GÜNCEL
Süleyman Özışık : Fatih Tezcan’a atılan korkunç iftira!
Aslına bakarsanız Fatih Tezcan meselesine girmeyi aklımın ucundan dahi geçirmiyordum. Ancak kendisi haksız şekilde hapse atılınca, konuyu ele almak farz oldu.
Önce biraz detay vereyim de sonradan kafanız karışmasın.
Fatih Tezcan ile birbirimizden hazzetmeyiz. Sebebini bilen biliyor, bilmeyenlere buradan bir kez daha anlatayım.
Bundan birkaç yıl önce, benimle ticari ve yönetim anlamda ilgisi alakası olmayan İnternetHaber sitesinde Fatih Tezcan hakkında bir haber yayınlanmış.
Fatih Tezcan beni arayıp meseleyi anlatınca bundan haberim oldu. Haberin yayından kaldırılmasını isteyince ben de az önce size söylediğim gibi İnternetHaber ile hiçbir bağım olmadığını söyleyip yardımcı olamayacağımı belirttim.
Çok sonra haberim oldu.
Tezcan, İnternetHaber’i aramış ve aralarında okkalı bir tartışma çıkmış. Ve konuyu çözmeden telefonu kapatmışlar. Tekrar beni arayıp, “Günah benden gitti, yapacağım yayınlardan sonra beni arama” diyerek aslında beni hiç ummadığım bir yerden vuracağının sinyalini vermiş oldu.
Olayın üzerinden birkaç ay geçtikten sonra Fatih Tezcan benim aleyhime bir yayın yaptı. İnternetHaber üzerinden şantaj yaptığım pek çok belediyeden verdiğim konferans başına 400-500 bin lira ücret aldığımı söyledi. Bunun bir iddia olmadığını, bazı belediye başkanlarının kendisine bu yönde bilgi ve belge verdiğini falan da ekledi tabi…
Ben de kendisine bu belgeleri hemen yayınlamasını, aksi takdirde kendisiyle davalık olacağımı söyledim. “Sen dava aç, bak ben nasıl belgeler yayınlıyorum” deyince el mahkûm dava açmak zorunda kaldım.
Uzatmayayım.
Mahkeme sürecinde kendisine elindeki belgeleri sunması istendi. O da elinde belge olmadığını, söylediklerinin de orada burada konuşulan iddialardan ibaret olduğunu söyledi. Mahkeme kendisini 20 bin lira tazminat ödemeye mahkûm etti.
Ama olan oldu tabi…
Tezcan’ın bu iddiasını pek çok gazete, televizyon, internet sitesi ve yüzbinlerce sosyal medya kullanıcısı alıp yaydı. Yıllardır her başımı kaldırdığımda bu iftira ile beni vurmaya devam ediyorlar.
Bugüne kadar bu meseleyi pek dile getirmedim. Kendisinden de para ile ilgili en ufak bir talepte bulunmadım. Hatta avukatlar “icra haciz” yönteminden bahsedince bunu yapmamaları yönünde tembihte bulundum.
Çünkü ekonomik olarak zor durumda olduğunu, çocukları için canını dişine taktığını biliyordum. Para istememe nedenlerimden biri de doğrusunu isterseniz şuydu. Bizim inancımızda, alacaklı bir kişi, borçlusunun kapısının önüne gidemez, kendini gösteremez ve bu yöntemle borçlu olan çaresiz kişinin nefsine zulmedemez.
Şimdi bu detayı sizinle paylaştıktan sonra asıl konuya gireyim.
Fatih Tezcan bir hafta on gün önce üç ayrı dosyadan dolayı infazı yandığı gerekçesiyle hapse atıldı. Bu dosyalardan biri eski eşine yönelik tehditleri. İkincisi Samandağı dosyası. Üçüncüsü ise Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaret etmek.
“Gazeteciler neden içeride, sanatçılar neden içeride” diyerek orada burada caka satan CHP liderinin bir gazeteciyi kendisini eleştirdi diye içeri attırması ayrı bir sahtekarlık örneği de…
Şimdilik o konuyu es geçelim.
Tezcan içeri girdikten sonra bir daha mesleğine geri dönemesin diye, hatta bir daha toplum önüne çıkamasın diye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı savunan bütün gazetecilere uygulanan aşağılıkça bir kara kampanya başlatıldı.
Müsaadenizle onu da anlatayım.
Şimdi twetter’da “Türkiye Gerçekleri” mahlas ismiyle yazan biri var. Çok önceleri de “Mustafa Selanik” ismiyle yazıyordu.
Gerçek adı Mesut Aykın…
Daha önce gözaltına alınmış, tutuklanmış ve sonra serbest bırakılmış biri. Hakkında çeşitli iddialar var da iddiaları burada dile getirmenin şimdi zamanı değil.
İşte bu adam Fatih Tezcan hapse atıldıktan bir süre sonra twetter hesabından bir paylaşım yaptı. Tamamen operasyon amacıyla yapıldığı belli olan aşağılıkça ve namussuzca bir paylaşım hem de…
O paylaşımı aynen aktarıyorum:
“Bugün troller Fatih Tezcan’ın Kılıçdaroğlu’na hakaretten içeri atıldığını servis ettiler, Gülşen’in hukuksuz tutuklanmasını bastırmak istediler. Neden tutuklandığını merak ediyorlarsa Maltepe Cezaevine gidip kendisine sorabilirler.
Ya da çok merak ediyorlarsa ben açıklayayım. TCK 56-62 maddelerinden engelli çocuğa karşı taciz ve tecavüz suçlaması. Kesinleşen cezası müebbet ama akıl sağlığı raporu aldığı için ceza 25 yıla düşüyor. Yarın belgelerini paylaşacağım ama tekrar ediyorum. Troller, mücahit Fatih abilerini yarın ceza evinde ziyaret edip sorabilirler. Bir sapık tecavüzcüyü savunacak lağım fareleri… “
İlginç olan şu ki…
Sosyal medyada zombi gibi saldıracak canlı arayan bir kesim bu rezil ve iğrenç iftirayı hemen satın aldı. On binlerce kişi yukarıda yazdığım paylaşımları kendi aralarında paylaşıp neredeyse tüm Türkiye’ye duyurdu.
Ama aşağılık iftiracının “yarın yayınlayacağım” dediği belgeler bir türlü yayınlanmadı. Yayınlanmayacağını ben ve benim gibiler biliyordu. Ama ayak parmağından saçının teline kadar kin ve nefretle dolu insan görünümlü yaratıklar dönüp bu iftiracıya “Hani belge?” diye sormadı. Sormadı çünkü işlerine iftira atmak veya bir iftiraya ortak olmak geliyordu.
Günlerdir izliyorum.
yazının devamı
Önce biraz detay vereyim de sonradan kafanız karışmasın.
Fatih Tezcan ile birbirimizden hazzetmeyiz. Sebebini bilen biliyor, bilmeyenlere buradan bir kez daha anlatayım.
Bundan birkaç yıl önce, benimle ticari ve yönetim anlamda ilgisi alakası olmayan İnternetHaber sitesinde Fatih Tezcan hakkında bir haber yayınlanmış.
Fatih Tezcan beni arayıp meseleyi anlatınca bundan haberim oldu. Haberin yayından kaldırılmasını isteyince ben de az önce size söylediğim gibi İnternetHaber ile hiçbir bağım olmadığını söyleyip yardımcı olamayacağımı belirttim.
Çok sonra haberim oldu.
Tezcan, İnternetHaber’i aramış ve aralarında okkalı bir tartışma çıkmış. Ve konuyu çözmeden telefonu kapatmışlar. Tekrar beni arayıp, “Günah benden gitti, yapacağım yayınlardan sonra beni arama” diyerek aslında beni hiç ummadığım bir yerden vuracağının sinyalini vermiş oldu.
Olayın üzerinden birkaç ay geçtikten sonra Fatih Tezcan benim aleyhime bir yayın yaptı. İnternetHaber üzerinden şantaj yaptığım pek çok belediyeden verdiğim konferans başına 400-500 bin lira ücret aldığımı söyledi. Bunun bir iddia olmadığını, bazı belediye başkanlarının kendisine bu yönde bilgi ve belge verdiğini falan da ekledi tabi…
Ben de kendisine bu belgeleri hemen yayınlamasını, aksi takdirde kendisiyle davalık olacağımı söyledim. “Sen dava aç, bak ben nasıl belgeler yayınlıyorum” deyince el mahkûm dava açmak zorunda kaldım.
Uzatmayayım.
Mahkeme sürecinde kendisine elindeki belgeleri sunması istendi. O da elinde belge olmadığını, söylediklerinin de orada burada konuşulan iddialardan ibaret olduğunu söyledi. Mahkeme kendisini 20 bin lira tazminat ödemeye mahkûm etti.
Ama olan oldu tabi…
Tezcan’ın bu iddiasını pek çok gazete, televizyon, internet sitesi ve yüzbinlerce sosyal medya kullanıcısı alıp yaydı. Yıllardır her başımı kaldırdığımda bu iftira ile beni vurmaya devam ediyorlar.
Bugüne kadar bu meseleyi pek dile getirmedim. Kendisinden de para ile ilgili en ufak bir talepte bulunmadım. Hatta avukatlar “icra haciz” yönteminden bahsedince bunu yapmamaları yönünde tembihte bulundum.
Çünkü ekonomik olarak zor durumda olduğunu, çocukları için canını dişine taktığını biliyordum. Para istememe nedenlerimden biri de doğrusunu isterseniz şuydu. Bizim inancımızda, alacaklı bir kişi, borçlusunun kapısının önüne gidemez, kendini gösteremez ve bu yöntemle borçlu olan çaresiz kişinin nefsine zulmedemez.
Şimdi bu detayı sizinle paylaştıktan sonra asıl konuya gireyim.
Fatih Tezcan bir hafta on gün önce üç ayrı dosyadan dolayı infazı yandığı gerekçesiyle hapse atıldı. Bu dosyalardan biri eski eşine yönelik tehditleri. İkincisi Samandağı dosyası. Üçüncüsü ise Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaret etmek.
“Gazeteciler neden içeride, sanatçılar neden içeride” diyerek orada burada caka satan CHP liderinin bir gazeteciyi kendisini eleştirdi diye içeri attırması ayrı bir sahtekarlık örneği de…
Şimdilik o konuyu es geçelim.
Tezcan içeri girdikten sonra bir daha mesleğine geri dönemesin diye, hatta bir daha toplum önüne çıkamasın diye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı savunan bütün gazetecilere uygulanan aşağılıkça bir kara kampanya başlatıldı.
Müsaadenizle onu da anlatayım.
Şimdi twetter’da “Türkiye Gerçekleri” mahlas ismiyle yazan biri var. Çok önceleri de “Mustafa Selanik” ismiyle yazıyordu.
Gerçek adı Mesut Aykın…
Daha önce gözaltına alınmış, tutuklanmış ve sonra serbest bırakılmış biri. Hakkında çeşitli iddialar var da iddiaları burada dile getirmenin şimdi zamanı değil.
İşte bu adam Fatih Tezcan hapse atıldıktan bir süre sonra twetter hesabından bir paylaşım yaptı. Tamamen operasyon amacıyla yapıldığı belli olan aşağılıkça ve namussuzca bir paylaşım hem de…
O paylaşımı aynen aktarıyorum:
“Bugün troller Fatih Tezcan’ın Kılıçdaroğlu’na hakaretten içeri atıldığını servis ettiler, Gülşen’in hukuksuz tutuklanmasını bastırmak istediler. Neden tutuklandığını merak ediyorlarsa Maltepe Cezaevine gidip kendisine sorabilirler.
Ya da çok merak ediyorlarsa ben açıklayayım. TCK 56-62 maddelerinden engelli çocuğa karşı taciz ve tecavüz suçlaması. Kesinleşen cezası müebbet ama akıl sağlığı raporu aldığı için ceza 25 yıla düşüyor. Yarın belgelerini paylaşacağım ama tekrar ediyorum. Troller, mücahit Fatih abilerini yarın ceza evinde ziyaret edip sorabilirler. Bir sapık tecavüzcüyü savunacak lağım fareleri… “
İlginç olan şu ki…
Sosyal medyada zombi gibi saldıracak canlı arayan bir kesim bu rezil ve iğrenç iftirayı hemen satın aldı. On binlerce kişi yukarıda yazdığım paylaşımları kendi aralarında paylaşıp neredeyse tüm Türkiye’ye duyurdu.
Ama aşağılık iftiracının “yarın yayınlayacağım” dediği belgeler bir türlü yayınlanmadı. Yayınlanmayacağını ben ve benim gibiler biliyordu. Ama ayak parmağından saçının teline kadar kin ve nefretle dolu insan görünümlü yaratıklar dönüp bu iftiracıya “Hani belge?” diye sormadı. Sormadı çünkü işlerine iftira atmak veya bir iftiraya ortak olmak geliyordu.
Günlerdir izliyorum.
yazının devamı
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.