Kim ne derse desin, bana göre yüzyılın projesi Kemal Kılıçdaroğlu’dur...
Kaset marifetiyle kurulduğu genel başkanlık koltuğunda “böylesi gelmedi, gelmeyecek” dedirten muhteşem bir performans sergiledi. Adeta “siyasetçi nasıl olunmaz?” sorusunun cevabı gibiydi. Kötüydü. Başarısızdı. İlkesizdi.
Hayranlıkla ve çoğu zaman bayılarak izledik. Ama madem, hükümetin yapıp ettiklerinin (Şehir Hastaneleri, vs.) etkisinde kalarak “proje açıklama” cihetine gitti ve “Sahra Hastanesi” gibi dev bir projeye imza attı, bir diğer ifadeyle hakkındaki yargıyı değiştirmek için elini taşın altına koydu, biz de toleransla bakacağız.
Bakalım Kemal Kılıçdaroğlu’nun projesi, Türkiye’ye nasıl katkı sağlayacak?
Fakat bir sorun var...
Bakabilmemiz için, önce bu projenin ne olduğunu, sağlık alanında ne gibi “yenilikler” getireceğini anlamamız gerekiyor.
Ben baktım, bir şey anlamadım.
Kitap Fuar Merkezi (Adana’daki faciadan söz ediyorum) bir yatağın sığabileceği şekilde küçücük bölmelerle ayrılmış, olmuş sana Sahra Hastanesi...
Doktor nerede?
Ekipman nerede?
Yatak nerede?
Neden mevcut hastaneler varken ve yer sorunu yokken Kitap Fuar Merkezi’ne ihtiyaç duyuluyor? Burası da ayrı muamma...
Kemal Bey daha önce de bir proje açıklamıştı, hatırlayacaksınız.
Bu, CHP’nin üçüncü “ciddi” projesi oluyor.
İlkini, rahmetli Bülent Ecevit açıklamıştı.
Her köye bir “kent” kuracaktı. İsmi de “Köykent” olacaktı. Köylü, her haceti için şehre (Bülent Ecevit’çe söylersek, kente) gitmek zorunda kalmayacaktı. (...) Canım köylüm, isterse, tenis oynayabilecekti. Hasat zamanı yorgunluğunu atmak için icabında “köy-bar”da oturup iki tek atabilecekti.
Rahmetli, bu harika projesini hayata geçiremedi.
Pardon, üçüncü Başbakanlık döneminde şirin bir Karadeniz köyümüzü pilot köy seçerek bu hevesini giderdi. Daha doğrusu, bazı bürokratları, “Bir deneme yapalım da, gözü arkada kalmasın” diyerek, bir çal��şma başlattılar.
Maksat, “yapamadı” demesinler...
İkinci “ciddi” (!) projeyi, yine Kılıçdaroğlu açıkladı.
En az birincisi kadar ciddi bir projeydi...
Fakat ciddiyetinin (ya da öneminin) derecesini anlayamadık. Çünkü “proje”nin neyi amaçladığı, memlekete ne katacağı, ülkeyi nasıl uçuracağı meçhuldü...
Bilebildiğimiz ve anlayabildiğimiz kadarıyla Kemal Kılıçdaroğlu yüzyılın projesiyle Türkiye’yi bir “geçiş ülkesi” haline getirmek istiyordu.
Projenin ismi “Megakent”ti...
Orta Anadolu’da bir il seçilecek, burada 25 bin doktoralı öğrenci çalıştırılacaktı.
Şöyle olacaktı:
Mal (ne malı?), dünyanın değişik bölgelerinden gemilere ya da TIR’lara yüklenip Türkiye’ye gönderilecek, gerekli “işlemlerden” geçtikten (yani ambalajlandıktan) sonra civar ülkelere sevk edilecekti... 25 bin doktoralı öğrenci ambalajlama işinde kullanılacaktı.
İyi de, bu nasıl olacaktı?
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.