DÜNYA

Nedret Ersanel : Şartların köpüğü…

Tarih
23 Temmuz 2023
İzlenme
1081 Kişi

Almanya Dışişleri Bakanı-ki kendisini ‘iyi Amerikancı’ biliriz-; “Avrupa Birliği (AB) olarak jeopolitik ve zorlu zamanlarda Türkiye gibi kilit bir ortakla birlikte çalışmak isteriz” demiş…

İyi ve kolay zamanlarda ne isterseniz?

Kapı tırmalatmaya devam…

Ben olsam şunu da sorardım basın toplantısında; “Türkiye’nin AB değerlerine uymakta sorunları olduğu, reform ihtiyaçları bulunduğu söyleniyor. Jeopolitik ve zorlu zamanlara bunlar dahil mi değil mi”?..

Ne cevap verirdi dersiniz?

Verilmişi var; “Türkiye’deki seçimlerden sonra stratejik düşünme zamanıdır. Reformlara ihtiyaç olduğu açıktır ancak bu zamanlarda, her zaman kolay olmasa da bölgemizdeki kilit ortakla çalışmak istediğimiz açıktır”…

Harika değil mi?

AB, ABD veya toptan Batı değerleri üzerine bizim gibi ağır çekinceleriniz var ise çok da kaygılanmanıza gerek yok demek ki. Yeter ki AB’yi veya İsveç gibi muhataplarınızı iyi zamanlama ile boğazından yakalayın. Hatta kıvamında sıkarsanız, Türkiye’yi ihlal etmekle suçladıkları o değerleri kendi elleriyle boğduklarını da görebilirsiniz…

***

Berlin’in Dışişleri Bakanı meselesi de değil bu. Ona bakarsanız, “yeşil”di kendisi ama nükleer santraller hatta nükleer silahlar konusundaki dönüşümü, bizim CHP’ye dahi toz yutturur.

Yani Batı böyledir. Yakanlandıkları zaman, “ne yapalım yani kozlar Ankara’nın elinde, reel-politik budur, köprüyü geçene kadar” derler, rahatta size kan kustururlar…

Kaldı ki, bir yandan da aleyhinize iş çevirmeye devam ederler; daha ayın 18’inde, Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu, ‘Türk hükümetinde ciddi yön değişikliği olmadığı sürece AB üyelik süreci mevcut şartlar altında yeniden başlayamaz”ı rapora bağladı…

Daha ne konuşuyoruz?

‘Neymiş o yön değişiklikleri’ne girmiyorum bile.

***

Bir yandan da o jeopolitiğe, zorlu şartlara yenileri ekleniyor da, Türkiye aşkları daha kabarıyor; Moskova’nın tahıl anlaşmasından çekilmesine İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın insanları açlıktan kurtarmaya ve uluslararası tahıl fiyatlarının düşmesine yardımcı olan Karadeniz Tahıl Anlaşması’nın öneminin anlaşılmasında etkili rol oynayacağını gerçekten umuyorum” dedi…

Why James Cleverly wants new relationship with Africa - BBC News‘Ocağınıza düştük’ kadar olmasa da yakındır…

İyi de, “insanları açlığa kim düşürdü”? Savaşı kim çıkardı?

Onlar yok.

Allah’tan, Türkiye bu sorunların/krizlerin aşılması, savaşın bitmesi konusunda samimi ve sündürerek daha çok politik kâr etmeye çalışmıyor da, Batı utanmazlığına yeni sayfalar eklemiyor. Yoksa pekâlâ, ‘pislik yiyen kaşığını yanında taşır’ deyip arkasını dönebilir.

***

AB’nin, Alman Dışişleri Bakanı’nın ikiyüzlülüğünü anlattık/örnekledik ya, Londra’nın hakkını yemeyelim…

Hem tahıl konusu hem de göçmenler dosyası Avrupa ve İngiltere için kritik. Bu yüzden bahis açılınca ana yemeği muhakkak ordövrle servis ediyorlar…

Bakan Cleverly diyor ki, “İki ülke yeni ve modernize edilmiş bir serbest ticaret anlaşması için müzakerelere başlayacak. Anlaşmanın en kısa zamanda yapılmasını istiyoruz. Türkiye önemli ekonomiye sahip ve dostlarımızla daha çok ticaret yapmak isteriz”…

Anladınız!

Tahıl ve göçmenler ile STA aynı konuşma içinde.

***

Sonbaharda AB Zirvesi toplanacak. Türkiye burada masaya yatırılacak. Ya da masadan kaldırılacak diyelim. Hiç biri “tam üyelik” konusunda sürpriz beklemiyor/istemiyor. Hatta böyle bir mucize olsa tereddüt yaşayacağımız dahi söylenebilir…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Abbas ve İsrail Başbakanı Netanyahu'yu misafir edecek - Son Dakika Türkiye Haberleri | NTV HaberAma Gümrük Birliği’nin güncellenmesine sıcak bakma ihtimalleri mevcut. Onda da uzatmaların önü kesilmeli. AB Dışişleri Bakanı sayılan Borrel bey, “Türkiye, katılım müzakerelerini yeniden başlatmak istiyor. Bu iyi haber. AB Dışişleri Bakanları da Türkiye’nin talebine nasıl karşılık verileceğini tartışacak”…

İyi haber?

AB açısından iyi haber olan ne?

Onların iyi haberi şu; “Türkiye’nin AB üyeliği sürecini hatırlatması, Ankara ile ilişkilerinde bir siyasi güç yaratıyor Brüksel lehine.

Türkiye’nin yukarıda saydığımız pozisyon avantajları, konjonktürün getirdiği ağır krizlerle AB’nin kapısına dayanan zorluklar da Ankara’ya avantaj yaratıyor.

Taraflar bu kozları birbirlerine karşı dengeleyeci, alış-verişlerinde “uyumlu” hale getiriyor. Fakat herkes birbirinin ne istediğini veya ne beklediğini, ne verip-veremeyeceğini de biliyor!

İşin gerçeği bu…

***

Türkiye de, AB’nin tam üyeliği kabul etmeyeceğini, üzerine bir 20 yıl daha geçse kapı açmayacağını biliyor.. Yine Ankara, “AB’ye alacaklar’ diye şartlarını Demokles kılıcı gibi üzerinde sallamalarını da artık istemiyor. Ekonomiye zarar Gümrük Birliği uygun düzenlemelere kavuşur, en azından denge/kayıp ayarlanırsa kafi.

AB de bölgesel-küresel şartların Türkiye’ye verdiği kartları bu vesileyle, karşılık olarak alabilirse, o da onlar için yeterli. Dünyada kime sorsanız “win win/kazan kazan” durumu yani.

Türkiye’nin ekonomik arayış ve beklentileri AB konusundaki güncellemeyi yeniden gündeme getirdi. Yurt içi batıcılar da bunu “teslimiyet”, eski güzel günlere dönüş bilip, son 7-8 yıldaki ezikliklerinin intikamını alma şansını yakaladık sanıyorlar.

AB’nin verecekleri de Türkiye’nin verecekleri de zamana bağlı işler. İdeal sonlar yok. Yarına bağlanacak işler değil. En yakın “ilk aşama” Sonbahar, ardından yerel seçimler, öyle uzar gider…

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER