GÜNCEL

Ahmet Kekeç : Bırak Beştepe’yi... Pensilvanya’ya bak!

Tarih
23 Eylül 2015
İzlenme
1846 Kişi

23 Eylül 2015

Bu gözler, Erdoğan’ı fazla “partizan” ve “tarafgir” bulan bilim adamlarının, “İşte tarafsız Cumhurbaşkanı” diyerek, İsmet Paşa’yı pazarladığını da gördü. 

Bakın ne olmuş?

CHP’nin bilmem kaçıncı kurultayından sonra Paşa bir tercihte bulunmuş, bundan sonra CHP’nin içişleriyle ilgilenmeme kararı almış...

Hakikaten ilgilenmemiş mi?

Bilim adamı arkadaşımız, otursun, önce, “anayasacılık” konusunda yazdığı makalelere (kendi makalelerine) baksın. CHP’nin kurumsal olarak, cari anayasa (ve sistem) karşısındaki pozisyonu ona bazı ipuçları sunacaktır...

Ya da hatırat okusun.

İsmet Paşa’nın, CHP yönetiminin belirlenmesinden hükümetin teşekkülüne, neredeyse bütün süreçlerin içinde “tek belirleyici” olarak yer aldığını o dönemin aktörleri anlatıyor.

Bilim adamı, makalesini, belli ki, Erdoğan’ın AK Parti kongresine müdahale ettiği spekülasyonları üzerine kaleme almış. İsmet Paşa’nın kimi “kararlarını” zikrederek bugüne (Erdoğan’ın bugününe) göndermeler yapıyor.

Bu “kararlar” ne tür kararlar, bilemiyoruz.

Paşa galiba bir yerde “hükümetin işlerine karışamam ki?” diye bir laf etmiş. (Yük saydığı için böyle demiştir. “Beni meşgul etmeyin” demeye getirmiştir.)

Bu lafların aynını ve benzerini Mustafa Kemal Paşa da çok ediyordu. Hükümetin işlerine (görünüşte) karışmıyordu ama “Bu İktisat Vekili ne yapmaya çalışıyor böyle?” diye sofrada Başbakan azarlıyordu. (İlginçtir, azarlanan Başbakan sonradan Cumhurbaşkanı olacak, “Bu Recep Bey de çok ileri gidiyor” diye şekvada bulunacaktır. Sonra da gereğini yapacaktır. Recep Bey’i azledecek, daha rahat çalışacağını düşündüğü bir başka Bey’i hükümeti kurmakla görevlendirecektir. Bilim adamı arkadaşımız hâlâ CHP’nin bilmem kaçıncı kurultayındaki “kararlar”dan söz ediyor.)

Pensilvanya’sever bir arkadaşımız da, yine Erdoğan’ın müdahaleciliğine gönderme yaparak, “Yüce Atatürk’ümüzün tarafsızlığı ve yüceliği” diyordu.

Efendim, yüce Atatürk, CHP’den geldiği halde (CHP’liliği bilindiği halde)Fethi Bey’i parti kurmakla görevlendirmiş; kendisine rakip olabilecek bir siyaseti kendi elleriyle örgütlemiş. Serbest Fırka böyle doğmuş.

Doğmuş da ne olmuş?

Hayır, partiye yönelik CHP tazyikinden söz etmiyorum. Bu tazyik Serbest Fırka’yı kapattıracak, CHP’ye rakip olacak bir siyaseti örgütlemekle görevlendirilen Fethi Bey, “Lanet olsun böyle işe” deyip işin içinden çıkacaktır ama asıl kırılma Fethi Bey’le Mustafa Kemal arasında yaşanacaktır.

Bu “kırılma”nın ne olduğunu ben yazmayayım... Açıp, Fethi Bey’in anılarını okusunlar.

İşin ilginç tarafı şu:

Erdoğan’ı fazla partizan ve tarafgir bulan arkadaşımız, Mustafa Kemal’in, “Bakın Fethi Bey... Ben CHP’liyim. Cumhurbaşkanlığı görevim bitince CHP’nin başında olacağım. Benden tarafsız olmamı beklemeyin” sözlerinde bir problem görmüyor. Problem görmediği gibi, bu durumu “Yüce Atatürk’ümüzün tarafsızlığı ve yüceliği” olarak değerlendiriyor.

Efendim, Erdoğan da her şeye müdahale ediyor. Hiç siyasetler üstü Cumhurbaşkanı gibi davranmıyor.

Kenan Evren çok siyasetler üstüydü, öyle ya... Yüzlerce insanı siyasetten men ederek tarafsızlığını perçinlemişti.

Bir veto makinesi gibi çalışan Ahmet Necdet Sezer de siyasetler üstüydü.

Dizini dövmek zorunda kalan Demirel de siyasetler üstüydü.

Kızını (Çiller’i) dövemediği için dizini dövmüş, Bülent Ecevit gibi kavrayışı ve yeteneği sınırlı bir siyasetçinin Başbakanlığına tamah etmişti. Ekonominin de canına okumuştu.

Bırakın Erdoğan’ın müdahaleciliğini de, Pensilvanya’nın müdahaleciliğine bakın siz.

Neyi hangi oranda konuşacağınızı, neye itiraz edeceğinizi, hangi kalemlerde muhalefet yapacağınızı, PKK’yı nasıl konumlandıracağınızı bile o belirliyor.  

 
Star

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER