GÜNCEL

Nedret Ersanel : Robert Kolej üniversite olsun diye atom reaktörü teklif ettiler!

Tarih
14 Şubat 2021
İzlenme
1543 Kişi

Umulurdu ki, Boğaziçi olayları Türk eğitim sisteminde ABD/Batı etkisi ve nüfuzu üzerine anlamlı bir tartışmaya yol açsın. İyimser temenni olduğunu biliyorum. Sonuçta, Boğaziçi Üniversitesi, Robert Kolej ve ODTÜ tarihindeki bildik Amerikan iltisaklı notları hatırlatan birkaç kalem oynatma dışında ilerleyemedik…

Oysa Türkiye’deki Amerikan etkisinin en muhkem sütunlarından olan eğitim-kültür-düşünce hayatındaki varlığı meselenin kor çekirdeğini oluşturuyor. 15 Temmuz’dan sonra zirveye çıkan ‘Batı’nın kirlerinden arınma süreci’ birçok alanda ilerliyor. Bilhassa dış politika ve savunma sanayii başarılarında görüyoruz. Fakat o kor çekirdek olduğu gibi duruyor…

Tehlikesi şu; yumurta bırakan tek Batı ögesi budur…

robert koleji ile ilgili görsel sonucuHangi odayı, salonu temizlerseniz temizleyin, dışarıdan gelenlere ayakkabılarını çıkarttırırsanız çıkartın, o yumurtlamaya devam ettikçe evi saracaktır.

Konu üzerinde kamuoyuna açık ortamlarda çok yazıp, konuştum (Mesela; ‘Hesaplaşma’, Eylül 2017, Yeni Şafak.) ve karşı görüşlerle her karşılaştığımda ağzım açık kaldı. Sadece söylediklerine değil, bunları savunmadaki inanmışlıklarına şaşırdım. Zombi gibiydiler. Ağızlarından çıkanları duymuyorlardı.

Bu hal ancak eğitilerek yaratılabilir!..

***

ODTÜ’nün Soğuk Savaş’ın başlangıç yıllarında bir eğitim ‘üssü’ olarak düşünüldüğüne artık şüphe yok. Amerikalı rektörler öyküsünü duymayan kalmadı herhalde. Ancak ABD Başkanı Eisenhower’ın oğluna dahi teklif götürülmüş olması, bugünlere yansıyan yitik ruhların inşasında nasıl bir iştiyakla yola çıkıldığını anlatmalı…

Adamcağız, “Kendimi bu görevin gerektirdiği vasıflara sahip görmüyorum” diyerek öneriyi reddetmiş.

odtü ile ilgili görsel sonucuAslında Boğaziçi Üniversitesi, Robert Kolej’den tekâmül ederken ilk akla gelen/istenen, ODTÜ’nün bir fakültesi yapılmasıymış. ’68’de Robert Kolej’in Müdürü Dr. Everton Ankara’ya gelmiş ve o sıralarda Maden Tetkik Arama Enstitüsü Genel Müdürü olan, aynı zamanda ODTÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Sadrettin Alpan’ı ziyaret etmiş.

Ağzından dinleyelim;

“Dr. Everton bana önemli bir teklif getirdi.

-Robert Kolej Yüksek Okulu’nun, ODTÜ bünyesine bir fakülte olarak katılmasını kabul eder misiniz?

-Elbette kabul ederiz ama yazık olur. Robert Kolej kaybolur gider. Niçin Robert Kolej olarak ayrı bir üniversite kurmuyorsunuz?

Sadrettin Alpan ile ilgili görsel sonucu-Robert Kolej’in yerine bir üniversite kurabilir miyiz?

-Tabii kurabilirsiniz.

Aradan iki-üç ay geçti. Bu defa ABD’nin Ankara Büyükelçisi William J. Handley’den davet aldım. Kavaklıdere’deki büyükelçilik binasına gittim. Robert Kolej Müdürü de oradaydı.

-Sayın Alpan, müdür beye bir üniversite kurabileceklerini söylemişsiniz. Bu konuyu doğrudan sizden dinlemek istedim.

-Evet, benim fikrim bu. Robert Kolej’i ODTÜ’ye fakülte olarak alırız. Ama doğrusunu isterseniz, kolej yeni bir üniversite kurmalıdır.

Çok değil, aradan bir-iki yıl geçti ve Boğaziçi Üniversitesi kuruluş çalışmaları başladı. Kolej’in ODTÜ’ye bağlanması şüphesiz bizim için yararlı olurdu. Ancak onlar açısından yararlı olmayacağı kanaatindeydim. Bu konuları o günün şartlarında kimseyle paylaşmamaya özen gösterdim”. (‘Alpan olmasa Boğaziçi ODTÜ’nün bir parçasıydı’, 10/02, Okan Sarıkaya, Yeni Birlik ve ‘İnsanı Maden Yaşatır’, 2019, H. Turgut, Doğan Kitap.)

Böylece Robert Kolej-ODTÜ-Boğaziçi Üniversitesi üçgenindeki ABD varlığına/ilgisine ilişkin yeni ve temel bir bilgi edinmiş oluyoruz…

1968-’71 dönemini izah eden bu tablo yenidir.

Eskisi var!

***

robert koleji gece ile ilgili görsel sonucuRobert Kolej’in üniversiteye dönüştürülmek istenmesi, bu olmaz ise bir başka Batı akıllı üniversiteye eklemlenmesi, nihayetinde üniversite yapılması arayışlarını anlamlandırmak gerekiyor. Bu izahların bir bölümü günümüze kadar ulaşan hasat ile ilgilidir. Ama bir kısmı da işte o günlere ait tohumlarla ilgilidir…

“ODTÜ’nün kuruluşu kadar gürültü koparan bir diğer gelişme, Robert Kolej’in üniversiteye dönüştürülmek istenmesiydi. 1950’lerin ortalarında Robert Kolej’in statüsünün değişmesi karşılığında ABD’nin Türkiye’ye bir atom reaktörü vermeye hazırlandığı basına yansıdı. Önerinin DP hükümetinden mi yoksa ABD’den mi geldiği konusunda farklı açıklamalar olsa da Robert Kolej’in reaktörü devralacak kurum olması tasarlanmakta ve bu nedenle de üniversite statüsüne kavuşması gerektiği düşünülmekteydi. (‘Türkiye’nin Soğuk Savaş Düşünce Hayatı’, C. Örnek, Say: 249-251, Can Yayınları, 2015.)

Uzun konudur ama son tahlilde özü, Türk-Amerikan ilişkilerinin yeni bir döneme girmiş olmasıydı.

Tohum-hasat metaforuna dönersek, bugün ODTÜ mezuniyet törenlerinde ortaya çıkan görüntüler, Boğaziçi (Robert Kolej) öğretim üyelerinin ellerinde pankartlarla sırtlarını yönetime dönmesi aynı bağlamda üzerinde düşünülmesi, çalışılması gereken konular değil midir?..

Okuduğunuz satırların muradı, bu okulların kötü ya da işe yaramaz olduğunu söylemek, öğretmen ve öğrencilerini yaftalamak değildir. Davettir. Bu okulların yoldan çıkmamış öğretim üyeleri, öğrencileri, mezunları dâhil herkes, madem bilimsel söylem ve duruşlarında, “Batı Akılcılığı” vardır, kendilerinin konuyu ele almaları gerekir.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER