SİYASET

Süleyman Özışık : Kılıçdaroğlu’nun iç savaş hayali!

Tarih
01 Eylül 2022
İzlenme
563 Kişi

Şurada kaç kere yazdığıma, kaç kez dillendirdiğime hiç kimse olmasa da beni takip edenler olarak sizler şahitsiniz.

“Kardeş, bak! Vallahi bu adam FETÖ’cülerle kol kola yürüyor. Ülke yönetimini ele geçirdiğinde FETÖ’cü bütün teröristleri affedecek ve hapisten çıkaracak” diye bas bas bağırdım aylarca…

Hatta…

“Bu sadece FETÖ’cü darbecileri affetmekle yetinmeyecek. PKK’lı, DHKP-C’li ne kadar terörist var ise onları da serbest bırakacak” diye söyledim.

Burada yazdığımda CHP’ye gönül veren seçmenler bana kızıyordu. Televizyon ekranlarında dile getirdiğimde CHP’nin kurmayları “İftira atıyorsun, yalancısın” diye car car carlıyordu.

Halbuki her şey ayan beyan ortadaydı.

Kılıçdaroğlu söylemlerine biraz gizem katmaya çalışsa da içindeki niyeti zaman zaman dışa vuruyordu…

Her ağzını açıp “KHK mağdurlarını affedeceğiz” dediğinde birkaç cılız tepki yiyordu yemesine ama toplumu bu fikre adım adım alıştırmaya çalıştığı kabak gibi ortadaydı.

Ve dün…

O alıştırma evresinin tamamlandığını düşünmüş olacak ki içindeki niyeti ilk kez bütün çıplaklığıyla ortaya seriverdi.

Hem de bir kere değil, iki kere…

Bir ya da iki arasındaki fark önemli mi diye sorabilirsiniz.

Şundan mütevellit önemli.

Hani bir kere söylersen, belki dil sürçmesi veya maksadını aşan kasıtsız yorum olarak anlaşılabilir.

Ama adam altını çize çize adeta çift dikiş atarak söyledi bunu…

Karşısına çıkan bir KHK’lı “Kılıçdaroğlu'na, "Biz KHK'lılar hakkında somut bir şeyler duymak istiyoruz. Siz başa geldiğiniz zaman bize nasıl bir somut çözüm önerisi sunacaksınız?" sorusunu sordu.


Kılıçdaroğlu’nun verdiği cevaba lütfen dikkat buyurunuz:

"Az önce televizyonların olduğu yerde de söyledim. KHK'lıların tamamını görevlerine iade edeceğiz"

Artık net olarak anladık değil mi?

Başa geldiğinde 127 bin KHK’lının tamamını dışarı çıkaracak ve görevlerine iade edecek.

Aramızda idrak yollarından sorunlu bazı kişiler olduğu için Türkçe’nin mealini bir de şöyle yapayım:

Kemal Kılıçdaroğlu göreve geldiğinde PKK’lı ve FETÖ’cü bütün azılı teröristleri hem serbest bırakacak hem de görevlerine iade edecek.

Mesela kendi ülkesinin silahlarıyla kendi milletini bombalayan, kurşunlayan darbeci askerleri göreve iade edecek. FETÖ’cü hakimleri, savcıları, polisleri ve öğretmenleri görevlerine aynen iade edecek.

Ben uzatmayayım, gerisini siz tamamlayın işte!

Hatta sonrasını da siz düşünün işte…

“Bu askerler, polisler, hakimler, savcılar göreve iade edildiklerinde kendilerini hapse atan dönemin iktidarına ve kendilerine direnen millete ne yapacak?” diye düşünün mesela…

Ben size geleceğimiz noktayı kestirmeden söyleyeyim:

Doğrudan iç savaş!

Çünkü bundan başka çıkış kapısı yok. Bu yüce milletin bu aşağılık teröristlere meydanı bırakacağını düşünmüyorsunuz değil mi?

Peki şimdi şu soruyu soralım kendimize…

Millet İttifakı’nın büyük ortağı olan İYİ Parti’den bu açıklamaya herhangi bir cevap veya tepki geldi mi?

Hani böyle bir beklentiniz varsa boşa zaman harcamayın derim.

Bugün İYİ Parti’nin içinde yer alan Koray Aydın, partiden kopan Ümit Özdağ ve parti ile yollarını ayıran pek çok isim ne diyordu bize:

“Bu partiyi FETÖ ele geçirmiş” diyorlardı değil mi?

Sizce böyle bir partiden KHK’lılarla ilgili sözlerinden ötürü Kılıçdaroğlu’na tepki gelir mi?

Hani AK Parti sayesinde siyaset sahnesinde olan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun bir tepki göstereceğini düşünüyorsanız bence yine hayal kırıklığı yaşarsınız.

Ali Babacan zaten iş başına geldiklerinde FETÖ’cü KHK’lıların derdine deva olacağını ilan etti çok önceden.

Ahmet Davutoğlu’nu ise dün firari FETÖ'cü Ebubekir Işık’ın katıldığı bir TV yayınında çatır çutur konuşurken, Erdoğan’ı ve ülkesinin yönetim şeklini karalarken izledik hep beraber.


O değil de Davutoğlu bu kaset ortaya çıkınca yaptığı savunma muhteşemdi ama!

Dedi ki, “Ben Vocal Europe isimli düşünce kuruluşunun yayınına katıldım. Orada bulunan konuktan ben değil, kanal sorumludur!”

Böyle gülünç açıklamalar da son dönemlerde moda oldu.

“Yahu kardeş! PKK’nın kravatlı temsilcisi olan HDP’liler 6’lı masaya bildiğin destek veriyor. Bunlar olmadan iktidara gelmeyeceğiniz belli. Bu konuda hangi pozisyona düştüğünüzün farkında mısınız?” diye soruyorsun.

Cevap:

“Biz CHP ile ittifak yapıyoruz, gerisi bizi ilgilendirmez!”

“Yahu birader! CHP ile ittifak yapıyorsan, onlar da FETÖ’cüleri ve PKK’lıları affedeceklerini söylüyorlar. Buna bir itirazınız yok mu” diyorsun.

“Bizim bu yapılara karşı duruşumuz nettir” diye başka organlarınızla güleceğiniz bir cevap veriyorlar.

He anam, nettir, nettir biliyoruz!

Şimdi ben bunları yazıyorum ya hani…

Birileri konuyu değiştirmek için, “Sen AKP’nin içindeki yolsuzluklardan bahset. Adı yolsuzluklarla, usulsüzlüklerle, türlü rezilliklerle anılan Cumhurbaşkanı danışmanlarından, milletvekillerinden ve bürokratlardan bahset” diyorlar.

Bak işte buna bayılıyorum.

Niyesi şundan!

Yahu hiç kimse yazmaz iken ben AK Parti’yi rant aracı olarak gören, kazanç kapısı olarak gören, AK Parti’nin içinde olup Erdoğan’ın yanında olmayan bu ve benzer isimleri 10 yıldır yazıyorum zaten.

Yazı arşivlerim, TV kayıtlarım arşivde duruyor.
Süleyman Özışık yazılarına ara verdi! “Aklanıncaya kadar yazmayacağım” - Yaşam

Abartmadan söyleyeyim.

Bir değil, on değil, belki de yüzlerce kez Cumhurbaşkanı’nın ekibindeki çürükleri tek tek, hem de isim vererek yazdım.

Bir önceki seçim döneminde kimsenin kılı kıpırdamazken ben 26 tane beledi başkanının yediği haltları anlattım. Yüzlerce teşkilat mensubunun hangi pis işlerin içinde olduğunu anlattım. AK Parti’nin içindeki pudracıları, kadın kız derdindeki namussuzları anlattım.

AK Parti seçmeniyle birlikte biz bunları partinin içinden defettik! Hala da yamuk yumuk insanları defetmek için birlikte çırpınıp duruyoruz.

Beni takip edenler biliyor ki bugün açıklanan bazı belgeler vakti zamanında benim elime gelmiş olsaydı ben bir dakika duraksamadan yine yazardım.

  Onun için “Delikanlıysan bunu da yazsana” demeleriniz benim için sivrisineğin kanadı kadar önemli değil.

Ve merak ediyorsanız söyleyeyim.

İşlenen hiçbir bireysel suç, FETÖ gibi, PKK gibi terör örgütlerinin maşası olmaktan, onların kulu kölesi olmaktan daha önemli değil.

Biz en azından suça bulaşanları birer pislik gibi hak ettikleri çöplüğe bırakmayı biliyoruz. Sizin gibi, “Olsun. Tecavüzcü olmuş, terörist olmuş, hırsız olmuş, yolsuz olmuş hiç önemli değil” diyerek koca bir pisliğin üzerine yatmıyoruz.

Hadi şimdi yallah!

suleymanoz.com

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER