Kendilerine tarafsız, bağımsız diyen, bize ise yandaş, yalaka, tetikçi yaftası yapıştırmaya çalışan kimi medya organlarından iki haberi dikkatinize sunmak istiyorum bugün...

İlk haber...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, güya suyu millete bedava verecekti. Seçim öncesi öyle diyordu. Aradan bir buçuk yıl geçmeden bedava vereceğini söylediği suya dördüncü kez zam yapmak istedi. 

Daha geçtiğimiz temmuz ayında yüzde 12,6'lık bir zam yapmıştı. Ondan birkaç ay önce yine yüzde 20 zam yapmıştı. Ondan da öncesi var ki o tam bir fecaat!

Aslında İmamoğlu yönetimi bugüne kadar sırasıyla, Kasım 2019'da ortalama yüzde 80, Temmuz 2020'de ise yüzde 40 oranında zam yapmak istiyordu.

Yani 8 ayda yüzde 120 zam!

Ancak belediyede çoğunluğu elinde bulunduran AK Parti Grubu bu zamların geçmesine engel olmuştu. 

Etti mi sana yüzde yüz 112...

İBB Başkanı dün bir kez daha Meclis Grubu'nun kapısını çaldı. Bu kez, "Ben suya yüzde 35 zam yapmak istiyorum" dedi. 

AK Parti Grubu yine karşı çıktı. 

"Yüzde 35 çok ağır bir zam olur. Bunun yerine enflasyon oranında, yani yüzde 6,84 oranında zam yapabilirsin" dedi.

Dedikleri gibi de oldu.

Peki kendilerine tarafsız, bağımsız diyen besleme medyaları ne yaptı dersiniz?

Sanki İmamoğlu zam yapmak istemiyormuş da AK Parti onu zamma zorluyormuş gibi bir haber yaptılar. Haysiyetsizce bir manşet attılar, "İstanbul’da 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere suya, AKP'nin önerdiği oranla; yüzde 6,84 zam yapıldı" diyerek Ekrem İmamoğlu'nu aklamaya çalıştılar.

Gelelim ikinci habere...

Meclis'te bütçe görüşmeleri devam ederken, kürsüye Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu çıktı. 

Çavuşoğlu konuşmasında dış politikamızı anlatırken İyi Parti sıralarından Ahmet Erozan "Bütçeyi iktisatlı kullanın. Yılın ikinci yarısı bize devredeceksiniz" diyerek tuhaf kaçacak bir sataşmada bulundu.

Mevlût Çavuşoğlu'nun hazırcevaplılığını bilirsiniz. Hemen döndü Erozan'a, "'Hayrola, ne oluyor? Siz de mi Biden'dan umut bekliyorsunuz yoksa? Ülkede seçim yok. Seçim yokken iktidarı devralmak da nereden çıktı? Seçim olsa da milletin iktidarı size vermeyeceğini biliyorsunuz. Yoksa darbe beklentiniz mi var nereden devralacaksınız, kimden devralacaksınız?'' diye cevap verdi.

Peki, pek tarafsız, çok bağımsız medyaları ne yaptı dersiniz? Yaptığı yalan haberler yüzünden birinci sayfasının tamamını "Cevap ve düzeltme”lere ayırmak zorunda kalan Cumhuriyet gazetesi Çavuşoğlu'nun sözlerini tırpanladı ve şu manşeti attı:

"Çavuşoğlu: Seçim olsa da iktidar size verilmeyecek!"

Bu başlığı okuduğunuzda ne anlarsınız? Ülkede bir diktatörlük düzeni kurulduğunu, seçimlerin önemsiz olduğunu, seçimler yapılsa bile diktatörlerin iktidarı devretmeyeceğini anlarsınız değil mi?

Yazının ilk satırlarında da yazdığım gibi...

Bunlar kendilerine tarafsız ve bağımsız medya, bize ise yandaş ve tetikçi medya diyor!

Bakın, yandaşlığa falan itirazım yok. Günümüz dünyasında hemen hemen her ülkede gazeteler veya yazarlar bir görüşü bir ideolojiyi savunuyor. 

Trump'ı, Macron'u, Sisi'yi, Angela Merkel'i, Binyamin Netanyahu'yu ve daha nice lideri isteyen var, istemeyen var. Yazılar buna göre yazılıyor, manşetler buna göre atılıyor. Buna rağmen kimse kimseyi yandaşlıkla, yalakalıkla veya tetikçilikle suçlamıyor.