GÜNCEL

Faruk Aksoy : “Başkan” dediğin adam…

Tarih
12 Kasım 2015
İzlenme
2560 Kişi

12 Kasım 2015

Herkesin 'başbakanı' herkesin 'cumhurbaşkanı' olarak kabul edilmesen de, herkesin 'başkanı' olarak kabul edileceksin…
Çünkü 'başkanlık' bütün farklılıkların temsil edildiği, halkın tamamının güvendiği onurlu ve saygın bir sistemin adıdır.
'Başkanlık' halk ve devlet arasındaki mesafenin, tamamen ortadan kalktığı bir düzendir.
'Başkanlık' ülkeyi iki kutuplu ve dengeli bir siyasi mekanizmaya dönüştüren, bütün ihtimallerin toplandığı 'iki kıymetli' düşünce merkezinden ibarettir.
'Başkanlık' medeniyet yönünü belirlemiş, nereye gideceğini bilen, kültürel farklılıkları, ideolojik saplantılara dönüştürmeyen anlayışın iradesidir.
'Başkanlık' bugünün deyimiyle 'marka ülke' modelidir.
'Başkanlık' içe kapanarak değil, dışa açılarak, rekabeti küresel boyutlara taşıyabilen devlet nizamıdır.
'Başkanlık' bir kişinin iki dudağı değil, milyonlarca yurttaşın dudaklarından oluşan 'iki koca dudağın' arasından çıkan kudretli söz meclisidir.

Peki 'başkan' kimdir?
'Başkan' dediğin adam, temsilci değildir, bilakis halktır, halkın ta kendisidir.
'Başkan' dediğin adam, bir dahaki seçimi düşünmez, endişelenmez, hesap kitap yapmaz, sadece seçildiği dönemden değil, yüz yıl sonrasından da sorumludur, ona göre davranır.
'Başkan' naiftir, alttan alandır, asildir, her zaman o' eski halinden bir eser vardır.
'Başkan' dünyanın neresine giderse gitsin, her yerin başkanı gibi davranmayı bilendir.
'Başkan' başkan olmadan önce “Dünya beşten büyüktür” dese de, aslında beşin ardından altıncı olmak isteyendir.
'Başkan' başkan olduktan sonra, Somali'de, su kuyusu açma işini, başkan olmak isteyenlere bırakıp, BP'nin, okyanuslara sızdırdığı petrolün hesabını sorandır.
'Başkan' Venezuellalı yerliler tarafından protesto edilirken, Afrikalı muhtaçlar tarafından çıplak ayakla karşılanandır.
'Başkan' İbn-i Batuta'nın, 'Seyahatname'sini aşıp, Marco Polo'nun diyarındaki çevre sorunlarına el atandır.
'Başkan' Fırat'ın kıyısındaki koyunun can güvenliğinden daha çok, Japonya kıyılarına vuran balinanın düştüğü bunalımı, üzgün bir yüz ifadesiyle anlatan adamdır.
'Başkan' ara sıra 'müttefiklerine' teşekkür ederken, ittifak sebeplerini kurnazca gizleyebilendir.
'Başkan' taksi durağından çok, hamburger kuyruğunda fotoğraflanandır.
'Başkan' Şükran Günü'nde, ulusa seslenirken, Tanrı'nın verdiği nimetlere sonsuz şükredendir.
'Başkan' ülkesinden binlerce kilometre ötedeki uçak gemisinde, çavuş kıyafetiyle halkına güven veren adamdır.
'Başkan' zaman zaman balık tutan, ama tuttuğu balığı tekrar suya bırakırken görüntülenen avcıdır.
'Başkan' hiç korunmuyormuş gibi görünüp, tatil köyünün yarısını ajanlarla dolduran adamdır.
Velhasıl-ı kelam,
'Başkan' dediğin adam, dünyanın başına bela olan ülkesini savunurken “Başka şansımız yoktu dostlarım” diyerek, gücün terbiyesinden örnekler veren adamdır.

“Peki, bu sistem şu anda Türkiye için uygun mudur?” derseniz, iki cevabım var.
Bence, Recep Tayyip Erdoğan, 'başkan' olmak için uygundur da, Türkiye, 'başkanlık' için yeteri kadar güçlü müdür, onu bilemem.
Erdoğan'ın, başkan olmasına karşıymış gibi görünenlerin, aslında Erdoğan'la uğraşmadıklarını, temelde, sisteme itiraz ettiklerini de biliyorum.
Onların derdi, Erdoğan falan, değil.
Onların derdi, 'Başkanlık Sistemi'ne geçmiş bir ülkenin gideceği yön, oturacağı devlet felsefesidir.
Türk Devleti'nin, Batı yörüngesindeki aylaklıktan kurtulup, perişan edilmiş ümmet topluluğuna lider olması, bir merkezden yönetilmesi ve küresel bir güce dönüşmesi…
Bütün endişeleri, tedaviye cevap vermeyen enfeksiyonları budur.
Erdoğan, sadece Türkiye'ye, başkan olacağını söylesin, etliye sütlüye karışmayacağının garantisini versin, 'Seni başkan yaptıracağız' afişleriyle memleketi süslemezlerse ben de ne olayım…

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER