Heyet, Şanlıurfa’dan Suriye sınır boylarına doğru geçiyor... Sınır boyundaki karakollarda Mehmetçik nöbette...

Kimini alnından öpüyorlar, kimine kalpten bir sarılma... Kolay değil... O çocuklar, vatan için, geleceğimize kurulan “alçakça tuzakları” bozmak için gece-gündüz dağda tepede, sarp yamaçlarda eksi derecelerde nöbet tutuyorlar. İşte o sınır boylarında denetleme yaparken bir mesaj veriyor Savunma Bakanı Hulusi Akar...

Yanında Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler... Akar diyor ki: “Ne kadar çukur kazarlarsa kazsınlar. Oraya gömülürler... Bunları mutlaka oradan defedeceğiz. Bunu teröristlerin elebaşları anlamış bulunuyor. Beklentimiz, bunların altındakilerin de bu hususu anlamaları ve bir an önce silahlarını bırakıp adalete teslim olmaları, evlerine dönmeleri...”

Bu sözler, ilk bakışta her zaman söylenen sözler ya da yapılan uyarılardan birisi gibi görünebilir. Ama bu defa 3 önemli fark var...

1) Bakan Akar’ın bu sözleri söylediği yerden Rakka 100 kilometre bile değil. 

2) Bu sözlerin söylendiği sınır boyu Fırat’ın doğusudur. Yani Türkiye’nin günlerdir, “Bir gece ansızın gelebilirim” dediği terörist yuvalarının dibidir.

Ve en önemlisi...

3) Bakan Akar’ın şu cümlesi:

“Bunu teröristlerin elebaşları anlamış bulunuyor. Beklentimiz bunların altındakilerin de bu hususu anlamaları ve bir an önce silahlarını bırakıp adalete teslim olmaları...”

Biraz araştırınca öğrendim ki...

Özellikle Türkiye’nin son dönemde yaptığı askeri yığınak ve kararlı ifadeler, ardından ABD’nin bölgeden çekilme kararı...

PKK/YPG terör hattında çözülmelere neden olmuş. “Örgüt elebaşlarının kimisi çekilmiş, kimisi başka bölgelere kaçmış.”

Bu gelişme önemlidir.

Başlıkta sözünü ettiğim “çok önemli mesaj” da işte burada... Ve ardından...

Bakan Akar’ın “Bunların altındakiler de bu hususu anlasınlar” sözü...

ELİNE SİLAH VERİLMİŞ ÇOCUKLAR

Anladığım kadarıyla...

Her zaman olduğu gibi terör örgütü elebaşları yine o alçaklığını yapıp, çocuk yaştakilerin eline silah verip cepheye sürüyor.

Yani bugün kazılan çukurlar ve hendeklerin başında büyük ihtimalle eline silah tutuşturulan “çocuk savaşçılar” bulunuyor.

Burada iki hatırlatma daha yapmalıyım.

Birincisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York Times gazetesine yazdığı makalede geçen “Çocuk savaşçıların evlerine dönmelerini sağlayacağız” ifadesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makalesindeki bu vurguyla Bakan Akar’ın sınır boylarından yaptığı “Elebaşları kaçıyor, altındakiler de bunu anlasın” sözünü birleştirince gerçek daha da netleşiyor...

O da Türkiye ordusunun muhtemel bir harekâtta “çocuk savaşçılara” ya da “eline silah verilmiş çocuklara” karşı kuyumcu titizliğiyle davranacağıdır. Yani harekât top atışlarını, füzeyi değil de ağırlıklı olarak komandoların nokta operasyonlarını gerektirebilir.

TÜRKİYE TECRÜBELİ

Yapacağım ikinci hatırlatma da şu:

Bir 29 Ekim resepsiyonunda Külliye’de dönemin Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral Hulusi Akar’la sohbet fırsatı bulmuştum.

O tarihler, PKK terör örgütünün Diyarbakır’da hendek kazdığı çatışmalı günlerdi. Asker, polis şehirde bu teröristlerle mücadele ediyordu. Çatışmalar vardı...

Herkes “Neden bu iş bu kadar uzuyor” diye soruyordu. Ben de Orgeneral Akar’a sormuştum. Şu cevabını da sonradan yazmıştım: “Teröristlerle mücadele uzamıyor. Biz orada masum sivil halka bir zarar gelmesin diye çok titiz davranıyoruz. Çocukları öne koyuyorlar. O nedenle titiz bir mücadele oluyor. Bu da zaman alıyor.”

İşte Türk ordusunun ve polisinin tecrübesi buralardan geliyor.

yazının devamı