CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu evvelki gün İstanbul’da “Ben bu ülkede huzur istiyorum. Herkesin rahat yaşayabileceği bir hayat istiyorum. Kavga istemiyorum. Siyasette de kavga istemiyorum” demiş.

Ne güzel demiş...

Bu öylesine söylenmiş bir söz müdür, yoksa samimi bir dilek midir bilemem; ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu ülkeye gerçekten de bir huzur borcu vardır, işte ondan eminim.

***

Üstelik bu Sayın Kılıçdaroğlu için muazzam da bir fırsattır. Çünkü ülkenin ana muhalefet partisinin lideridir. CHP beyaz Türklerin, Alevilerin nabzını tutmaktadır. 2010 yılının baharındaki kaset operasyonundan beri Erdoğan nefreti ile depresyona sokulan, gerçeklerden koparılan, marjinalleştirilen seçmenlerini tedavi etmek, Atatürkçülükten savrulan partiyi ıslah etmek, öncelikle bu durumdan sorumlu olan Kılıçdaroğlu’nun görevidir.

***

Kılıçdaroğlu CHP’si HDP’lileşmekle ile neyi denemekte, neyi ümit etmektedir bilemeyiz; ancak bu yol hayra çıkmayacaktır. Çünkü emperyal güçlerin Türkiye ve bölgede neyi planladıkları açıkça ortadadır.

***

Yani Sayın Kılıçdaroğlu öyle pılını pırtını toplayıp öylece emekli olmamalıdır. Cesur olmalı, “aradığı” huzur için elini taşın altına sokmalıdır. Türkiye İttifakı çağrısı bu açıdan tarihi bir fırsattır. Türkiye İttifakı huzurun da en güzel siyasi yol haritasını vermektedir.

***

CHP liderinden bir gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan Rize’de şu açıklamayı yapmıştı:

“Dönem fedakarlık dönemidir, uzlaşma dönemidir, basiret ve ferasetle davranma dönemidir. Bizim nazarımızda vatanımızın bekasından, milletimizin birlik, beraberlik ve dirliğinden daha hayati bir kriter yoktur. Bunun için her fırsatta muhataplarımıza işbirliği çağrısı yapıyoruz. Bunun için hiçbir komplekse kapılmadan, bizi sevsin sevmesin, her kesime elimizi uzatıyoruz. Altını çizerek ifade etmek isterim ki ‘önce millet, önce memleket’ diyen herkesle çalışmaya hazırız. Mesele vatansa gerisi teferruattır. Bu şuurla hareket eden herkese kapımız açıktır.”