GÜNCEL

Fehmi Koru : Diriliş: Ertuğrul -Bir Amerikalı’nın izlenimleri…

Tarih
05 Mart 2018
İzlenme
4926 Kişi
 Bizde de televizyon programları konusunda uzmanlaşmış meslektaşlar var; izlemesem de dizilerle ilgili ayrıntıları onların sütunlarından öğreniyorum. Ancak, hiç kusura bakmasınlar, o meşhur ‘Diriliş: Ertuğrul’ dizisiyle ilgili en fazla bilgilendiğim yazıyı bir yakınımın dikkatime sunduğu bir Amerikalı eleştirmenin kaleminden okudum.

Amerikalı mı?

- Reklam -

Evet öyle…

İnternet üzerinden istediğiniz filmleri ve dizileri izlemenize izin veren Netflix’le tanışanlarınız biliyor: Amerikan ve Avrupa dizileri yanında pek çok başka ülkeyle birlikte Türk film ve dizilerini de artık uluslararası camia izleyebiliyor.

Tahta kaşıkla ‘Haydi buyurun’

Amerikalı yazar Türkiye’yi bilmiyor; hayatında hiç Türkçe sözcük duymamış, tek bir Türk filmi de izlememiş; ama ‘‘Şöyle adam gibi bir savaş filmi veya dizisi olsa da izlesem’’ havasına girdiği bir gün Netflix’te karşısına ‘Ertuğrul’ dizisi çıkınca dayanamayıp ‘‘Hele bir bakayım’’diye işe koyulmuş…

Ne zaman tarihi bir film izlese tepesi atar, dizilerde ilk bölümden öteye geçmezmiş. Ertuğruldizisi ise daha ilk bölümünden kendisini etkisi altına alıvermiş…

Hem de dizinin muhtemelen Türkiye’de hükümetin milliyetçi bir propaganda aracı olduğunu da düşündüğü halde…

Bakın ne diyor: ‘‘İkinci sezonun ilk bölümünün ‘tanıtımı’ şöyle: Selçuk Sultanlığı Anadolu’ya hükümran; önderi Alaaddin Keykubad onun en parlak döneminin sultanı… Türk tarihini hiç bilmiyorum; hani Anadolu’nun neresi olduğunu bilsem bile ‘en parlak dönem’ ile ne kast edildiği tamamen meçhulüm. Osmanlı tarihinin en parlak dönemi ne zamandı diye sorsanız, onu bile bilemem. Cahilliğimi bağışlayın.’’

Böyle biri yazarımız. Dizinin ilk 10 bölümünü birbiri ardına altyazıyla izlemiş ve keyif almış. Dizinin çekildiği mekanlar, dönem kıyafetleri ve özellikle atlar çok hoşuna gitmiş. ‘‘Dizideki erkekler kaftanlarının içinde birer tahta kaşık taşıyor, davet sahibi ‘Hadi buyrun, yiyelim’ dediğinde onları çıkarıp yemeğe koyuluyorlar’’ diye dikkatini çeken bir durumu anlatıyor.
Kendisini bir merak almış; ‘‘Ne zaman ve nasıl bitecek bakalım bu dizi?’’ merakıyla düşünürken ilk sezonun 76 bölüm olduğunu öğrenince şaşakalmış, ama durmamış…

Dahası da var. ‘‘Dizide insanlar ya çok iyi ya da çok kötü; arası yok’’ diyor ve ekliyor: ‘‘İyilerin hepsi Müslüman, kötüler de Hıristiyan. Romalı kardinal ile Tapınak Şövalyeleri’nin ‘benim adamım’ olması gerekir değil mi?’’

‘‘Artık ben de bir beyim’’

Üçüncü bölümden itibaren Hıristiyanları tutmaktan vazgeçmiş… 68. bölüme geldiğinde, kendi kendine ‘‘Eğer şu Avrupalı namussuzun kafası koparılmazsa ben de izlemeyi bırakacağım’’ dediğini fark etmiş… Adamın kafası gidince az kalsın ‘‘Allahu ekber’’ diye bağıracakmış…

Dizideki kahramanlar birbirleriyle konuşurken sıkça ‘‘İnşallah, Allah’ın izniyle, çok şükür’’diyorlar ya, yazarımız da, ilk sezonun sonuna doğru günlük konuşmalarına aynı sözleri istemeden sokuşturduğunu fark etmiş; ‘‘Üstelik dindar biri de değilim’’ diyor…

Yazar aynı zamanda ‘Game of Thrones’ ve benzeri dizileri de izlediği için Ertuğrul’da da açık-saçıklık beklemesi normal. ‘‘Ertuğrul’da bu yok; çıplaklığa ne ihtiyaç var?’’ diyor yazar.

Hiç bırakmamış, 76 bölümü birbiri ardına izlemiş; 40 dakikadan 50 saat sürmüş bu macera. Altyazılı izlediği halde Türkçe konuşmalardan bazı sözcükler aklında kalmış, bazılarını sözlükten öğrenmeye başlamış.

‘‘Mesela ‘bey’ ne demek biliyorum; dizideki her önemli kişiye diğerleri ‘bey’ diye hitap ediyorlar. Ben de kendimin ‘bey’ olduğum kanaatindeyim. Bunu kullanmaya da kararlıyım. Ben Türk diliyle çevrilmiş dizinin hasta izleyicisiyim ve yarın ikinci sezonu izlemeye başlıyorum’’ diye bitirmiş yazısını.

Yazının altında bazı okurların gönderdiği mesajlar da yer alıyor. Yabancı okurlar genellikle okuduklarından ne kadar keyif aldıklarını duyurmak istiyor; Türk okurlar ise yazarın bu yazıyla kafa bulduğu kanısındalar.

Kafa mı bulmuş acaba?

Bunun için ilk hamlede 50 saati bir diziye ayırmak, orada da durmayıp sonraki sezonları da izleme zahmetine katlanmak biraz fazla vakit israfı değil mi?

Neyse. Ben bu yazıdan bayağı zevk aldım.

fehmikoru.com
5 Mart 2018

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

  • YORUMLAR
  • Selim

    06 Mart 2018
    0 0
    Türkiye'de 120 dakika ama Netflix dizileri 40 ar dakikalık bölümler haline getirip sunuyor...
  • Halil

    06 Mart 2018
    2 0
    Yazar kafa bulmamis. Adalet duygusu butun insanlarda var. Ozellikle hakliyken magdur edilenler bunu daha iyi bilir. Dirilis dizisinin ve Osmanliyi Osmanli yapan ana tema nizami alem olunca bunun etkisi onunde ne bir baska din durabilir ne de irk. Sorulmasi gereken ise, biz bugun ne derece onlariz?
  • Recep

    05 Mart 2018
    2 0
    İslamla yoğrulmuş milli kültüre inan, güven, kendin ol. Biraz da kalite.... dünyaya söyleyecek çok şeyimiz var. Aksi takdirde, kendi yerelinin yakalayamayan nasıl evrensele çıkar ki?
  • İsmail Yazıcı

    05 Mart 2018
    0 0
    Fehmi bey ; Yanlız bir yerde yanlışın var dizi 40 dakika değil , en az 120 dakika sürüyor .
  • Zeynep

    05 Mart 2018
    4 0
    Dizi istediğini elde etmiş demek ki.cok güzel bu.bir Amerikalıda bu etkinin olacağına inanamazdim.sevindim açıkçası.fehmi körü da sevinmiş mı anlayamadım açıkçası
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER