GÜNCEL

Bekir Hazar : Yamalı bohça

Tarih
25 Haziran 2021
İzlenme
909 Kişi
GEÇTİĞİMİZ hafta ilginç bir haber vardı ekranlarda. Yeni yayınlanan bir raporu aktarıyordu o haber. "Türkiye savunma sanayinde dünyada sayılı şirket ve markalar sıralamasında 4.lüğe yerleşti, Fransa'yı solladı" diye… 2010'a gelene kadar listede yokmuşuz. Nerelerden nerelere geldik. Dünyada kısa sürede bu kadar büyük hamlelere imza atıp, savunma sanayinde Fransa'yı bile geride bırakacak duruma geliyorsak uzun vadede neler yapabileceğimizi de siz düşünün artık.
Bloomberg, geçen yıl Kaliforniya Ulusal Güvenlik İlişkileri profesörü Ryan Gingeras'ı konuşturuyordu. Ryan "Türkiye, Doğu Akdeniz'deki en büyük güç olduğu ve buna uygun muamele görmesi gerektiğini düşünüyor. Kendini rakipler ve hasımlarla çevrili algılıyor, otoritesini kabul ettirmek için gücünü kullanacak, çünkü buna muktedir." diyordu. "Muktedir" tanımlamasını bir Amerikalı'dan duymak çok güzel. Geçmişte bizi Amerika'ya ve Batı'ya muhtaç zavallı bir ülke olarak görüyorlardı. Bu da normaldi. Elimizde mavzer dediğimiz tahta tüfekler vardı.
Kullanacak mermimiz bile yoktu. Batı'ya savunma konusunda tam bağımlı, güçsüz, 2.Dünya savaşından kalma hibe hurdalarla avutulan bir ülkeydik. ABD Ulusal İstihbarat Konseyi daha yeni, Nisan ayında "Küresel eğilimler" raporunu açıklıyordu. Çin ve ABD arasında jeopolotik bir mücadalenin yaşanacağı yeni dönemden ipuçları veriliyordu. "Çok kutuplu bir sistemin ortaya çıkma ihtimali uzak değil" deniyordu o raporda. Dönüp dolaşıp sözü bize getiriyorlardı. Türkiye'nin önümüzdeki 20 yıllık dönemde diğer bazı devletlerle birlikte büyük güçlerin rollerini devralacak bölgesel güç konumunu güçlendireceği iddiasını haykırıyorlardı.
Dünyadaki nüfuzumuzu daha da ileri götürmek için harekete geçeceğimizi belirtiyorlardı. Afganistan havaalanını ABD çekilirken "Biz koruyalım" diyorduk.
"Pakistan ve Macaristan'ı da yanımıza alaım" diye bastırıyorduk. Afrika'nın giriş kapıları Libya'yı, Somali'yi ittifak hanemize yazıyorduk. Kafkaslarda üç ülke ile "Şuşa beyannamesi"ni imzalıyorduk.
Karadeniz'de Ukrayna ile ittifak yapıyorduk. Zaten bahsettiğimiz ABD istihbarat raporu da Türkiye'nin bölgesinde kendi koalisyonlarını ve bölgesel blokları güçlendireceğini yazıyordu.
Ünlü siyaset bilimci Francis Fukuyama: SİHA'lar Türkiye'nin bölgesel güç olmasına katkı sağladıTarihin Sonu ve Son İnsan (The End of History and the Last Man) kitabıyla tüm dünyada tanınan ünlü ABD'li siyaset bilimci Francis Fukuyama da son dönemde sürekli artan GÜCÜMÜZÜ konuşuyordu.
American Purpose dergisinde yayımlanan makalesinde "Türkiye bölgesel dengeleri ABD, Çin ve Rusya'dan daha fazla belirliyor. Artık ana aktör" diyordu.
"Bana öyle geliyor ki Türkiye'nin İHA kullanımı, kara gücünün doğasını, mevcut güç yapılanmasını sarsacak şekilde değiştirecektir" diye sütunlardan bağırıyordu. Benzer makale sayısız Batılı uzman, asker,siyasetçi tarafından defalarca dile getiriliyordu. Türkler artık geçmişin savaşlarını tarihe gömen bir güç olarak dünya arenasında söz sahibi bir ülkeydi. Yeni NATO'nun da en güçlü iki ordusundan birine sahipti. Almanların, Fransızların, İngilizlerin ve diğer Avrupa ülkelerin pabucunu dama atmış olarak artık dünya sahnesindeydik.
Yıllarca ABD'de büyükelçilik yapan en önemli diplomatlarımızdan Namık Tan ABD'lilerin en değer verdiği bir başka gücümüzü daha açıklıyordu. "Türkiye NATO üyeleri içinde ABD'den sonra yakın coğrafyada, askeri kuvvetlerini kolaylıkla mobilize edebilir yegane ülke" diyordu.
Bu gücü kıskanan ve kahrından ölen bir Batı var karşımızda. O yüzden bu güce ulaşmamızı sağlayanların hala iktidarda olması onların bedenine karındeşen Jack gibi saplanıyor. Terörü destekliyorlar, Türkiye düşmanlarına, darbecilere çanak tutuyorlar ama maalesef olmuyor.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER