyon artıyor diye FED faiz artırımına gitmişti. Enflasyonda yükseliş devam ettiği için faiz artırımına devam edeceğini açıkladı. Tıpkı Türkiye'de "Faizler yükseltilsin, enflasyon düşsün" diyen muhalefet gibi FED de güya faiz artışıyla ABD'deki enflasyonu düşürecekleri algısını oluşturdu. Faizlerin artması demek FED dahil tüm dünyada bankaların kasalarını ağzına kadar doldurması demek.
Peki bu artırılmış faizler bankaların cebine giderken kimin cebinden çıkacak? Tabii ki yeryüzünde yaşayan milyarlarca insanın ve yatırım yapan, yapmak isteyen işadamlarının cebinden. Nitekim dün itibariyle bankacı ailelerin kurduğu bu kriz-faiz-soygun üçgenine dünyada dün itibariyle başkaldırı sahne aldı.
Forbes ve Elon Musk gibi işadamları "Faiz artırımı"nın dünyayı felakete sürükleyeceğini söylediler. 
Forbes "Faiz artarsa insanlar daha da fakirleşecek" diye bağırdı. Yani milyarlarca insanın cebine bankaların dalıp hortumlama yapacağını söyledi. Elon Musk da Resesyon uyarısı yaparak, ABD ekonomisinin çökeceğine işaret etti.
FED dünyaya öncülük ederek "Faiz oranlarını artırın, böylece tüketimde talep düşer, fiyatlar da inişe geçer" modeli öneriyor. Ancak faizler arttığında, bankalardan kredi alan milyarlarca insanın cebine istila başlıyor. Yatırımcının da borçlanma ve üretim maliyetleri artıyor.
Sonuçta onlar da fiyatlara yükleniyor.
Kaybeden tüketici, halk oluyor. Tüketici talebi düşünce de işletmelerin büyümesi geriye gitmeye başlıyor ve çöküş başlıyor. Sonunda tek kazanan bankalar ve onların para koyacak yeri kalmayan sahipleri oluyor.
Muazzam bir sistem kurdular. Her batış, çöküş, kriz, savaş bir avuç servet sahibine adeta darphane oluyor. Bakın size bir örnek vereyim. Trump başkanlık yaptığı dönemde "Bazı şirketler savaşa girmem için üzerime inanılmaz baskı yapıyor. Bu oyuna gelmeyeceğim. Onlara kazandırıp, ABD'ye kaybettirmeyeceğim" diyordu.
"En büyük düşmanım küresel sermaye" diyerek bankaları, petrol ve silah şirketlerini suçluyordu. Bugün ABD'deki yeni yönetim garip bir şekilde Ukrayna'yı altın tepside Rusya'ya sunarak adeta "Haydi gir Kiev'e" diye adeta yalvardı. Bu sunumla birlikte dünya büyük bir krize girdi. Petrol fiyatları inanılmaz bir şekilde fırlayarak tarihinin en yüksek seviyelerine geldi. Tüm dünya ülkelerini enerji bağımlılığı nedeniyle sarsan bu petrol fiyatlar�� patlaması da beraberinde paniği getirdi.
Sadece Amerikan borsalarında yatırımcılar aldıklarından daha fazla hisse senedi satmaya başladı. Bu panik noktasına gelmeye dünyada "Ayı piyasası" adı veriliyordu. Panikle oluşturulan "Ayı piyasası" en çok teknoloji devlerini ve araba satıcılarını vurdu. Ancak en büyük kaybı kim yaşadı? Haydi tahmin edin... Tabii ki petrol şirketleri... Onlar da kriz ve savaşı bahane ederek petrol fiyatlarına zam üzerine zam yaparak intikam aldı.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER