SİYASET

Ali Karahasanoğlu : Davutoğlu’ndan cevap bekliyorum!

Tarih
10 Aralık 2021
İzlenme
802 Kişi

Muhafazakar kesimden çıkıp, şimdi sol partilerle işbirliği yapan siyasilere sinirimi frenleyemiyorum ama..

Biz her şeye rağmen..

Bugün tane tane, eleştirimizi yapalım..

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarını önümüze koyalım..

Der ki, eski başbakan: “Eğer bir ülkede son 3 yıl içinde dört Merkez Bankası Başkanı, dört TÜİK Başkanı, üç Hazine ve Maliye Bakanı değişmişse arkadaşlar bunun adı kurumsal çöküştür!”

Kelime oyunlarını sevmem..

Küçük ayak oyunları ile, muhatabımı köşeye sıkıştırmaktan haz almam..

“Sen dedin, yok ben dedim”i doğru bulmam..

Ama söyler misiniz..

(Merkez Bankası başkanı konusunda, iddia edildiği sayıda olmasa bile Türkiye’nin alışık olmadığı bir değişiklik olduğu gerçek, bunu bir kenara koyuyorum. Sebeplerini, gerekliliğini, sandıkta insanların Merkez Bankası Başkanı’na oy vermediğini, seçilenin Cumhurbaşkanı olduğunu, onun da halka hesap verdiğini ve daha nice hatırlatmaları başlık halinde söylemiş kabul edin. Ben diğer sayı yanlışlarını söyleyeyim, siz Merkez Bankası başkanı konusunda da o sözlerin ne kadar yanlış olduğunu anlayın.)

TÜİK Başkanlığı konusunda son yılların verilerini aktarayım:

Mehmet Aktaş: 2016 ile 2019 yılları arasında başkanlık görevini vekaleten yürütmüş.

Yinal Yığan: Nisan 2019 ile Mayıs 2020 arasında görev yapmış. 

Muhammed Cahit Şirin: Mayıs 2020 ile Şubat 2021 tarihleri arasında görev yapmış.

Davutoğlu: Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi arasındaki farkı dahi bilmiyor - Dünya GazetesiVe takriben 10 aydır mevcut isim bu görevi sürdürüyor..

2016’dan başlarsak..

5 yılda 4 isim var..

Ama yıl sayısını iki eksilten Davutoğlu.. 

TÜİK başkanı sayısını ise aynı tutuyor..

Geçelim Hazine ve Maliye Bakanı’na..

2015’te göreve gelen Naci Ağbal.. 

2018’e kadar görev yapıyor..

2018’de seçimler yapılmış..

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmiş.

Hali ile bakan da değişmiş.

Berat Albayrak bakan olmuş..

Berat Albayrak 2 yıldan uzun bir süre bakanlık yapmış.

Yerine Lütfi Elvan gelmiş. Bir yıl da o görev yapmış.

Şimdiki bakanımız Nurettin Nebati..

2015’den bu yana, 6 yılda 4 isim var..

Davutoğlu ne diyor?

“3 yılda üç bakan değişmişse.”

Onun ortalaması bir yılda bakan değişmiş..

Gerçek ortalama ise, yeni bakanın daha iki haftalık olmasını da dikkate alarak değerlendirin, “İki yıla yakın süreye bir bakan düşüyor.”

Doğru mu bu ucuz söylemler?

Bence değil..

Ama daha önemlisi, sayılarla oynayan Davutoğlu sonuçta da hükmü vermiş: “Bunun adı kurumsal çöküştür.”

O zaman ben Sayın Davutoğlu’na, altı ayda bir Maliye Bakanı’nın değiştiği yılları hatırlatsam.. Hatta, AK Parti öncesinde hemen hemen her dönemde yılda bir bakan değiştiğini hatırlatsam, o dönemler için ne tanımlaması yapar?

İki yıl görev yapan Berat Albayrak gidince.. Yerine gelen bir yılı tamamladıktan sonra gidince.. Kurumsal çöküş.

Peki 6 ayda bir değişince ne olur?

İflasın da ötesi değil mi?

En vicdanlı kıyaslamada bile, “Ülke, iflasa girmiş iken, onun bir derece üstü olan çöküşe yükseltilmiş” demesi gereken Davutoğlu, niye iflası görmeden, başka değerlendirmeler yapıyor?

Niye, 6 ayda bir bakan değiştiren siyasi zihniyet ile kol kola girmeyi tercih ediyor?

Geçelim Davutoğlu’nun diğer sözlerine:

“Şimdi sayın Erdoğan ve çevresindeki Çin severlerde bu anlayış hakim. Öyle bir ülke kuralım ki içeride tam anlamıyla otoriter bir yönetim altında ücretlerini belirleyelim. Dışarıdan sermayedarları içeri çekerken düşük kur üzerinden ucuz emek propagandası yapalım.”

Peki gerçek böyle mi?

Üçüncü toplantısı yapılan asgari ücret komisyonunda, konuşulan zam oranı % 25’leri çoktan geçmedi mi?

Asgari ücreti az tutarak, ucuz işçilik söylemi, Erdoğan’ın “Hepsinin fevkinde bir zam” açıklamasının karşısında, birilerinin kendi kendisine uydurup söylediği bir şarkı değilse, nedir?

Ama, bugün veya önümüzdeki günlerde, asgari ücrete yapılacak zammı da göreceğiz..

Bakalım, Erdoğan “Ucuz işçilik” modeli ile dar geçimlileri ezmeyi mi düşünüyor, yoksa bu bir iftira mı, birlikte şahit olacağız.

Ama Davutoğlu, bu konudaki kıstas olarak hangi baremi kabul ettiğini açıklamayarak..

Adeta her ihtimalde, yine “Ucuz işçilik kabul edildi” yorumu yapmayı düşünüyor olmalı ki..

Bu da, dürüst bir politika olmasa gerek.

Davutoğlu başka neler diyor:

“Dışarıdan sermayedarları içeri çekerken düşük kur üzerinden ucuz emek propagandası yapalım. Topraklarımızı, varlıklarımızı ucuzlaştıralım. Bunun adı sömürgeciliktir. Gerçek mandacılıktır. Türkiye’nin zaten dar olan varlıklarını yurt dışına peşkeş çekmek üzere iktidarlarını sürdürme çabası. İşte biz bu modele asla ve asla izin vermeyeceğiz.”

Bu paragrafın ekonomik eleştiri getirdiğinin farkındayım..

Ama içindeki mandacılık ithamına kafam takıldı..

Daha bir ay önce..

Türk yargısına laf yetiştiren, Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını isteyen 10 büyükelçi için “Sınırdışı etme prosedürünü başlatın” talimatını veren Tayyip Erdoğan’ı, Sayın Davutoğlu ne ile suçladı?

“Sokak ağzı ile konuşmak”la..

Şimdi oturup sakin sakin düşünelim..

“Sokak ağzı ile konuştu” diyerek, büyükelçilere şirinlik yapan mı, mandacılığa daha yakındır?

Yoksa..

Büyükelçileri sınırdışı etme prosedürü başlattığında, “Sokak ağzı ile konuştu” suçlamasına muhatap olan Erdoğan mı, mandacılığa daha yakındır?

Takdiri, Davutoğlu yapsın..

Siz de sandıkta tercihinizi yaparsınız..

Son bir örnek daha vereyim, Davutoğlu’nun sözlerinden:

“2016’da devletin harcadığı yıllık faiz 50 milyar Türk Lirası. Bu yıl 190 milyar Türk Lirası. Önümüzdeki yıl 240 milyar lira olacak. 5 misli. Nasıl faizci bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuz aşikar.”

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER