Hep söylüyorum, tekrar söyleyeceğim. Bu ülkenin iktidardan ziyade adam gibi bir muhalefete ihtiyacı var kardeşim.

Çünkü muhalif diye ortalıkta gezinenlere baktığımızda kumaşlarının 5 para etmediğini görüyoruz.

Bakın size iki örnek vereyim.

İYİ Parti lideri Meral Akşener partisinin grup toplantısında Barış Pınarı Harekâtı'yla ilgili konuşuyor. Türkiye'nin terörle mücadelesine, yitip giden masum insanlarına dair iki kelime etmiyor. 

Barış Pınarı Harekâtı'nın gerekliliğine vurgu yapmıyor. Devletinin, milletinin ve askerinin yanında yer aldığını söylemiyor.

Ya ne yapıyor?

Sınır ötemizde kurulmak istenen terör devletinin tek suçlusu Erdoğan'mış gibi öfke nöbetleri içinde Cumhurbaşkanı'na saldırıyor.

İsmet İnönü'nün, "Büyük devletlerle ilişki içinde olmak; ayıyla yatağa girmeye benzer" sözünü hatırlattıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedefe koyarak, "Yatağa girdiğiniz ayılardan biri, bizi ekonomik yaptırımlarla tehdit ediyor Sayın Erdoğan. Daha önce yaptığını yine yapacağını söylüyor" diye iğrenç bir cümle kullanıyor.

Bu nasıl bir çirkinliktir anlamıyorum. Ben dinlerken bir erkek olarak utandım. 

Hani Erdoğan'ı küçük siyasi hesaplar üzerinden eleştirebilirsiniz, bunu anlarız. Ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na, "Trump isimli ayı ile yatağa girdin" demek!..

Allah aşkına, verecek başka örnek mi bulamadınız?

En kaba saba insanlara yakıştıramadığımız bu iğrenç üslubu bir kadın siyasetçi nasıl kendine yakıştırabilir?

Nerede kaldı edep, nerede hayâ?

Cumhurbaşkanını eleştirmek için terbiyenizi ayaklar altına almaya ne gerek var? Bir devlet insanının ağzı bu kadar mı sokak ağzı olur? 

Kaldı ki...

Birileri yarın size dönüp, "Siz değil misiniz üç-beş belediye almak için CHP ile, HDP ile ve dahi FETÖ ile aynı yatağa giren? Hangi ayılardan, hangi yataktan bahsediyorsunuz" diye cevap verir. Bir kadın olarak bu ağır sözün altından kalkamazsınız.

İkinci örneğe gelince...

CHP lideri de aynı gün Meclis'te konuşma yapıyor ve Meral Akşener ne yapıyorsa aynısını yapıyor. 

Kullandığı cümle aynen şöyle:

"Ve beyefendi kalkıyor, Suriye'nin fethinden söz ediyor. Açtım, TDK'nın sözlüğüne baktım. Bir devleti, savaşarak almak deniyor. Nasıl olur da Suriye'de fetihten söz eder, hangi gerekçeyle?"

Ne diyeyim bilemiyorum.

Bu yaşına kadar bilmediği, okumadığı, anlamaya çalışmadığı Fetih Suresi'nin anlamını Türk Dil Kurumu'ndan öğrenmeye çalışan bir siyasetçiye ne denilebilir ki?

Sahi...

Bu ülkenin ana muhalefet lideri YPG'nin ele geçirdiği bölgeyi terörden temizlemek için harekete geçen kendi ülkesinin ordusunu ve yöneticilerini yerden yere vuruyorsa, biz Trump'a ve karşımıza dizilen diğer ülke liderlerine niye kızıyoruz ki?

Bu ülkeyi yönetmeye talip olan partinin başındaki adam onlardan daha zarar verici konuşmuyor mu sizce de?

Konuşmasının bir yerinde, "Komşu ülkelerin iç işlerine karışmayın dedim, Irak'ın Mısır'ın İsrail'in Libya'nın iç işlerine karışmayın dedim" diyor.

Hadi bu sakat zihniyetin, kendi insanını öldüren katillere ve zalimlere sempati duyduğunu bildiğimiz için Irak, Libya ve Mısır örneklerini bir kenara bırakalım. İsrail nereden çıktı dersiniz?

Ya da şöyle sorayım:

Filistin dışında biz İsrail denen terör devletinin hangi iç işlerine karıştık? Ben hatırlamıyorum. Demek ki Kemal Kılıçdaroğlu Filistin'in işgalini de, Kudüs'ün başkent ilan edilmesini de İsrail'in iç meselesi olarak görüyor.