TARİH

İbrahim Karagül : Menderes’i asan darbecilerle pazarlık yapan işadamı kim?

Tarih
13 Nisan 2015
İzlenme
2966 Kişi

13 Nisan 2015

Cumhuriyet tarihinin kirli dosyalarını açığa çıkarma konusunda Yeni Şafak olarak ciddi katkılarda bulunduğumuza inanıyorum. Gerek Fethullah Gülen belgeleri gerek “Atatürk-İnönü kavgası"nın derinliğine işaret eden “zehirlenme belgeleri" yoğun tartışmalara neden oldu. Elbette bunlar bir günlük tartışmalar değil. Etkileri uzun süre devam edecek ve biz bunlar üzerinden yeni dosyalar açmayı sürdüreceğiz.

Her ne kadar, bazı çevreler büyük bir kibirle söz konusu belgeleri küçümsemeye, itibarsızlaştırmaya dönük kampanyalar düzenleseler de, zihinlerde çok ciddi soru işaretleri oluştu. Bu çevrelerin itibarsızlaştırma çabalarının aslında bir panikten kaynaklandığının farkındayız. Gerçekten de, yayınların devamında neler olabileceğine dair kanaatleri oluştu ve bu onlar için endişe verici.

O dosyaların tamamı açıldığında, Türkiye'nin geçmişindeki bazı karanlık noktalar aydınlandığında, CHP'nin kirli dosyaları bir bir ortaya çıktığında bu endişelerin boşuna olmadığını siz de göreceksiniz. İşte o karanlık, kirli ilişkiler yumağı damar bugün Türkiye'nin önündeki en büyük düşmandır.

Entelektüel kılıflı cahiller

Bugün Türkiye'nin başına ne geliyorsa, içeride ne tür krizlerle boğuşuyorsa, dışarıda ve yakın çevresinde bu ülke nasıl çevrelenip markaja alınıyorsa, hepsinde o kirli ilişkilerin izi vardır. Onların mirasçıları bugün milletimize karşı savaş vermekte, ülke ve vatan gibi değerlerin çok üstünde tuttukları güç ve kazanç uğruna aynı kirli ortaklıkları ve ilişkileri devam ettirmektedir.
Umarım bu hadiseler üzerine, bizim yayınlarımız dışında da gerçek anlamda bir sorgulama yapmayı başarabiliriz. Köşelerinde oturup ahkam kesen çok bilmişlerin istihzalarına aldırmadan yolumuza devam edeceğiz. İçtenlikli bir “dün" soruşturması gerçekleştiremeden yarının Türkiye'sini şekillendirmenin mümkün olmayacağını bilmek zorundayız.
Çünkü “dün"ün belirlediği, şekillendirdiği güç yapılanmalarının, toplumsal örgütlenmelerin bugün Türkiye'nin önünde nasıl bir tehdit oluşturduğuna Gezi ve 17 Aralık darbe girişimlerinde tanık olduk. Daha bu müdahale girişimlerini anlamamış entelektüel kılıflı adamların Türkiye toplumunun ferasetinin çok çok gerisinde kaldığını ve bu ülke için sorun olma dışında artık hiçbir şey üretemeyeceğini görmeliyiz.

2. Kurtuluş Savaşı çetin geçecek

Elli yıldır aynı sermaye çevrelerinin, bürokratik elitin, cemaat ya da farklı formatlarda biçimlendirilmiş yapılanmaların, entelektüel terör estiren ısmarlama zihinlerin hüküm sürdüğü Türkiye'den, ilk kez Anadolu insanının devlet üzerinde söz hakkı olduğu, onunla barıştığı bir döneme geçmenin sancılarını çekiyoruz.
Bu sancı daha çok büyüyecek, şiddetini artıracak. Mücadelenin gerçek anlamda “İkinci Kurtuluş Savaşı" olması bu yüzdendir. Türkiye ya bu savaşı kazanıp geçmişinde olduğu gibi güç ve refah ülkesi olacak, bütün bağımlılıklarından kurtulacak, Birinci Dünya Savaşı'ndan kalan vesayete son verecek ya da kaybedip küçülecek, parçalanacak.
İşte onlar; Türkiye, vatan, millet gibi değer yargıları olmadığı için, on yıllardır bu vesayetten, bağımlılıktan semirdikleri için varolan düzeni devam ettirme yönünde servis edilen çokuluslu müdahale projeleri için var güçleri ile savaşıyorlar.
Onlar aslında hep aynı mevzideydi. Sermaye güçleriyle, bürokratik cemaatleriyle, medya organlarıyla, ısmarlama kalemlerle bugün de devam ediyorlar. Ama bütün bunları bilip de sadece onlara yaranma, onlardan nemalanma, onların kanatları altına girme sevdalısı bazı çömezlerin, aydın bozuntularının kişilik bozuklukları çok daha büyük bir trajedidir.

Ama zaferle sonuçlanacak

Cumhuriyetin yüzüncü yılında hedeflenen gerçek anlamda bağımsızlaşmış Türkiye projesinin gerçekleşmesi için; o dönemlerden kalma güç çevrelerinin, imtiyazlılar zümresinin şantajlarına son verme yönünde geniş çaplı bir ayıklama ve aklamanın zaruretini hepimiz biliyoruz.
İşte o geçmişin yapılanmaları bugün terör üzerinden, ekonomik şantajlar üzerinden, mezhep çatışmaları üzerinden, iç siyasi bunalım projeleri üzerinden, devlet iktidarının paramparça edilip merkezin zayıflatılması çalışmaları üzerinden bölgesel kaos senaryosunun mimarlarının talimatlarıyla “İkinci Kuruluş"u boşa çıkarmaya çalışıyor.
Anadolu insanı ise, gerçekten geçmişine bağlı ve gelecek hesabı yapanlar ise, bu ülkeyi ve milleti gerçekten sevenler ise destansı bir mücadele veriyorlar. Onlar ne yaparlarsa yapsın, bu mücadele zaferle sonuçlanacaktır.

Darbe pazarlığı yapan işadamı kimdi?

Birkaç haftadır yayınladığımız dosyaların bundan sonra da devam edeceğini belirtmeye gerek yok sanırım. Bugün Türkiye'nin en büyük sermaye gruplarından birinin sembol isminin, Menderes'i asanlarla “ihtilal öncesi" nasıl pazarlıklar yaptığını, Menderes'e nasıl ihanet ettiğini, bunun karşılığında ne gibi devlet ihaleleri aldığını öğreneceksiniz. Aynı yapının nasıl büyütüldüğünü, bugün Türkiye'nin dönüşümünün karşısında yer alan bütün cepheleri neden finanse ettiğinin hikmetini de o zaman anlayacaksınız. Bunlara ilişkin resmi yazışmalar yayınlanınca bakalım onlara da sahte diyebilecekler mi?

Menderes'i nasıl dövdüler

Bugün verdiğimiz Menderes belgelerini iyi okuyun. Bu ülkenin Başbakanı'nı Yassıada'da nasıl dövdüklerini, uyuşturduklarını, dini kitap okumasını yasakladıklarını, ona nasıl eziyetler ettiklerini imzalı, mühürlü belgelerle göreceksiniz. İnönü ve CHP'nin kirli, karanlık geçmişinin örnekleridir bunlar. “Orduyu ayarlamış, ihtilal yapacak, Menderes'i asacak. Kafayı bununla bozmuş" ifadeleri ihtilal öncesine ait.

“İdamı İnönü'nün baskısıyla imzaladım"


İnönü'nün Cemal Gürsel'e; Menderes ve arkadaşlarının idamını onaylaması için nasıl baskı yaptığına dair metinleri de yayınlayacağız, konuyla ilgili Alpaslan Türkeş'in Yeni Delhi'den gönderdiği mektubu da. “Vicdan azabı duyuyorum. Bu ülke elbet bir gün darbelerle demokrasi getirilmeyeceğini anlayacaktır" ifadeleri Cemal Gürsel'in kendi cümleleridir. Evet bugün Türkiye o gerçeği ilk kez anladı. Anladı ama aynı cephe bugün o gerçeği anlayan Türkiye'yi boğmaya çalışıyor.

Atatürk ile Seyit Rıza arasındaki konuşma..

Size bir tüyo daha vereyim: Yakında Atatürk ile Seyit Rıza arasındaki görüşme tutanaklarını, resmi kaydını yayınlayacağız. Asıl Dersim dosyasını; resimleri ve tutanaklarıyla, mektuplaşmaları ve talimatlarıyla göreceksiniz. Sabiha Gökçen'in “Zehirli gaz kullanma talimatını" kimden aldığına dair mektubu gibi, askerlerin vicdan azabıyla yazdıkları itiraf mektupları gibi..
Biz Türkiye'nin geçmişin kirlerinden kurtulup büyük bir gelecek kurması için çabalıyoruz. Sadece Anadolu'nun değil, coğrafyanın yüz yıl sonra ayağa kalkması, yeni bir tarih aralığına geçilmesi için mücadele ediyoruz. Elleri kirli yapıların bugünkü temsilcilerinin Türkiye'nin önünde nasıl engel olduğunu açığa çıkarmak istiyoruz. Bir öfke ve nefretle değil, büyük Türkiye arzusuyla hareket ediyoruz.

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER