SİYASET

Süleyman Özışık : Anamızın burnundan emdiğimiz süt!

Tarih
19 Eylül 2022
İzlenme
940 Kişi

Benim memleketim olan Kars’ta Azerbaycan Türklerinin oluşturduğu etnik boylardan birisi olarak Terekemeler vardır.

Gerek yaşam tarzları gerekse dostlukları muhteşemdir. Hele bir konuşmaları var ki bayılırsınız. Yarı Azerice, yarı Türkçe konuşurlar ama öyle bir konuşma ki sizi iki kelimede gülme krizine sokabilirler.

Geçen bir videomda bu kesimin içinde yaşanan diyaloğu anlatmıştım. Dinleyenlerin çok hoşuna gitmiş. O zaman bir tane daha anlatayım da keyfimiz yerine gelsin.

Ama önce uyarayım.

Anlatacağım bu hikâyenin sonunu muhalif kesime bağlayacağım, ona göre…

Bizim Terekemelerden Mürsel Emmi, komşusuyla yaşadığı ihtilaftan dolayı mahkemelik olmuş. Aylar süren davadan sonra mahkeme başkanı kararı açıklamış. “Sana işlediğin suçtan dolayı 1 yıl 8 ay ceza veriyorum. Ama istersen temyiz edebilirsin” demiş.

Hayatında mahkeme yüzü görmeyen Mürsel Emmi ne anlar temyizden. Sinirden deliye dönmüş. Mahkeme salonunda kararı dinleyenlere dönmüş, “Ula hele köpoğluna bak. Kendi pisletir bana sen temizle diyir” diye sitem etmiş.

Şimdi Allah için ben değil siz söyleyin.

Bizim Terekeme Mürsel Emminin hikayesi bizim muhaliflerin hikayesine benzemiyor mu?

Tam da Mürsel Emminin dediği gibi, ortalığı hem pisletiyorlar hem de bize dönüp, “hadi bunu temizleyin” diyorlar.

Farz_ı misal…

Şu aralar Cumhurbaşkanı olmaya meyleden genel başkanları çıkıyor, “Saray’ın tuvalet klozetleri altından yapılmış” diyor.

Bunlara inanan bir kitle var ya. Hani, “Bende hıyar var” dediğinde eline tuz alıp peşinden koşan kitle. İşte bu kitle söylenen söz Nutuk’tan cümleymiş sorgusuz sualsiz iman ediyorlar.

Başlıyorlar koro halinde “Vay arkadaş! Sarayın tuvaletleri altından yapılmış iyi mi?” diye tepinmeye…

Bir gün değil, iki gün değil üç gün değil. Günlerce, aylarca konuşuyorlar. Öyle bir konuşma ki can dayanmaz!

“Kardeş bunu söylediğinize göre görmüşsünüzdür. Hele bir fotosunu ya da ne bileyim videosunu falan gösterin de biz de görelim” diyorsunuz.

“Yoook, biz bunu ispat etmek zorunda değiliz. İspat etmesi gereken sizsiniz” diyorlar.

“İddiayı ortaya attığınıza göre belgesi de sizdedir. Mürsel Emminin dediği gibi siz pislettiniz, siz temizleyin işte” diyorsunuz.

Yok abi…

İletişim başkanı, Külliye görevlileri, inşaatı yapan müteahhit konuşuyor. İnandıramıyor. Başbakan konuşuyor olmuyor, bakanlar konuşuyor yetmiyor.

Bize oranın fotosunu göstermediğiniz sürece inanmayız diye vır vır, cır cır etmeye devam ediyorlar.

En son Cumhurbaşkanı çıkıyor, “Gel o tuvaletlere gir ister kokla ister gör. Tuvalet denetimini yap ve millete sonucu açıkla” diyerek bir siyasi genel başkana edilebilecek en aşağılayıcı davette buluyor.

Ulan biri bana, “Gel bizim kenefi denetle” diyecek var ya! Kendimi bu pozisyona soktuğum için yerin dibine geçerim.

Ama yok!

Adam hem denetime gitmiyor hem de o yalanı 7 yıl boyunca devam ettiriyor.

Yine…

 “Man Adası’na para kaçırıyorlar. Elimde belgeleri var” diyor. Malum güruh yine hurraaa  bu iddianın peşine düşüyor. Mahkemeye gidiyor, eşşek yüküyle tazminata mahkûm oluyor. Mahkeme salonundan çıkar çıkmaz, “Mahkeme böyle karar verdi ama kaçırdılar, biliyorum” demeye devam ediyor.

“İhalede yolsuzluk yapılmış. Ahan da size Cumhurbaşkanı’nın ıslak imzası” diye dandik bir belge sallıyor. Malum kitle yine hurra haline geçiyor.

“O belgeyi net gösterebilir misiniz, biz de görelim” diyorsun.

Yok!

Görmemen için sallamaya devam ediyor.

Yine mahkeme, yine yalan yine tazminat.

"AK Parti'de ByLock kullanan 180 AK Partili Milletvekili ve Bakan var. Listesi elimde" diyor. Al sana malum kitle için bir hurra konusu daha….

Aradan aylar geçiyor, yıllar geçiyor o listeyi bir türlü ortaya çıkarmıyor. Yalanı temizlemek yine bize kalıyor.

“Ay yeter, fenalık geldi” dediğinizi duyar gibiyim. Onun için uzatmadan başlıklar halinde sıralayayım.

15 Temmuz öncesinde Erdoğan "Kaçacak" diyerek ortalığı pisletiyor, söylediği yalan çıkıyor.

3- FETÖ'cüleri savunmak için “kontrollü darbe” savını ortaya atıyor, yalan çıkıyor.

4- FETÖ'cü Adil Öksüz'ün MİT elemanı olduğunu iddia ediyor, yalan çıkıyor.

5- Hızlı tren projesinde "6 milyar dolarlık yolsuzluk yapıldı" diyor, belge dediğin kâğıt sahte çıkıyor.

6-"Katarlılara sınavsız üniversite hakkı verildi" diyor, yalan çıkıyor.

7- “Tank palet fabrikası Katar’a satıldı” diyor, yalan çıkıyor.

8- 15 Mart 2013'te Erdoğan'ı ''Terörist grupları silahlandırdıktan sonra Suriye'ye göndermekle'' itham ediyor.  Yalan söylediği ortaya çıkıyor, 1 milyon lira tazminata mahkûm ediliyor.

9- Cilvegözü ve Uludere'de hayatını kaybedenlerin sorumlusunun Erdoğan olduğu yalanına sarılıyor. Bu iddialarla ilgili 1 milyon lira tazminat daha ödüyor.

Şu kadarı beni bile baydı vallahi.

Listeyi daha fazla uzatmayacağım.

Yalnız şunu ekleyeyim.

Bunların büyük bölümü tescillenmiş yalanlar ha!

Yani mahkemeler 11 ayrı dosyada “Bu iddialar top yekûn yalan. CHP Genel başkanı yalan söylüyor” diyerek hüküm vermiş.

Anlayacağınız, Kemal Kılıçdaroğlu yalan attıkça kendine inanmaya hazır kitlesi her seferinde eline şeker verilmiş çocuk gibi kanıyor. El ele verip ortalığı pisletiyorlar, temizlemesi bize kalıyor.

İş sonunda nasıl bir noktaya geldi biliyor musunuz?

Hani elini attığı her işi berbat ederken, hiç utanmadan yeni bir işe girişmek isteyenler için söylenen anlamlı bir söz var. “Bütün kuşları bitirdi, sıra leyleğe geldi” derler.

 Yahu adam yalanlarıyla her yeri pisletti, sıra coğrafyamıza geldi. Ve onu da biz temizliyoruz iyi mi?
“Kağıttepe” dediği yerin Kağıthane olduğunu anlatıp ikna etmek bize düşüyor.

“Mersin Güneydoğu’nun incisidir” diyor, “Mersin Akdeniz’de bir liman kentidir” diye düzeltmek bize kalıyor.

Çorum’a ülke diyor.

Konya’ya gidiyor, “Burası fındığıyla meşhur bir ülkedir” diyor.

“Sakarya Meydan Muharebesi’nin Sakarya’da olduğunu” coştura coştura anlatıyor. Dinleyen kitlesi “heyyoo hiyyoo” diye alkışlıyor.

“Lan manyak mısınız, o olay Ankara’da yaşandı ya lan” diye düzeltmeye çalışınca küfür yemek yine bize düşüyor.

Her şey bir yana…

Eline aldığı kâğıt üzerinden istiklal marşını okurken, “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alçak” diyerek tertemiz mısrayı bile kirletmeye çalışıyor!

Şimdi muhalif arkadaşlar diyecek ki “Ulan hep kötü yönlerini anlattın da bu adam bir tane iş başaramadı mı?”

Başardı, başarmaz mı hiç?

“Bu ülkeye namussuz siyaset lazım ve onu da ben getireceğim” dedi ve başardı!

“Allah’tan korkmayan biz” dedi, hakketen de korkmadığını göstererek bir başarıya daha imza attı.

Yıllar önce “Ananızın burnundan emdiğiniz sütü memelerinizden getireceğim” demişti.

Onu da ha başardı, ha başaracak, az kaldı!


www.suleymanoz.com

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER