“Ekonomi-nin” yanı sıra “dış politika” ayağı da önemli.
Hatta...

“Ekonomi-den” çok daha fazla.
Türkiye’nin “Beka sorunu” olarak ifade edilen “PKK-PYD-YPG” ile yeni başkan Trump’ın ilişkisinden söz ediyorum.
Trump -resmen- başkanlık görevini devraldıktan sonra Irak ve Suriye’de “PKK-PYD-YPG” blokunu “Irak ve özellikle Suriye’de ABD’nin kara kuvveti” olarak görmeyi ve desteklemeyi sürdürecek mi?
Trump’ın ekibinden Mary Beth Long’a göre cevap “EVET...” (*)
..................
Mary Beth Long’un söyledikleri aynen şöyle:
Erdoğan’ı endişelendiren asıl meselenin “Suriyeli Kürtler” olduğunu biliyoruz.
Belki yaklaşımda nüanslar olabilir ama “ABD’nin DAEŞ’la mücadelede ne Irak’taki, ne de Suriye’deki Kürtlerden feragat edebileceğini” sanıyorum.
Bunun anlamını açayım:
“ABD, Irak’ta ve özellikle Suriye’de (PYD/YPG) Kürt yapılanması ve silahlı kuvvetlerine eğitim, lojistik, silah ve politik himaye vermeyi sürdürecek.
Türkiye istese de, istemese de bu böyle.”
..................
Mary Beth Long, Obama yönetiminin açıkça söyleyemediğini de dile getiriyor:
ABD’nin Kürtlerin temsil ettiği tampon bölgeden vazgeçebileceğini sanmıyorum. (Türkiye’nin Güney sınırı boyunca uzanan PYD kantonları coğrafyasından söz ediyor.)
Kürtler, muhtemel kriz sonrası Suriye’de (veya adına ne derseniz deyin) Rusya-İran-Esad ortaklığındaki düşman yapıyla arada tampon olacaktır. Ben ABD’nin bu tamponu kaybetmek isteyebileceğini sanmıyorum.
Bu bence Erdoğan’ın da değerlendirmesi gereken bir konu. Sonuçta, bahsettiğimiz bu yapılar Tür-kiye ile sınır oluşturacak. 

Bu satırların da açıklamasını yapayım:
ABD’nin PYD’nin silahlı gücü olan YPG’ye desteği sadece DAEŞ’e karşı mücadeleyle sınırlı değil.
DAEŞ Suriye’den kazınsa bile Türkiye’nin Güney sınırında Batı’ya doğru uzanan PYD kantonlarına himayesini sürdürecek.
Gerekçesi “Rusya -İran- Esad” düşman coğrafyasıyla araya “kalıcı” bir “tampon bölge” oluşturmak.
Bu ise Türkiye’nin “Beka” stratejisine “kesin aykırılık”tır.
Ayrıca...
Türkiye’nin Rusya’yla giderek yakınlaşan çizgisiyle de “örtüşmüyor”, tam tersine “kesişiyor.”
Washington ile Ankara arasındaki makas daha da açılabilir. 
...................
“Kürtlerden tampon bölge” planı sadece Kuzey Suriye ile sınırlı değil.
Mary Beth Long devam ediyor...
Türkiye’nin Irak sınırı da benzer bir belirsizlikle karşı karşıya.
Kürt bölgesi, bağımsızlığı ilan etsin ya da şu andaki haliyle kalsın, aşağıdaki “Şii İran destekli kukla devletle” Türkiye arasında bir tampon olacak. 

Bu ikinci şık belki Türkiye’nin de tercihi gibi görülebilir. Kuzey Irak’ta Barzani yönetimindeki Kürt bölgesi Türkiye için -Mary Beth Long’un söylemiyle- “İran destekli kukla Bağdat yönetimine” göre “ehven-i şer”dir.
...................
Trump’ın dolarları ötesinde siyaset ufukları daha da tedirginlik vermiyor mu?
Türkiye ABD’ye bir süredir Kuzey Suriye topraklarında “uçuşa yasaklı güvenilir tampon bölge” projesini kabul ettiremedi.
Şimdi ise önüne “Güney sınırı boyunca uzanacak Kürt tampon bölgesi” konuyor.
..................
(*) Cansu Çamlıbel’in Hürriyet’teki dünkü röportajı.

Milliyet
2 Aralık 2016