Türk işadamı Asil Nadir, 16 yıl sonra suskunluğunu bozarak aHaber'in sarsıcı 'Yaz-Boz' programını yapan Takvim Gazetemizin genel yayın yönetmeni Ergün Diler ve yazarımız Bekir Hazar'a şok açıklamalar yaptı. Genel Yayın yönetmenimiz Ergün Diler, ŞATO kitabında Derin İngiltere'nin karanlık oyunlarını, İngiliz şatolarındaki dünyayı paylaşma tezgahlarını vurgulayan araştırmacı gazetecidir.
Değerli Yazarımız Bekir Hazar, PARADOR kitabında İngiltere'nin baronlarının tüm çakallıklarını dile getirmiştir.
Bu gök kubbenin altında hiçbir şey gizli kalmaz. Derin İngiltere'nin ruhunu bilen Sevgili Ergün Diler ve Bekir Hazar sordukça, derin tezgahlarla yıkılan KKTC ve Türk vatandaşı Asil Nadir, Derin İngiltere'nin ipliğini pazara çıkarttı.
İngiltere'nin Kıbrıs'a nasıl çöktüğünü asla unutmayalım.
Asil Nadir açıklama yaparken "Bir gün medya patronları, Sayın Özal'la görüştü.
Ben de oradaydım. O kadar çok alkol aldılar ki, hepsi sarhoş oldu. Bu tablo şaşırtıcıydı ama maalesef gerçekti. O dönem medyası asla Türkiye'nin yanında değildi" diye konuştu. Bu olayın arka planı şöyle:
HARBİYE ORDUEVİ 18'İNCİ KAT...
TARİH 8 MART 1989: Başbakan RAHMETLİ Turgut Özal gazetelere verilen yüksek sübvansiyonları kaldırmak istiyordu. Medya patronlarıyla Harbiye Orduevi'nin 18. katında görüştü. Bu toplantıda Hürriyet'in sahibi Erol Simavi "sübvansiyonu neden kaldırmaya kalkıyorsun" diye çıkışmıştı. (İddiaya göre, kendilerinin bilgisi dışında Asil Nadir'in toplantıya davet edilmesine bozulmuştu).
Bu olaydan sonra Hürriyet Gazetesi sahibi Erol Simavi, 18 Nisan 1988 ve 3 Mayıs 1988 tarihlerinde Özal'a hitaben Hürriyet'te iki mektup yayınladı. Erol Simavi (3 Mayıs 1988) "Basın için dünyada dördüncü kuvvet derler. Bu söz Türkiye için geçerli değil. Birinci kuvvet Türkiye'de ordu mu? Hayır... Basındır... İkincisi ordudur...
Çünkü orduyu, ihtilallere basın hazırlar" cümleleriyle Başbakanı tehdit ediyordu.
Bu olaydan iki ay sonra, 18 Haziran 1988 yılında Başbakan Turgut Özal'a ANAP kongresinde, kontrgerilla tarafından eğitilmiş olan Kartal Demirağ suikastı düzenlendi. Bu suikastın ardında BİR BÜYÜK GAZETE PATRONU olduğuna ilişkin iddialar yaygınlık kazandı. Sabah eski patronu Dinç Bilgin bir röportajda, "Özal ve Simavi Orduevi'ndeki bir toplantıda tartışmışlardı. Erol Simavi Hürriyet'i satar satmaz Ankara'ya gidip Ordu Yardımlaşma Vakfı'na 200 bin dolar civarında yardımda bulundu. Bence bu ilginç bir nokta" diye imada bulunmuştu (Taraf, 23. 09. 2010).
Büyük sermaye Özal'a kızgındı. İthalatı kolaylaştıran, gümrükleri azaltan 8-9 Ağustos 1989 tarihli kararların alınması, büyük sermayeyi çileden çıkarmıştı.
Siyasi yasağı kalkan DYP lideri Süleyman Demirel de, "kararlar ekonomi için tahrip edicidir. Ülkede bir avuç sanayi vardı bu kararlar onları da tahrip edecektir" sözleriyle büyük sermayeye destek vermişti.
Özal'ı itibarsızlaştırmak için kampanyalar sürdürülüyordu. Zonguldak maden işçileri Ankara'ya yürürken ilginç biçimde hükumet değil, cumhurbaşkanı Turgut Özal hedef alınmıştı.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kurduğu parti üzerindeki hakimiyetini ve ANAP hükumetlerindeki yönlendirici etkisini yok etmek ve onu Çankaya köşkünde yalnızlaştırmaya çalışıldığı başta Doğan Medya (1990) yayınlarında görülüyordu.
SONUÇ: Özal'ın partisi, Özal'a köstek olan Mesut Yılmaz başkanlığ��ndaki ANAP'a döndürüldü. Süleyman Demirel - Erdal İnönü koalisyon hükümeti çıkartıldı. Çankaya'yı devre dışı bırakan politika izletildi, Cumhurbaşkanı'nın resepsiyonlarına bile katılmadılar.
Demokrasi şehidimiz Başbakan Adnan Menderes, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan Türkiye'yi Emperyalist BATI'ya mahkûm olmaktan çıkarmak için mücadele ettiler. Ancak karşılarında, Batı'ya göbekten bağlı bir sermayeyi ve onların işbirlikçisi MEDYAYI buldular ve hep bedel ödediler.
