DÜNYA

Mehmet Acet : Suriye’de en başa mı döndük?

Tarih
24 Ağustos 2016
İzlenme
1758 Kişi
Başbakan Binali Yıldırım, hafta sonu yabancı basın kuruluşlarının Türkiye'deki temsilcilerine Suriye ile ilgili açıklamalar yaptı.

Şu sözleri önemliydi:


“500 bin insanın kanına girmiş Esed'i uzun vadede Suriye taşıyabilir mi? ABD ve Rusya bugün biliyor Esed'in uzun vadede taşınamayacağını. Geçiş için oturulur, konuşulur. Bir suhulet içinde geçiş sağlanabilir. Biz, Suriye'nin geleceğinde PKK da, DAİŞ de Esed de olmamalı diye düşünüyoruz, huzurun tam olarak sağlanması için. İstesek de istemesek de şu anda aktörlerden biri Esed'dir. Ancak Suriye'nin geleceğinde yer alamaz.”


Başbakanın özellikle Esed ile ilgili sözleri, Suriye'deki iç savaşın başından beri belli etmeden ya da ederek Esad'ın yanında duran çevreleri heyecanlandırdı.
Bu çevreler, “Bakınız işte işin sonunda bizim dediğimiz noktaya geldiniz” dediler.


Daha ileri gidip Esed haklı çıktı, biz yanıldık bile diyenler oldu.


ANKARA'NIN ÖNCELİKLERİ DEĞİŞTİ


Evet, Ankara'nın Suriye konusunda 'yeni bir pozisyonu' olduğu ortada.


Eleştiriler getirilebilir.


'Esed gitmeden bu iş çözülmez' derken, geçici dönem için bile olsa 'Esed'e rıza göstermek doğru oldu mu?' diye sorulabilir.


Ancak gelinen noktada Suriye savaşının bitmesi, savaşın bitiş şartlarının bütünüyle istediğimiz gibi oluşmasından daha önemli hale geldi.


O yüzden yeni yüzyılın bu en büyük trajedisini bitirmek için yapılan her girişimin, atılan her adımın değerli olduğunu düşünüyorum.


Bu böyle bir dursun.


Peki bu yeni pozisyonu nasıl okumak gerekiyor?


Kısaca şöyle diyebiliriz:


Suriye politikasında ABD ekseninden ayrılıp Rusya ve İran ile birlikte hareket etmeye başlıyoruz.


ABD, Suriye meselesinde Türkiye'ye sayısız kere kazık attı.


Bizim yanımızda duruyormuş gibi yapıp, bütün eylem planlarını Türkiye'nin aleyhine olacak şekilde uyguladı.


En az on kere aynı delikten ısırıldık.


Suriye savaşının Türkiye'nin toprak bütünlüğünü bozacak bir noktaya gelmesi, getirilmesinin en büyük sorumlusu, bunu tercihli bir politika haline getiren Obama yönetimidir.


Ankara'nın Esed'in kalışına rıza gösterir bir noktaya gelmesinin temel sebebi bu.


Ama işin iyi bir tarafı da var.


Rusya ve İran'la birlikte hareket edebileceğini göstererek ABD'ye 'Size sandığınız kadar mahkum da değiliz' demiş oluyoruz.


St. Petersburg'daki Erdoğan-Putin görüşmesi sonrası Suriye'de enteresan şeyler olmaya başladı.


Rejim uçakları PKK'nın Suriye kolu YPG'nin kontrolü altındaki yerleri bombaladı.


Ankara'da kulak verdiğimiz ilgili çevreler bunu şöyle yorumluyor:


“Bu yeni bir duruma işaret ediyor. Esed, Rusya'ya danışmadan bu işi yapmaz. Hava gücünün kullanılması konusunda Esed ve Rusya her zaman birlikte hareket eder.”


Şimdi...


Gelinen noktada Suriye bağlamında oluşan yeni zemini şöyle özetleyebiliriz:


ÖNCELİK ESED'İN GİTMESİ DEĞİL PKK'NIN HEDEFLERİNİN ENGELLENMESİ


1- Ankara açısından PKK'nın Suriye'deki kazanımları öncelikli tehdit seviyesine yükselmiş durumda. Rusya ile yapılan anlaşmada, Suriye'nin geleceği ile ilgili kritik noktalarda ortak bir zemin yakalanmış görünüyor.


St. Petersburg görüşmelerinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın dönüşte yaptığı “Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda mutabık kaldık” açıklamasını bu bağlamda not edelim.


2- Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması demek, ülkenin kuzeyinde PKK eliyle yürütülen Federalizm seçeneğinin devre dışı kalması anlamına geliyor.


Ankara açısından bu durumun yorumu şöyle yapılabilir.


PKK'nın Türkiye topraklarını da tehdit eden hayallerini püskürtmek için, Esad'ın bir süre daha iktidarda kalmasına göz yummak.


3- Esed'ın geçiş döneminde kalabileceğine vurgu yapan 'yeni pozisyona' dair daha önceden açıklamalar da yapılmıştı.


Örneğin, 2015 Eylül ayında yine bir Rusya gezisi öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan benzer bir ifade kullanmış, tamı tamına şöyle demişti:


“Burada Esed'siz bir sürecin olması veyahut da bir geçiş sürecinde belki Esed ile gidilme diye bir şey olabilir.”


4- Rusya, PKK konusunda Türkiye ile birlikte hareket eder mi? sorusu önemli bir sorudur. Daha önce Rusların YGP'ye silah yardımı bile yaptığını hesaba katarsak, buna şüphe ile yaklaşmak gerekir.


Ama yeni bir şeyler olduğu, şartların değiştiği, Rusların onayıyla rejimin PKK'yı bombalamasından belli oluyor.

Yenişafak
24 Ağustos 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER