Ayıp ettik 

Kıbrıs savaşından sonra Batı Türkiye’ye ambargo uyguladığında yanımızda duran tek İslam ülkesi Libya’ydı. Küresel planda bugün en üst sıralarda bulunan inşaat sektörümüzün emeklediği o dönemlerde iş adamlarımızın elinden tutup onlara ihaleler veren tek devlet Libya idi. Libya sayesinde birçok işadamı zengin oldu, yüzbinlerce işçimiz evine ekmek götürdü. 

Kaddafi ülkemize yaptığı iyiliklerin karşılığını buldu mu? Ben cevap vermeyeyim, nasıl olsa herkes internetten istediği bilgiyi edinebilir.  Şimdi düşünüyorum da, 2011 Yılında Kaddafi’ye karşı Batı’nın yanına geçmiş olmamızın bedelini 15 Temmuz’la ödemiş olduk ve bu tarih uyanışımızda bir dönüm noktasıydı. 

Vatansever lider 

Libya lideri Kaddafi ülkesi için elinden geleni yapmıştı, NATO ve işbirlikçileri ülkenin tüm bankalarına el koyduklarında nakit olarak 26 Milyar dolar buldular ve yağmaladılar. Demek ki, petrolden kazanılan her kuruş devletin kasasına girmişti. Hâlbuki Kaddafi ailesi hakkında yıllarca yolsuzluk iftiraları atılmış, ne yalanlar söylenmişti. 

Dünya Bankası’nın Libya hakkındaki 2010 raporunda ve IMF’nin 2011 belgesinde Libya hükümeti ve ekonomisi hakkında övgü dolu satırlar vardı. Libya orta-üst gelir ülkeleri düzeyindeydi. İlk ve Orta Eğitim çağındaki öğrencilerin hepsi, yükseköğrenim çağındakilerin de %46’sı okula gidiyordu. Sadece Afrika ülkelerinden 2 milyon göçmen işçi Libya’da ekmek parası kazanıyordu. Afrika’nın her yanındaki Libya yatırımları kıtadaki yoksulluğu azaltıyordu. 

Libya neden hedef oldu? 

Libya’ya Batı saldırısı Arap Baharı ve demokrasi palavralarıyla haklı gösterilmeye çalışılmıştır. Bunlar bahanedir. Libya’nın Batı’nın hedefi olmasının asıl nedeni Kaddafi’nin Afrika’da geçerli olacak yeni bir para birimini oturtmaya çalışmasıydı. Kaddafi eski Fransız sömürgesi olan ülkelerde kullanılan Fransa kökenli Afrika frangının ve doların kullanımına bir son vermek istiyordu. Eski ABD Dışişleri Bakanı ve başkan adayı Hillary Clinton’un konuyla ilgili e-posta mesajları geçen yıl ortaya çıkmıştır. 

New York Times’da yayınlanan belgelere göre Clinton ve Başkan Obama Libya’daki gizli operasyonlarda El Kaide unsurlarının kullanılmasını kararlaştırmışlardır. Libya’daki sözde isyancılara ve satın alınmış aşiretlere Amerikalılar tonlarca ağır silah ve mühimmat vermişlerdir. Siz hiç uçaksavar füzeleriyle yürüyüş yapan “barışçı” insanlar gördünüz mü? İşte Kaddafi’ye karşı yürüyüş yapan muhalefet buydu. Tıpkı Suriye’deki El Kaideci teröristler gibi Libya’daki ajanlar da aynı cinstendi, zaten Libya’dakiler orada işlerini bitirdikten sonra Suriye cephesine gönderilmişlerdi. 

Liberal demokrasinin zararları 

Bugün Kaddafi öldükten sonra Libya diye bir devlet kalmamıştır. Belki de artık hiç olmayacaktır. Burada ilginç olan başka bir nokta Libya’nın yabancı bankalarda bulunan varlık fonudur. 200 Milyarlık bu fonun 150 milyarı kayıptır. Aslında Libya’nın varlık fonu yeni bir uygulamaydı. Merhum Kaddafi 2007’den itibaren liberal ekonomiye geçmeye ve demokratikleşme adımları atmaya başladı, bu da onun sonu oldu. 

Libya’da liberal ekonomi adı altında özelleştirmeler yapıldı, bu yüzden yüzbinlerce genç işsiz kaldı. Bu işsiz gençler daha sonra teröristler tarafından kullanıldı. İstihbarat örgütü dağıtıldı, ordu Türkiye’de 2009-2011 arasında yapıldığı gibi zayıflatıldı. 

Varlık fonu buharlaştı 

Kaddafi’ye karşı isyanlar başlayınca ilk saf değiştiren memur Merkez Bankası Başkanı oldu ve hemen yabancı bankalarda bulunan Varlık Fonu üzerinde işlemler yapmaya başladı. Bu bankalardan biri Fransa’daki Rothschild Bankası’ydı. Libya varlık fonunun önemli bir kısmının bu bankaya yatırılmasını dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy sağlamıştı. Sarkozy Kaddafi’yi 2007 yılı Aralık ayında Elysée Sarayı’nda o kadar haşmetli bir biçimde karşılamıştı ki, herkes işin içinde bir şeyler olduğunu düşünmüştü.  

Libya’nın paraları bu şekilde Batı bankalarına yatınca merhum Kaddafi ülkesinin Batı sistemine uyum göstereceğini ve artık o dünyanın bir parçası olacağını sanıyordu. Ne gaflet! Tam tersine hazır parayı gören akbabaların burnunda kan tütmeye başlamıştı. 

Ne ilginç tesadüfler! 

Libya’nın paraları Sarkozy’nin büyük gayretleriyle Fransız Rothschild Bankası’na yattığında bankanın ilgili departmanının sorumlusu kimdi biliyor musunuz? Bugünkü Fransa Cumhurbaşkanı Macron! Ama bu arada başka bankalara da paralar yatmıştı ve Libya iç savaşının karmaşık günlerinde Libya Merkez Bankası’ndan geldiği iddia edilen talimatlarla büyük miktarlar o hesaptan bu hesaba uçmuş ve sonunda 150 milyarı buharlaşmıştı. Hesap soracak bir Libya yönetimi, bir Kaddafi ya da her hangi bir makam da bırakılmamıştı. 

Fasulyeden liberalizm 

Bundan 2 yıl önce hiç kimsenin tanımadığı bir memur olan Macron, bankanın Libya işlerine bakan direktörlüğünden sonra iki yıl içinde parti kuruyor, Fransız yerleşik yapısının desteğini alıyor, Başkan adayı oluyor, milyonlar harcıyor ve sonunda seçiliyor. Bütün bunlar bize liberal demokratik sistem, insan haklarının beşiği Fransa, çağdaş özgürlükler ve fasulyenin nimetleri hakkında yeterince bilgi veriyor değil mi? 

Güneş
22 Ağustos 2017