GÜNCEL
Faruk Aksoy : Referandum yapalım diyeceğim Erol Evgin’den çekiniyorum…
Nehrin kenarındaki adamın macerasını bilirsiniz, çocukluğumuzda en çok sorulan bilmecelerdendi, şimdikilerin haberi var mı yok mu, bilemiyorum.
Hani kurdu, kuzuyu ve otu küçük bir sandalla karşı kıyıya geçirmesi gereken adam vardı ya, ondan bahsediyorum.
Kurdun, kuzuyu, kuzunun da otu yeme ihtimalini hesaplayan bu adamın sandalı da küçük olunca, işi nasıl kotaracağını düşünüp yardımcı olmaya çalışırdık, hatırladınız değil mi?...
…
Cumhurbaşkanı, Taksim'le ilgili konuşunca aklıma geldi, kurt, kuzu ve ot üçlemesi.
Acaba dedim, bu işin benzeri midir, topçu kışlası, opera binası ve cami…
Ve bunlardan hangisi kurttur, hangisi kuzudur, hangisi ottur?
Ve Cumhurbaşkanı'nın, bu üçlüyü birbirine yedirmeden, kavgaya tutuşturmadan, Taksim'e taşıması mümkün müdür?
…
Mimar Sinan Genim'e sordum, mümkündür, dedi, fakat ekledi, “Bu işi Taksim'in fethi gibi sunarsanız sorun yaşarsınız, kargaşaya sebebiyet verirsiniz…”
İstanbul'un, tam beş yüz senedir Türklerin elinde olduğunu, bazı semtlere “Bizans döneminden kalma” gözüyle bakılamayacağını, bunun doğru olmadığını anlattı, Sinan Bey…
Hak verdim.
…
Bana göre, Ak Parti'nin, Kadıköy'de, belediye başkanı çıkarmasıyla, Taksim'e cami yapması aynı şeydir ve imkansız değildir.
Yeter ki, nazik bir dil kullanılsın, akıllıca hareket edilsin, niyet faydalı olsun.
En azından Kadıköy gibi sert cumhuriyetçilerin, radikal Kemalistlerin yaşadığı bir semte, Sinan Genim gibi naif bir entelektüeli belediye başkan adayı olarak gösterirken dikkat edilen hassasiyet ve akılcı tutum, Taksim için de hatırlansın.
…
Eskiden bu gibi işler kamuoyunda tartışılınca, herkesin gözü kışlada olurdu.
Askerin tutumu, askerin tavrı bazı kesimler için güvence, bazı kesimler için de korku olarak tecelli ederdi.
O günler geride kaldı, şimdi yeni dengelerin kurulması ve karşılıklı güven ortamının sağlanması gerekiyor.
Daha dün muhafazakar insanları orduyla korkutanların nihayetinde kaybettiklerini gördük.
Bugün onların yaptığı yanlışı tekrarlamanın alemi yok, kimseye faydası da yok.
Cesaret de nezaket de kalpte yeşerir, her iki duygunun beslendiği yer de kalptir.
…
Cumhurbaşkanı, Taksim'e yapılması düşünülen, Topçu Kışlası, opera binası ve cami konusunda, Büyükşehir Belediyesi'ni cesaretli olmaya çağırdı.
Cesarete gerek yok, şayet bu üç esere ihtiyaç varsa yapılacaktır, bu kadar basit…
Niçin cesaretli olunması gerekiyor, onu anlamadım.
Gezi ayaklanması gibi toplumsal olayların tekrarlanabileceğinden mi endişe ediliyor?
Bu tür kalkışmalara, hele şu zor zamanlarda, müsamaha gösterilmez, bilinmesinde fayda var.
…
Şimdi Cumhurbaşkanı'na sorsanız, deseniz ki, Taksim'e, yapılmasını istediğiniz bu binalardan sadece biri yapılacak olsa, hangisini tercih edersiniz?
“Cami” diyecektir…
“Peki neden opera binası yapmak istiyorsunuz, siz, klasik Batı sanatlarına pek ilgi göstermezsiniz, bu arzunuz nereden kaynaklanıyor?” diye sorsanız, o zaman da, “Ben, bu ülkenin cumhurbaşkanıyım, her kesimin tercihlerini gözetmek ve gereğini yapmak zorundayım” diyecektir.
Bu size inandırıcı gelir ya da gelmez, bilemem…
Ama şunu biliyorum ki, operaya gitmeyen bir Cumhurbaşkanı, “Cami olacaksa opera binası da olsun” derken, operaya giden cumhurbaşkanları, “Opera binası varsa cami de olsun” diyemedikleri için Ak Parti memleketi yönetiyor.
…
Herkese, Erol Evgin hariç, bir teklifim var…
Beyoğlu'nu, yıllardır muhafazakar partiler yönettiğine göre, demek ki camiye ihtiyaç duyan bir halk var orada.
Beyoğlu, asırlardır Batı kültürüyle tanıştığımız yer olduğuna göre, demek ki opera binasına ihtiyaç duyan bir halk da var orada.
Bu ikisini tartışmayalım ve usulünce yapalım.
Topçu Kışlası'na gelince,
Onu da referanduma götürelim, hem dünyada havamız olur…
Fakat insanların oylarını mezun oldukları okullara göre sınıflandırmayalım, görgüsüzlük yapmayalım, Aysunlaşmayalım, dünyaya da rezil olmayalım…
Referandumla yapımına karar verilecek Topçu Kışlası'nın, tarih kitaplarına yazılacak hikayesini düşünsenize
Yenişafak
23 Haziran 2016
Hani kurdu, kuzuyu ve otu küçük bir sandalla karşı kıyıya geçirmesi gereken adam vardı ya, ondan bahsediyorum.
Kurdun, kuzuyu, kuzunun da otu yeme ihtimalini hesaplayan bu adamın sandalı da küçük olunca, işi nasıl kotaracağını düşünüp yardımcı olmaya çalışırdık, hatırladınız değil mi?...
…
Cumhurbaşkanı, Taksim'le ilgili konuşunca aklıma geldi, kurt, kuzu ve ot üçlemesi.
Acaba dedim, bu işin benzeri midir, topçu kışlası, opera binası ve cami…
Ve bunlardan hangisi kurttur, hangisi kuzudur, hangisi ottur?
Ve Cumhurbaşkanı'nın, bu üçlüyü birbirine yedirmeden, kavgaya tutuşturmadan, Taksim'e taşıması mümkün müdür?
…
Mimar Sinan Genim'e sordum, mümkündür, dedi, fakat ekledi, “Bu işi Taksim'in fethi gibi sunarsanız sorun yaşarsınız, kargaşaya sebebiyet verirsiniz…”
İstanbul'un, tam beş yüz senedir Türklerin elinde olduğunu, bazı semtlere “Bizans döneminden kalma” gözüyle bakılamayacağını, bunun doğru olmadığını anlattı, Sinan Bey…
Hak verdim.
…
Bana göre, Ak Parti'nin, Kadıköy'de, belediye başkanı çıkarmasıyla, Taksim'e cami yapması aynı şeydir ve imkansız değildir.
Yeter ki, nazik bir dil kullanılsın, akıllıca hareket edilsin, niyet faydalı olsun.
En azından Kadıköy gibi sert cumhuriyetçilerin, radikal Kemalistlerin yaşadığı bir semte, Sinan Genim gibi naif bir entelektüeli belediye başkan adayı olarak gösterirken dikkat edilen hassasiyet ve akılcı tutum, Taksim için de hatırlansın.
…
Eskiden bu gibi işler kamuoyunda tartışılınca, herkesin gözü kışlada olurdu.
Askerin tutumu, askerin tavrı bazı kesimler için güvence, bazı kesimler için de korku olarak tecelli ederdi.
O günler geride kaldı, şimdi yeni dengelerin kurulması ve karşılıklı güven ortamının sağlanması gerekiyor.
Daha dün muhafazakar insanları orduyla korkutanların nihayetinde kaybettiklerini gördük.
Bugün onların yaptığı yanlışı tekrarlamanın alemi yok, kimseye faydası da yok.
Cesaret de nezaket de kalpte yeşerir, her iki duygunun beslendiği yer de kalptir.
…
Cumhurbaşkanı, Taksim'e yapılması düşünülen, Topçu Kışlası, opera binası ve cami konusunda, Büyükşehir Belediyesi'ni cesaretli olmaya çağırdı.
Cesarete gerek yok, şayet bu üç esere ihtiyaç varsa yapılacaktır, bu kadar basit…
Niçin cesaretli olunması gerekiyor, onu anlamadım.
Gezi ayaklanması gibi toplumsal olayların tekrarlanabileceğinden mi endişe ediliyor?
Bu tür kalkışmalara, hele şu zor zamanlarda, müsamaha gösterilmez, bilinmesinde fayda var.
…
Şimdi Cumhurbaşkanı'na sorsanız, deseniz ki, Taksim'e, yapılmasını istediğiniz bu binalardan sadece biri yapılacak olsa, hangisini tercih edersiniz?
“Cami” diyecektir…
“Peki neden opera binası yapmak istiyorsunuz, siz, klasik Batı sanatlarına pek ilgi göstermezsiniz, bu arzunuz nereden kaynaklanıyor?” diye sorsanız, o zaman da, “Ben, bu ülkenin cumhurbaşkanıyım, her kesimin tercihlerini gözetmek ve gereğini yapmak zorundayım” diyecektir.
Bu size inandırıcı gelir ya da gelmez, bilemem…
Ama şunu biliyorum ki, operaya gitmeyen bir Cumhurbaşkanı, “Cami olacaksa opera binası da olsun” derken, operaya giden cumhurbaşkanları, “Opera binası varsa cami de olsun” diyemedikleri için Ak Parti memleketi yönetiyor.
…
Herkese, Erol Evgin hariç, bir teklifim var…
Beyoğlu'nu, yıllardır muhafazakar partiler yönettiğine göre, demek ki camiye ihtiyaç duyan bir halk var orada.
Beyoğlu, asırlardır Batı kültürüyle tanıştığımız yer olduğuna göre, demek ki opera binasına ihtiyaç duyan bir halk da var orada.
Bu ikisini tartışmayalım ve usulünce yapalım.
Topçu Kışlası'na gelince,
Onu da referanduma götürelim, hem dünyada havamız olur…
Fakat insanların oylarını mezun oldukları okullara göre sınıflandırmayalım, görgüsüzlük yapmayalım, Aysunlaşmayalım, dünyaya da rezil olmayalım…
Referandumla yapımına karar verilecek Topçu Kışlası'nın, tarih kitaplarına yazılacak hikayesini düşünsenize
Yenişafak
23 Haziran 2016
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.