SİYASET

Emin Pazarcı : Şehit bizim, marş kimin?

Tarih
15 Nisan 2016
İzlenme
1569 Kişi

Bu, yıllardır kanayan, toplumun geniş kesimlerini rahatsız eden bir yara! Altı minare, üstü şişhane, garip, anlaşılmaz bir durum!

Şehitlerimizle ilgili düzenlenen törenlerden bahsediyorum…
Önce, İslam inancına göre “şehit” olduğunu söylüyoruz. Peygamberlikten sonra en yüce makam sahibi olduğuna inanıyoruz. Musalla taşında cenaze namazını kılıp, dualarla uğurluyoruz. Sonra da kabre doğru yönlendirilirken Hıristiyan adetleri uyarınca bando ile kilise çanları çalmaya başlıyoruz.
Halk da doğal olarak tepki gösteriyor. Biliyorsunuz, 1993’te, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı tekbirlerle uğurlamak isteyen kitleler, cenaze marşı çalan askeri bandoyu taş yağmuruna tuttu. Benzer tablolar, Anadolu’daki şehit cenazelerinde defalarca yaşandı. En son olarak da şehidin silah arkadaşları havaalanındaki tören sırasında devreye girdiler; şehidin tabutunu omuzlayıp, bandoyu susturdular. Silah arkadaşlarını tekbirler eşliğinde uçağa bindirdiler.
Görmek ve müdahale etmek lazım artık…
1) Bu uygulama “şehitlik” kavramına aykırı.
2) Halk tarafından tepkiyle karşılanıyor.
3) Absürt bir görüntünün ortaya çıkmasına yol açıyor.
* * *
Cenaze törenlerinde marş çalmak bir Hıristiyan âdeti. Bu yüzden de Mozart, Bethoven, Haendel, Mahler, Wagner ve Chopin gibi ünlü isimler, marş-lar bestelemişler. Özellikle de kendi cenazelerinde çalınmasını istemişler.
Biz de pek çok Batılı ülke gibi Chopin’inkini almışız, cenaze törenlerinde çalmaya başlamışız. Diğer ülkeler alabilir ama bizimki garip! Çünkü Chopin’in “Ölüm Marşının” ilk iki ölçüsü kilise çanlarının vurgularını temsil ediyor. (İrkin Aktüne’nin Müziği Okumak isimli kitabı.) Türkiye ise, Müslüman bir ülke. Şehitlik de İslam inancında var olan bir makam!
Bu “Ölüm Marşı” 1938’de ilk olarak Atatürk’ün cenaze töreninde ortaya çıkmış. Birileri “öyle yapalım” demiş ve bugüne kadar devam edip gidiyor. Atatürk yaşasaydı, böyle yapar mıydı, buna onay verir miydi, o da tartışma konusu. Atatürk’ün bu konudaki düşüncesi net: “Artık bütün işleri Avrupa’nın emsallerine göre yapmak, yürütmek gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.”
* * *
İlle de cenazelerde bir marş mı çalınmak isteniyor? Elimizde Buhurizade Mustafa Efendi’nin (Itri) bestelediği “tekbir” gibi bir eser var bizim. Hem de yeryüzünün en çok dinlenen müzik yapımı o. 17. Yüzyıl’da bestelenmiş ve dünya durdukça da dinlenecek.
“İlle de marş” diyorsak, şehitlerimizi, “şehitlik” anlayışına uygun olan “tekbir”le uğurlayalım!
Olmuyor, Chopin’in “Ölüm Marşı”, bu milletin inançlarına uymuyor. Hatta, şehitlerimizin manevi şahsiyetlerini zedelediği bile söylenebilir.
Şimdi kimse kalkıp, “Bırakın neyle uğurlanacağını da önce şehit vermemeye çalışalım” türünden sığ yaklaşımlarla ortaya çıkmaya çalışmasın. Elbette şehit vermemek için elimizden geleni yapalım. Ancak, şehitler olursa onları da canlarını verdikleri değerler ve milletin inancına uygun olarak uğurlayalım.
Şehitlerimizi toprağa verirken, zulüm gibi kilise çanları çalmayalım!
Bunu istemek bu milletin en doğal hakkı.
* * *
Üstelik Chopin’in “Ölüm Marşı”nın toprağa gömülmesini, en çok şehitliğin sınırından dönenlerle, şehit olanların yakınları istiyor. Türkiye Gaziler Vakfı’nın yöneticileri Cumhurbaşkanlığı Makamı’na bu uygulamanın sona ermesi için başvurdular bile.
Kim mi bunlar?
Lokman Aylar: Bir gözünü ve böbreğini kaybetti. Diğer gözünde de yüzde 30 görme kaybı var. Kurşun parçası halen içeride duruyor.
Ayhan Batır: Bir ayağı protez.
Ahmet Özmen: Bir yıl komada kaldı. İç organlarında ciddi harabiyet var.
Abdullah Başar: Şehit babası.
Listeyi uzatmak ve gözyaşları içinde inançlarımıza taban tabana zıt “Ölüm Marşı”na tepki gösteren, bunun “bir zulüm olduğunu” söyleyen daha pek çok şehit yakınını peş peşe sıralamak mümkün…
Şehitlerimizi toprağa verdik, bari geride kalan yakınları ve bu ülke için organlarını veren gazilerimizin tepkilerini görelim. Hiç olmazsa onlara saygı gösterelim ve seslerine kulak verelim.
Bitsin artık bu Müslüman mahallesinde salyangoz satma uygulaması!


Akşam
14 Nisan 2016 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER