İntiharlar sonrası en önemli tartışma “Bu intiharların sebebi ekonomik mi, değil mi?” tartışması.
Hükümete muhalif olduğunu söyleyenler “Ekonomik nedenlerden, fukaralıktan intihar ettiler” diyor, hükümete yakın olmakla övünenler ise tam tersini savunarak “Parasızlıktan intihar etmediler” diyor.
Her iki taraf da öylesine abartıyor ki meseleyi hükümet yanlıları intihar edenleri neredeyse Forbes’un zenginler listesine dahil edecek, muhalifler ise “Açlıktan ölecekken intihar ettiler” diyecek.
Ben ise meseleye bilimsel açıdan bakmayı tercih ediyorum. 8. Avrupa Akıl Sağlığı Konferansı’na sunulan bir rapor, “Fakirlik ile intiharlar” arasında doğrudan bir bağlantı bulgusu göstermiyor.
“Parasız kalanlar arasında intihar daha yaygındır” diye net bir bulgu yok.
Ancak aynı araştırma “Resesyon” dönemlerinde intiharların arttığına dikkat çekiyor.
Ekonomik daralma ve işsizliğin arttığı ekonomi döngülerinde intihar sayılarında artış var.
Daha detaylı bir araştırma ise Oxford Üniversitesi ve British Journal of Psychiatry (İngiliz Psikiyatri Dergisi) tarafından yürütülmüş ve yayınlanmış.
Buradaki sayılar gayet net.
2008’de Avrupa ve Amerika’yı etkileyen ekonomik kriz ve resesyon döneminde, 2008-2011 yılları arasında intihar vakalarında Avrupa’da yaklaşık yüzde 6,5’luk bir artış gerçekleşmiş.
Avrupa genelinde istatistiksel olarak beklenenden 7 bin 950 adet daha fazla intihar vakası olmuş.
Aynı sayı ABD’de 4 bin 750 olmuş.
Bu konuda tüm araştırmaların ortak gösterdiği veri, işsizliğin arttığı, iş bulma umudunun azaldığı, banka kredilerinin kesildiği ya da azaldığı, ekonominin büyüme trendinin düştüğü veya negatife döndüğü dönemlerde intihar vakalarının artış gösterdiği.
Ancak bireysel “fukaralık” intihar sebebi olarak çok göze çarpmıyor.
Tam aksine varlıklı kesimlerin gelir kaybının veya umut kaybının daha fazla intihar nedeni olduğu gözlemleniyor.
Ancak bu durum sadece gözlem.
İstatistiki bir anlam yaratacak kadar büyük bir durum değil.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.