Bir CHP'li ile tartışmanın ne menem bir şey olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Sabun gibi ele avuca gelmediklerinden dolayı onları yakalamak mümkün değil.
"Ülkede demokrasi kalmadı, özgür değiliz" diye başladıkları tartışmada siz cevabı yapıştırdıkça onlar konudan konuya zıplar dururlar. Bunu katıldığım televizyon programlarında da çok net görüyorum.
Onlara göre, onların yönetmediği ülke yönetilemez bir ülkedir ve özgürlük yoktur.
Elindeki televizyon kanallarında iktidara istediği iftirayı atıyor, istediğin küfürleri ardı ardına sıralayabiliyor. Sosyal medyada iktidara mensup her kim var ise arına, namusuna, onuruna istediği galiz küfrü savuruyor.
PKK'nın siyasi ayağıyla istediği gibi iş tutabiliyor, FETÖ'ye istediği gibi destek olabiliyor. Terör örgütüne aleni şekilde yardım ve yataklık yapanlara istediği gibi destek verebiliyor, hapishanelere gidip ziyaret edebiliyor. Terör örgütü DHKP-C'nin militanlarını partisinin içinde siyasetçi olarak barındırabiliyor.
Ülkesini yurt dışına binbir türlü kara kampanya ile kötüleyebiliyor. "Irak'a yaptığınızı, Libya'ya, Mısır'a yaptığınızı bizim ülkemize de yapın. Gelin bizim ülkeye savaş ilan edin de bu iktidarı devirin" diyebiliyor.
Ülke insanının dinine, inancına, mukaddesatına istediği hakareti ve küfrü edebiliyor. Hazreti Peygamber'e, Kur’ân'a ve Allah'a hakaret eden barolara sınırsız destek verebiliyor.
Yönetimi beğenmeyince orduyu göreve çağırabiliyor, "Ordu göreve" pankartlarının ardından yürüyebiliyor. Siyasi yöntemlerde başarılı olamayacağını anlayınca darbe imalı tehditler savurabiliyor. Ve dahi, darbe yapan teröristleri kâh balkondan alkışlayarak, kâh evinden terlikle izleyerek destekleyebiliyor.
İstediği gibi yiyor, istediği gibi içiyor. Her türlü sapığı ve her türlü sapkınlığı açık açık destekleyebiliyor.
Tüm bunları yapmak yetmiyor, "Bu ülkede özgürlük yok" diyor.
İşin ilginç tarafı şu ki...
Bu yaptıklarının tamamını yüzüne vuruyorsun. "Kim, biz mi yapmışız? Tamamen iftira" diyebiliyor.
Ama ne zaman ki belgeleri ortaya koyup "Bak, Kemal Kılıçdaroğlu PKK ve FETÖ hakkında söylemiş?", "Bak, sizin genel başkan yardımcısı terör örgütlerine nasıl destek vermiş " diye belgeyi yüzüne çarpıyorsun.
O zaman işin rengi değişiyor.
Bir anda piyasa uzmanı kesiliyor, "Kardeşim vatandaş aç aç!. Dolar almış başını gidiyor. Altın zirveye çıktı. CHP'yi konuşacağınıza vatandaşın durumunu konuşun" diye ciyaklamaya başlıyor.
Kendisi her şeyi bir kenara atıp LGBT'yi desteklerken vatandaş aç değil. Kendisi inançlara hakaret eden baroları desteklerken vatandaş aç değil.
Kendisi terör örgütlerinin dümenine su taşırken vatandaş aç değil. Kendisi belediyelerden on binlerce kişiyi işten çıkarırken vatandaş aç değil.
Kendisi bir yemeğe 6 bin lira öderken, kendisi içtiği şarabın tıpasını açan garsona 500 TL verirken vatandaş aç değil.
Kendisi sosyal medyadaki küfürleri ve o küfürlerin sahiplerini savunurken vatandaş aç değil.
Ama sen konuşunca vatandaş birden aç biilaç oluveriyor.
Şimdi Muharrem İnce parti kuracağını ima ediyor ya. CHP ortadan karpuz gibi ikiye bölünecek ya.
Ayrıca bir de HDP "Bizimle açıktan ittifak yapmayacaksanız biz sizinle yol yürümeyeceğiz" diyor ya...
Hadi gelin bu konuyu bir konuşalım diyecek oluyorsunuz. Başlıyorlar bağırmaya...
"Kardeşim vatandaş aç aç! Dolar almış başını gidiyor. Altın zirveye çıktı."
E, ama sen AK Parti'nin kapı görevlisi dahi işten ayrılınca "AK Parti'de büyük çöküş" demeyi biliyordun! Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan partiden ayrılırken haftalarca, aylarca yayıla yayıla keyifli yorumlar yapıyordun!
N'oldu?
İşin ucu sana dokununca mı vatandaşı düşünmeye başladın?
Yemezler canım!
Vatandaşın sıkıntısını konuşacağız ama bu konuyu da konuşacağız. Hem de haftalarca, aylarca konuşacağız. Sonra inşallah partinizin ve ittifakınızın pança pinçik olduğunu da konuşacağız.
Düştünüz bir kez elimize...
yazının devamı
"Ülkede demokrasi kalmadı, özgür değiliz" diye başladıkları tartışmada siz cevabı yapıştırdıkça onlar konudan konuya zıplar dururlar. Bunu katıldığım televizyon programlarında da çok net görüyorum.
Onlara göre, onların yönetmediği ülke yönetilemez bir ülkedir ve özgürlük yoktur.
Elindeki televizyon kanallarında iktidara istediği iftirayı atıyor, istediğin küfürleri ardı ardına sıralayabiliyor. Sosyal medyada iktidara mensup her kim var ise arına, namusuna, onuruna istediği galiz küfrü savuruyor.
PKK'nın siyasi ayağıyla istediği gibi iş tutabiliyor, FETÖ'ye istediği gibi destek olabiliyor. Terör örgütüne aleni şekilde yardım ve yataklık yapanlara istediği gibi destek verebiliyor, hapishanelere gidip ziyaret edebiliyor. Terör örgütü DHKP-C'nin militanlarını partisinin içinde siyasetçi olarak barındırabiliyor.
Ülkesini yurt dışına binbir türlü kara kampanya ile kötüleyebiliyor. "Irak'a yaptığınızı, Libya'ya, Mısır'a yaptığınızı bizim ülkemize de yapın. Gelin bizim ülkeye savaş ilan edin de bu iktidarı devirin" diyebiliyor.
Ülke insanının dinine, inancına, mukaddesatına istediği hakareti ve küfrü edebiliyor. Hazreti Peygamber'e, Kur’ân'a ve Allah'a hakaret eden barolara sınırsız destek verebiliyor.
Yönetimi beğenmeyince orduyu göreve çağırabiliyor, "Ordu göreve" pankartlarının ardından yürüyebiliyor. Siyasi yöntemlerde başarılı olamayacağını anlayınca darbe imalı tehditler savurabiliyor. Ve dahi, darbe yapan teröristleri kâh balkondan alkışlayarak, kâh evinden terlikle izleyerek destekleyebiliyor.İstediği gibi yiyor, istediği gibi içiyor. Her türlü sapığı ve her türlü sapkınlığı açık açık destekleyebiliyor.
Tüm bunları yapmak yetmiyor, "Bu ülkede özgürlük yok" diyor.
İşin ilginç tarafı şu ki...
Bu yaptıklarının tamamını yüzüne vuruyorsun. "Kim, biz mi yapmışız? Tamamen iftira" diyebiliyor.
Ama ne zaman ki belgeleri ortaya koyup "Bak, Kemal Kılıçdaroğlu PKK ve FETÖ hakkında söylemiş?", "Bak, sizin genel başkan yardımcısı terör örgütlerine nasıl destek vermiş " diye belgeyi yüzüne çarpıyorsun.
O zaman işin rengi değişiyor.
Bir anda piyasa uzmanı kesiliyor, "Kardeşim vatandaş aç aç!. Dolar almış başını gidiyor. Altın zirveye çıktı. CHP'yi konuşacağınıza vatandaşın durumunu konuşun" diye ciyaklamaya başlıyor.
Kendisi her şeyi bir kenara atıp LGBT'yi desteklerken vatandaş aç değil. Kendisi inançlara hakaret eden baroları desteklerken vatandaş aç değil.
Kendisi terör örgütlerinin dümenine su taşırken vatandaş aç değil. Kendisi belediyelerden on binlerce kişiyi işten çıkarırken vatandaş aç değil.
Kendisi bir yemeğe 6 bin lira öderken, kendisi içtiği şarabın tıpasını açan garsona 500 TL verirken vatandaş aç değil.
Kendisi sosyal medyadaki küfürleri ve o küfürlerin sahiplerini savunurken vatandaş aç değil.
Ama sen konuşunca vatandaş birden aç biilaç oluveriyor.
Şimdi Muharrem İnce parti kuracağını ima ediyor ya. CHP ortadan karpuz gibi ikiye bölünecek ya.
Ayrıca bir de HDP "Bizimle açıktan ittifak yapmayacaksanız biz sizinle yol yürümeyeceğiz" diyor ya...
Hadi gelin bu konuyu bir konuşalım diyecek oluyorsunuz. Başlıyorlar bağırmaya...
"Kardeşim vatandaş aç aç! Dolar almış başını gidiyor. Altın zirveye çıktı."
E, ama sen AK Parti'nin kapı görevlisi dahi işten ayrılınca "AK Parti'de büyük çöküş" demeyi biliyordun! Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan partiden ayrılırken haftalarca, aylarca yayıla yayıla keyifli yorumlar yapıyordun!
N'oldu?
İşin ucu sana dokununca mı vatandaşı düşünmeye başladın?Yemezler canım!
Vatandaşın sıkıntısını konuşacağız ama bu konuyu da konuşacağız. Hem de haftalarca, aylarca konuşacağız. Sonra inşallah partinizin ve ittifakınızın pança pinçik olduğunu da konuşacağız.
Düştünüz bir kez elimize...
yazının devamı
- YORUMLAR
-
ultra yandaş
10 Ağustos 2020açız diye yürüyenlere bak. Göbek sarkmış girmiş. -
Namyelüs
09 Ağustos 2020Bu açlık iktidar açlığı olmasın sakın. -
Murat Polat
09 Ağustos 2020Harika bir yazi
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.