Darbelerin arkasında Hürriyet'i gördük. Anglo-sakson (İngiliz-Amerikan) oyunlarına tanık oluyoruz. Şimdi de Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'a saldırıyorlar. Aziz Milletimizde Erdoğan'ı onlara yedirmeyecek.
Takvim
31 Ekim 2016
Değerli Yazarımız Bekir Hazar, PARADOR kitabında İngiltere'nin baronlarının tüm çakallıklarını dile getirmiştir.
Bu gök kubbenin altında hiçbir şey gizli kalmaz. Derin İngiltere'nin ruhunu bilen Sevgili Ergün Diler ve Bekir Hazar sordukça, derin tezgahlarla yıkılan KKTC ve Türk vatandaşı Asil Nadir, Derin İngiltere'nin ipliğini pazara çıkarttı.
İngiltere'nin Kıbrıs'a nasıl çöktüğünü asla unutmayalım.
Asil Nadir açıklama yaparken "Bir gün medya patronları, Sayın Özal'la görüştü.
Ben de oradaydım. O kadar çok alkol aldılar ki, hepsi sarhoş oldu. Bu tablo şaşırtıcıydı ama maalesef gerçekti. O dönem medyası asla Türkiye'nin yanında değildi" diye konuştu. Bu olayın arka planı şöyle:
HARBİYE ORDUEVİ 18'İNCİ KAT...
TARİH 8 MART 1989: Başbakan RAHMETLİ Turgut Özal gazetelere verilen yüksek sübvansiyonları kaldırmak istiyordu. Medya patronlarıyla Harbiye Orduevi'nin 18. katında görüştü. Bu toplantıda Hürriyet'in sahibi Erol Simavi "sübvansiyonu neden kaldırmaya kalkıyorsun" diye çıkışmıştı. (İddiaya göre, kendilerinin bilgisi dışında Asil Nadir'in toplantıya davet edilmesine bozulmuştu).
Bu olaydan sonra Hürriyet Gazetesi sahibi Erol Simavi, 18 Nisan 1988 ve 3 Mayıs 1988 tarihlerinde Özal'a hitaben Hürriyet'te iki mektup yayınladı. Erol Simavi (3 Mayıs 1988) "Basın için dünyada dördüncü kuvvet derler. Bu söz Türkiye için geçerli değil. Birinci kuvvet Türkiye'de ordu mu? Hayır... Basındır... İkincisi ordudur...
Çünkü orduyu, ihtilallere basın hazırlar" cümleleriyle Başbakanı tehdit ediyordu.
Bu olaydan iki ay sonra, 18 Haziran 1988 yılında Başbakan Turgut Özal'a ANAP kongresinde, kontrgerilla tarafından eğitilmiş olan Kartal Demirağ suikastı düzenlendi. Bu suikastın ardında BİR BÜYÜK GAZETE PATRONU olduğuna ilişkin iddialar yaygınlık kazandı. Sabah eski patronu Dinç Bilgin bir röportajda, "Özal ve Simavi Orduevi'ndeki bir toplantıda tartışmışlardı. Erol Simavi Hürriyet'i satar satmaz Ankara'ya gidip Ordu Yardımlaşma Vakfı'na 200 bin dolar civarında yardımda bulundu. Bence bu ilginç bir nokta" diye imada bulunmuştu (Taraf, 23. 09. 2010).
Büyük sermaye Özal'a kızgındı. İthalatı kolaylaştıran, gümrükleri azaltan 8-9 Ağustos 1989 tarihli kararların alınması, büyük sermayeyi çileden çıkarmıştı.
Siyasi yasağı kalkan DYP lideri Süleyman Demirel de, "kararlar ekonomi için tahrip edicidir. Ülkede bir avuç sanayi vardı bu kararlar onları da tahrip edecektir" sözleriyle büyük sermayeye destek vermişti.
Özal'ı itibarsızlaştırmak için kampanyalar sürdürülüyordu. Zonguldak maden işçileri Ankara'ya yürürken ilginç biçimde hükumet değil, cumhurbaşkanı Turgut Özal hedef alınmıştı.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kurduğu parti üzerindeki hakimiyetini ve ANAP hükumetlerindeki yönlendirici etkisini yok etmek ve onu Çankaya köşkünde yalnızlaştırmaya çalışıldığı başta Doğan Medya (1990) yayınlarında görülüyordu.
SONUÇ: Özal'ın partisi, Özal'a köstek olan Mesut Yılmaz başkanlığ��ndaki ANAP'a döndürüldü. Süleyman Demirel - Erdal İnönü koalisyon hükümeti çıkartıldı. Çankaya'yı devre dışı bırakan politika izletildi, Cumhurbaşkanı'nın resepsiyonlarına bile katılmadılar.
Demokrasi şehidimiz Başbakan Adnan Menderes, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan Türkiye'yi Emperyalist BATI'ya mahkûm olmaktan çıkarmak için mücadele ettiler. Ancak karşılarında, Batı'ya göbekten bağlı bir sermayeyi ve onların işbirlikçisi MEDYAYI buldular ve hep bedel ödediler.
Darbelerin arkasında Hürriyet'i gördük. Anglo-sakson (İngiliz-Amerikan) oyunlarına tanık oluyoruz. Şimdi de Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'a saldırıyorlar. Aziz Milletimizde Erdoğan'ı onlara yedirmeyecek.
Takvim
31 Ekim 2016
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.