GÜNCEL

Süleyman Özışık : Haydi dans…

Tarih
22 Ocak 2018
İzlenme
2839 Kişi
 100 yıl önce bu coğrafyayı medeni dünyanın dışına ittiler. Hukuk, sanat, bilim, edebiyat, şehircilik, siyaset ve teknolojinin belirleyici gücünün Batı olacağını bize kabul ettirdiler.

600 yıl boyunca dünyaya adaletle hükmeden Osmanlıyı ve Türkleri tarihin sayfalarından sürgün etmeye çalıştılar. 
100 yıl sonra, yeniden geldiler. 100 yıl önce kan gölüne döndürdükleri coğrafyamıza aynı kaderi yeniden yaşatmak üzere döndüler.
Bir farkla...
Bu kez kendileri değil, maşalarıyla iş görmeye çalıştılar. Kâh DEAŞ ile kâh FETÖ ile kâh YPG ile vekâlet savaşları yürüttüler.
Bu vekâlet savaşları sayesinde Bağdat düştü, Trablus düştü, Kahire düştü, Şam düştü...
Geriye iki başkent kaldı; Ankara ve Tahran...
Her iki ülkeyi bir kaşık suda boğabilmek için kurnazca bir plan yaptılar. 
Üç hedefleri vardı.
1- Türkiye sınırına dizdikleri 30 bin çapulcuya bir ülke vereceklerdi. 
2- Bu ülkenin kurulması sayesinde Türkiye'yi kırk yıl daha terör illetiyle meşgul edip, sonu parçalanmaya giden sürecin önünü açacaklardı.
3- Sonra çapulculara kurdurdukları ülke üzerinden İran'a rahatlıkla müdahalede bulunacaklardı.
Böylece hem Orta Doğu'daki devletleri butik ülkelere dönüştürecek hem de İsrail'e tehdit oluşturacak tüm şartları ortadan kaldıracaklardı. 
Türkiye yanı başında oynanan bu korkunç oyuna seyirci kalmadı, zaten kalması da mümkün değildi.
Aylarca "Yapmayın, bunun sonu iyi olmaz" diye uyardık, dinlemediler. "Sabrımızı test etmeyin" diye ihtar ettik, ciddiye almadılar. "Bak yapmayın, bak etmeyin" dedikçe azdılar. 
5 bin tır silah gönderdiler, "Biz bu bölgede bildiğimizi okuyacağız" diyerek âdeta meydan okudular.
YPG'li teröristleri de uyardık. "Bak bir gece ansızın geliriz" dedik, inanmadılar. "Her gün birinizi, bir gün hepinizi" dedik, aldırmadılar. "Gücünüz varsa, yüreğiniz yetiyorsa gelin" diye onlar da meydan okudular. 
Derler ki Türklerin iki önemli özelliği vardır. 
Birincisi: Kendisine meydan okununca ne yapar eder o meydana çıkar. 

İkincisi: Canını verir ama o meydandan kaçmaz!
Ve işte meydandayız!..
100 yıl önce atalarımızın elinden hileyle alınan, gabedilen topraklardayız. BM'sinden NATO'suna, ABD'sinden AB'sine herkese "Eyvah, sahaya indiler" dedirttiğimiz noktadayız. 
Yoksa siz...
Yoksa siz, Türkiye'nin Afrin'de 3-5 çapulcu ile savaştığını, zoru görünce etek-fistan giyip kaçan korkaklarla mücadele ettiğini falan mı düşünüyorsunuz?
Hayır efendim, o kadar basit değil!
Biz, bölgeyi yeniden talan etmeye gelen dünyanın barbar ülkesi Amerika'yla ve onun emir kulu hâline gelen NATO ile savaştayız. Onların bölgeye yığdığı silahlarla ve onun enikleriyle mücadele hâlindeyiz.
O silahların parasının Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer sözde Müslüman ülkelerden tahsil edildiğini unutmadan ve onlara da insani bir ders vermek için savaştayız!
Bugün, ne olduğumuzun, ne kadar güçlü olduğumuzun farkına vardığımız gündür. Bugün, Orta Doğu'nun küle ve köze döndürülmüş tüm ülkelerine cesaretimiz ve inancımızla yeniden örnek olduğumuz gündür.
Bugün, İslam ülkelerine "Cesaretin ve inancın nasıl bir şey olduğunu" gösterdiğimiz gündür. 
Elhamdülillah, Türk ordusu kadınların ırzına geçmek, çocukların ve yaşlıların üzerine bomba yağdırmak için değil... Topraklarına toprak katmak için, petrole konmak için değil.
40 yıldır mücadele ettiği terörü sona erdirmek için, milletinin ikbali, vatanının istikbali için giriyor Afrin'e...
Artık birilerinin sırtını dayadığı bir yer olmayacak. Artık birileri, "YPG oraları ele geçirecek, siz de mal mal bakacaksınız" diyen birileri olmayacak!
Bu iş Afrin'le sınırlı kalmayacak.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Türkiye'nin kendi derdine düşmesini fırsat bilip Menbiç'i ele geçirenlere de sıra gelecek. 
O zaman haydi dans Selahattin Demirtaş, haydi dans!

Türkiye
22 ocak 2018

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER