Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti MKYK’da, 10 Nisan’da DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşmeye ve “Terörsüz Türkiye” hedefine ilişkin olarak önemli bir değerlendirme yapıyor.

Erdoğan, “DEM heyeti ile görüştük. Görüşme çok olumlu geçti. Çok iyi geçti. En kısa zamanda bu süreci tamamlayacağız. Terörsüz Türkiye hedefine mutlaka ulaşacağız” diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’dan oluşan DEM heyeti ile görüşmesine AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Âlâ ile MİT Başkanı İbrahim Kalın da katılmıştı.

DEM’LİLERLE GÖRÜŞME

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEM Parti heyeti ile görüşmesi, sürece verdiği güçlü desteği göstermesi açısından önemliydi. DEM heyeti, AK Parti grubunu ziyaret ettiğinde, “Bu sürece ilişkin çağrıyı Sayın Bahçeli yaptı ama bu sürecin arkasındaki iradenin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu biliyoruz” demişlerdi. Ama bu iradenin gösterilmesi önemliydi. Bu tür kritik görüşmelerde mekân seçiminden yapılan konuşmalara kadar her şey mesajlar içerir. “Erdoğan bu işe mesafeli” şeklindeki yorumların önünü kesmiş, ayrıca DEM’lilerin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul edilmesiyle bu sürecin bir devlet politikası olduğu mesajı verilmişti.

Erdoğan’la görüşmeden sonra Sırrı Süreyya Önder “Çok pozitif bir görüşme oldu. Çok umutluyuz” derken, Pervin Buldan “Çok çok verimli bir görüşme oldu” diye konuşmuştu.

ÖMER ÇELİK VE EFKAN ÂLÂ

Ben tekrar AK Parti MKYK’ya dönmek istiyorum. Toplantıdan sonra AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik önemli bir açıklama yaptı. Ömer Çelik, “Bu ay yeni gelişmeler olabilir” dedi. Terörsüz Türkiye sürecinin içinde yer alan isimlerden biri olan AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Âlâ ise “Nisan sonu önemli bir adım görmeyi umut ediyoruz” demişti.

AK Parti’nin iki önemli isminin bilgiye dayalı olarak konuştuklarından şüphem yoktur. Çünkü AK Parti kulislerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, nisan ayı sonu itibarıyla PKK terör örgütünün silah bırakma kararı alacağı ve kendini feshedeceği yönünde bilgi verildiği konuşuluyor. Nisan ayının sonuna işaret ediliyor.

ÖCALAN’I UMUTLANDIRAN

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, İmralı’dan dönen Pervin Buldan’ın “İlk defa Öcalan’ı bu kadar moralli, bu kadar umutlu gördüm” dediğini aktardı.

Öcalan, Kandil’in kendi çağrısına uygun olarak karar alma sürecinde olduğundan dolayı mı moralli ve umutlu acaba?

GÜNDEM EKONOMİ

ABD Başkanı Trump’ın Çin’le girdiği ticaret savaşı ve gümrük oranlarını yükselterek en yakın müttefikleri olan Avrupa’yı bile yok eden tutumu piyasalarda tam bir deprem etkisi yaptı.

Piyasalar, Trump etkisiyle 9 ölçeğindeki bir depreme maruz kalmış gibi sallanıyor. En büyük sorun ise belirsizlik.

Bu süreçte Türk ekonomisi ne yapacak? Gümrük oranı yüzde 10 diliminde yer alan ülke olarak bu durumu fırsata çevirebilir miyiz? Bunların hepsi önemli sorular. Ama daha önemlisi emeklisi, asgari ücretle çalışanı ve dar gelirlisiyle halkımız birkaç yıldır zor durumda. Ekonomide ihracat, büyüme oranı gibi göstergeler iyi seyrediyor ama yüksek enflasyon nedeniyle dar gelirliler hayat pahalılığı yüzünden büyük bir sıkıntı içinde. İlginç olanı bu kesimler AK Parti’nin seçmenleri. AK Parti’nin siyasi sosyolojisi ekonomik sıkıntının göbeğinde yer alıyor.

Bunun ne anlama geldiğini yerel seçimlerde gördük. Onun için Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomiyi birinci gündem maddesi olarak belirlemiş durumda.

GÜÇLÜ TL VURGUSU      

AK Parti kadroları bu konularda çalışmalar yapıyor. Ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi, yeni sürecin riskleri ve fırsatları üzerine kapsamlı bir sunum yapmıştı. AK Parti MKYK toplantısında ekonomi profesörü ve MKYK Üyesi Abdulkadir Develi önemli bir değerlendirmede bulunmuş. Kulislerden edindiğim bilgiye göre, Abdulkadir Develi ekonomide yaşanan bu türbülans sırasında Türk ekonomisinin durumuna dikkati çekmiş. Güçlü TL’nin öneminin üzerinde durmuş. “Uygulanan sıkı para politikası ve değerli TL geçtiğimiz haftalarda yaşanan spekülasyon, manipülasyon ve dünya ticaret savaşlarının getirdiği türbülansa karşı Türkiye ekonomisinin direncini artırmıştır. Doların hegemonik gücünün korumacılık ve ticaret savaşları ile azalması doların diğer ülkelerin para birimlerine karşı değer kaybına yol açmıştır” demiş.

yazının devamı