Halep’in düşmesi gâvurun hanesine bir gecelik şenlik, bizim hanemize ömür boyu vebal olarak yazıldı. Kâfirin bir gecelik şenliği zafer, müminler için de hezimet değil elbet. İran’ın yakarak, keserek katlettiği sabi sübyanlar Yezit de değil, İran Hüseyin de değil. Küfrün tek millet olduğunu canımız yana yana, kesilirken çığlık çığlığa bağıran çocukların nefeslerinde öğreneceğiz ya da bir gün gözlerinin altı kararmış, soluk gözlübaşka İranlılar ya da onların paralı askerleri gelip bizim çocuklarımızıkestiğinde öğreneceğiz illa ki bir gün öğreneceğiz... “Suriye İran’ın hakkıdır” diyen hocaların açtığı kapılardan girip bebekleri kesemeye, kadınlara tecavüz etmeye gelecekler. İnşallah bir gün fark edip o kapıları da kapatacağız. İnşallah…
Bir gece de mi düştü Halep? Sabah namazına kalkınca mı duydu ümmet, kadınların “İran askerleri bize tecavüz ediyorlar, intihar etmek için fetva istiyoruz” dediklerini? Eğer uykuda yakalandık dersek haklı olabiliriz sadece, ama beş senedir süren bir uykuda, gaflet uykusunda dersek haklı oluruz.
“Gece çok soğuktu” diyor adı gibi yaşayıp inşallah adı gibi şehit olan Ebu Zübeyr. Şöyle devam ediyor bize gönderdiği son mesajında: “Zübeyr ve annesi enkazın altında kalmıştı. 8 aylık kızım Hatice o gece çok ağlıyordu. Çok üşüyordu ve ikimiz de çok açtık. Ne onu örtebiliyor ne de ağzına bir damla mama verebiliyordum. O kadar uzun ağladı ki çaresiz kaldım, kazağımı sıyırdım ve göğsümü ağzına verdim. Isınır ve emerken oyalanır diye düşündüm. Emdi, kızım babasının göğsünü emdi. Sustu sonra. Öldü mü, yoksa uykuya mı daldı diye kontrol etmeye korktum. Hatice’yi Halep’e gömdüm ve nereye gideceğimi bilmiyorum. Bu benim Ümmeti Muhammed’e son mesajımdır. Artık buradan verecek haber de yok, çekilecek fotoğraf da...”
Ve Halep… Küçük kızlarını emziren kahraman babaların şehri Halep…
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.