Önce, İngiliz hükumeti İsrail ile yeni serbest ticaret müzakerelerini askıya alacağını açıkladı, ardından ondan geri kalmamak için olduğu çok açık bir şekilde Fransa (ve Kanada), İsrail’le ilişkilerinde “somut adımlar” atacaklarını bildirdi. Bu açıklamaların üzerinden 24 saat geçmeden İsrail, 3 aydır süren ablukayı kaldırdığını ve sınırlı yiyecek maddelerinin girişine geçici süre izin vereceğini açıkladı.
Bu açıklama sonrası bebek maması da dahil olmak üzere, yardım taşıyan BM’ye ait kamyonların Gazze Şeridi’ne girişine izin verildi. BM Genel Sekreteri, İsrail’in Gazze’ye “Okyanus kadar yardıma ihtiyaç duyulan bir anda bir çay kaşığı kadar yardım için izin verdiğini” bildirdi; ABD’nin sözde yardım dağıtım planına katılmayacağını tekrar etti.
Ama yardım yardımdır. Bizim tandır ekmeğine benzeyen ekmeklerin fırından çıkışını ve onları bekleyen çocukların sevincini gösteren videoları insani duygularla izleyenlerin eminim gözleri dolmuştur. Gazze halkına 597 gündür bomba yağdıran, 90 gündür de onları aç susuz ve ilaçsız bırakan İsrail’in savaş suçlusu hükumeti, kadın ve çocukları öldürerek, Filistin’i dize getirme operasyonuna tekrar başlayıncaya kadar, Filistin halkı bir nebze rahat nefes alacak.
Önce 597, sonra da bu son 90 gün bize bir şey öğretmeli. “Biz” derken 2 milyarı aşan Müslümanı kastediyorum. Filistin’i, Filistinlileri, lafla, sözle, demeçle, tehditle korumak mümkün mü? Filistinliler, bundan önce de Siyonist İsrailliler tarafından üç kez, aynen bu son iki yılda izlediğimiz dramı yaşadılar… On binlercesi öldürüldü, yüz binlercesi yaralandı ve sakat kaldı, 2 milyonu evlerinden köylerinden sürüldü. Daha da geri gidersek, İsrail bayrağı Filistin toprağına dikildiği günün gecesi 700 bin Filistinli Mısır, Ürdün ve Lübnan’a sürgün edildi ve bunların hiçbiri ülkesine dönemedi.
Ama biz, o günden beri sanıyoruz ki daha sert demeç verirsek, daha vurucu sözler söylersek, daha inandırıcı şekilde tehdit edersek İsrail’i kuran, inandıkları Siyonizmi adım adım uygulayan ve bugünlerde bu planı başarıyla tamamlamak üzere olan Yahudiler, bu cinayetlerden vazgeçecek. Geçmeyecek; 17 Mayıs 1901’de Theodor Herzl’in Dolmabahçe’de Sultan II. Abdülhamid tarafından Filistin’e karşı Osmanlı’nın dış borçlarının tamamen silineceği önerisini reddetmesi üzerine, haddini aşarak, ama niyetini de tam olarak ifade ettiği şekilde, Siyonizm, “İki nehir arasından denize kadar vaat edilen toprakları alma” kararındadır.
Peki, o zaman soru şu: İngiliz hükumetinin yarım ağızla yaptığı “yeni serbest ticaret müzakerelerini askıya alacağı” (aldığı değil alacağı!) ve Fransa’nın içi boş bir şekilde ilişkilerinde somut adımlar atacakları açıklamaları Siyonistleri neden durdurdu?
Bu sorunun cevabı şudur: Durdurdu mu gerçekten?
Ailesinin Yahudi olduğunu gizleme gereği duymayan, “Her hafta Yahudi çöreği yeriz ve Şabat (Cumartesi ayini) öncesi Kidduş duası ederiz” diyen İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in, kapalı kapılar ardında, İsrail’e ne gibi sözler verdiği çok da gizli kalmadı. (Ayrıntılı bilgi şurada: tinyurl.com/keirstarmer) Bu bir web sitesinin bulabildikleri. Kuşkusuz, ABD’den sonra İsrail soykırımının ikinci büyük suç ortağı İngiltere, BM’nin 24 saat içinde 14 bin bebek ölebilir!” açıklamasından sonra “uygar dünya” önünde bir şey yapmalıydı ki, şu bizim hareketsiz 2 milyar Müslüman hareketsizliğini sürdürsün.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.