SİYASET

Markar Esayan : Oysa kir cila tutmaz…

Tarih
09 Mayıs 2016
İzlenme
1310 Kişi

AK Parti hareketinin 3+1, dört temel özelliği var.

Bunlar taban, parti ve liderliktir…
Bu üç fenomene ek olarak dünya, bölge ve ülke konjonktürünün de değişime münasip evrede olması gerekir.
Türkiye, Osmanlı’nın en zayıf döneminde giriştiği Batıcılaşma ile belki de kaçınılmaz olarak içine temel bir çelişkiyi sokmuştu.

Bu çelişki, Batıcılaşmanın iyi/kötü veya kaçınılmazlığından ziyade, bir mühendislik olmasına bağlı gelişti. Böylelikle, Ziya, Reşit paşalar, Jön Türkler ve Kemalistlere kadar aslında tepeyi ima eden bir hat üzerinden, bu ülkeye ait olmayan bir devlet/toplum biçimi ile dizayn edilmeye başlandık.

Yeni Cumhuriyet ise, bu çelişkinin üzerine kuruldu ve kendisini net biçimde Batıcı hatta konumlandırdı. Geleneksel toplumsal yapıyı dönüştürmeye, kazımaya çalıştı.

Kabaca son 200 yılımıza damga vuran siyasi karakter budur ve iki ana siyasi akıma sahiptir.

Jakoben laikçilik/batıcılık şemsiyesi altında hareket eden aktörlerin, geniş halk kitlelerine olan antipatisi buradan kaynaklanır. Bu ittifak devlet aygıtını elinden tutmayı hedeflediğinden ve bu bir mühendislik ürünü olduğundan, vesayetin doğal taşıyıcısı olmuştur.

Sultan Abdülhamid’den sonra Menderes, Özal, Erbakan ve Erdoğan hattında ilerleyen halkçı lider ve hareketlere karşı kolayca tahkim olmuş, onları boğmaya programlanmıştırlar.

Bugün bu ittifak, CHP’den PKK’ya kadar geniş bir spektruma yayılmaktadır. HDP’lilerin “laikçi” ittifaktan bahsetmeleri bu bağlamda anlaşılır. Çünkü onların dindar Kürtlerle ilişkisi, CHP’nin dindar Türklerle ilişkisinden farksızdır, aynı tarihsel bağlamda anlaşılmalıdır.

Ancak bu ittifak, taban, AK Parti ve Erdoğan üçlüsü karşısında yenilgi üzerine yenilgi almaktadır. Bu nedenle çabalar bu üçlü sacayağının, yani taban, parti ve lider üçlemesinin dengesini bozma üzerinde yoğunlaşmıştır.

Son genel başkan (aslında başkan yardımcısı) değişiminin, partinin kendisinden fazla bu ittifakı heyecanlandırmasının nedeni de budur. Hani olur da bir çatlak oluşur diye, Halk TV’sinden Ertuğrul Özkök’üne, bir AK Parti-CHP koalisyonuna göre vaziyet almış post-Erdoğancılara kadar bu hatta yüklenmeye çalışmaları, bu tarihsel bağlamda anlaşılmalıdır.
Oysa AK Parti kendi içinde, suhuletle, teknik bir değişimi yaşamaktadır. Ama bunun AK Parti’den çok onun muarızlarında heyecan yaratmasından daha doğal bir şey olamaz. Ama doğal diye, arkasındaki niyeti gözden kaçırmak gerekmiyor.
AK Parti’yi ilk kez iktidarı kaybettiği noktadan alıp, beş ayda yüzde 50’ye yeniden oturtan hikmete şapka çıkartmak gerekir.

7 Haziran sonrası bir CHP koalisyonu gerçekleşmiş olsaydı, bugün Güneydoğumuzda fiili bir PKK kantonu bitecek ve AK Parti diye bir hareket kalmamış olacaktı.

Bu badireden ülkeyi korudukları için Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a ne kadar teşekkür etsek azdır.
Suretihaktan görünüp, teknik bir değişimi mağduriyet/haksızlık/darbe olarak pazarlamaya, AK Parti içinde ikilik yaratmaya çalışanlar çırılçıplak halde debeleniyorlar.

Her işte bir hayır vardır misali, 17/25 Aralık operasyonunda içeride bıraktıkları parçalar da deşifre oluyor. Özellikle de medyada.
Oysa kir cila tutmaz.


Akşam
9 Mayıs 2016 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER