GÜNCEL

Faruk Beşer : Bizim mahallenin kadınları

Tarih
12 Ağustos 2017
İzlenme
3252 Kişi
Geçen hafta Hayrettin Karaman Hocamızın bir yazısı üzerinevaveyla koparanların çoğu ne yazık ki, bizim mahalleden. Yani Müslüman ve başları örtülü bayanlar.

Ben buruda Hayrettin Bey’i savunmayacağım, onun buna zaten ihtiyacı yok. Sadece başını kapatmakla tesettürlü olduğunu sanan bayanlara, bu ne haldir, nereye gidiyoruz diye soracağım.

Hocamızın asıl sorgulanan cümlesi şu idi:

“Ben başını örten ama göstere göstere sigara içen bir bayan gördüğümde şöyle bir intibaa kapılıyorum: Sanki farklı olanlara şunu diyor: “Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şeyim var”.

İtiraf edeyim ki, ben de başörtülerini cafcaflı bir şekilde bağlayan, gözlüklerini gözlerine değil kafalarına takan en yakınlarıma bazen şöyle söylerim: ‘Bu yaptığınızın şöyle bir psiko-analizi yapılamaz mı? Aslında modern kültürden, modern hayattan ve modern giyim biçiminden hoşlanıyorsunuz, hatta onlara karşı eziklik duyuyorsunuz, en azından imreniyorsunuz da onlara demek istiyorsunuz ki, benim başörtüsü bağlamama bakmayın. Gördüğünüz gibi, ben başımı farklı bağlıyorum, benim gönlüm aslında sizden yanadır, lütfen beni de modern kabul buyurun’.

Ben Hayrettin Bey’in sözlerinin de bu anlamda söylendiğini düşünüyorum. Ama ne ilginçtir ki, bunu iffet ve namus meselesine kadar götürenler oldu. Sözün o anlamda olduğunu ispat etmiş olsalar böyle bir sözden alınmaları haklı görülürdü. Ama bir niyet okuması yaptılar ve kendi suizanlarını hocanın kastı diye gösterdiler.

Yazının sigara kısmına da aynen katılıyorum. Ansiklopediye ‘tütün’ maddesini yazmış birisi olarak, bendeniz de sigaranın kadına da erkeğe de caiz olmadığını, kadın için daha da kötü olduğunu, işin edebi ilgilendiren yönlerinin de bulunduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemi daha önce bu sütunlarda ‘Sigara konusunda son söz’ başlıklı yazımla temellendirmeye çalışmıştım.

Dediğim gibi, benim meselem hocayı savunma değil, hali pürmelalimize teessürümü bildirmek. Bugünlerde Sünnet düşmanlarıyla uğraşırken başörtülü kadınlarımızı da onların safına iteceğimizden endişe ediyorum. Çünkü sahih sünnette müminin edebi konusuyla ilgili o kadar çok hadisi şerif var ki, bizler onları ‘bilmem söylesem mi söylemesem mi’ deyip erteliyoruz. Belki de bazı şeylerin söylenmesi de şu açıdan gerekmiyor olabilir: Her doğruyu her yerde söylemek doğru olmaz. İslam’ın hükümleri de bir ‘el-ehem fe’l-ehem’ sırasıyladır, yani en önemli olan yerleşmedikçe daha az önemli olana geçilmez. Bu açıdan kendimizi belki şu anda bir nevi Mekke döneminde sayabilir, tesettürü Medine dönemine bırakabiliriz denebilir. Ama günümüze tam anlamıyla bir Mekke dönemi de diyemeyiz. Bazı fertler için bu böyle olsa da herkesin kendi içinde de bir Mekke, Medine dönemi vardır. Medine döneminde olanlar her türlü ahkâm ile mükelleftirler.

Evet, şimdi bizim feminimsi müslüman bayanlarımız kızıyorlar, alınıyorlar diye gerçekten bizim edebimizde, yani İslam edebinde var olan şeyleri söyleyemeyecek miyiz?

Ben bizimkilere şaşıyorum. Yapmadığınız, yapamadığınız bir edebi, siz yapmıyor olduğunuz için yok sayacağınıza susar geçersiniz. Ben yapamıyorum ama yapabilene aşkolsun dersiniz. Hem ben ideal olanın aksini yapacağım, hem de benim yaptığımı eleştirmeyeceksiniz, üstelik bana aferin diyeceksiniz demek biraz haddi aşmak değil mi? Şahsınız söz konusu edilerek bir eleştiri yapılıyorsa buna tepki göstermeniz anlamlı olabilir. Ama prensiplerden söz edip bizim edebimiz budur dendikten sonra söylenenlere alınmanın, bunu bir ‘kadın karşıtlığı’ olarak göstermenin anlamı yok. Biz bizim edebimizden söz ediyoruz. Beğenmezseniz o sizin bileceğiniz bir şey. Siz benim yaptığımı güzel göreceksiniz deme hakkınız da olmamalı.

İşte asıl tepkiyi Müslümanlardan gördüğümüz için biz bazı şeyleri söylemeyi en azından şimdilik erteliyoruz. Mesela bu bizimkiler şu ‘cennete zor girecek giyen çıplaklar, kafasını topuz yapan kadınlar, kadınlara özenen lanetlik erkekler, erkeklere özenen lanetlik kadınlar’ gibi hadisi şerifleri nasıl anlayacaklar? Hadi diyelim ki, bunlar da ‘Kuran bize yeter’ diyorlar, peki; ‘erkeklere söyle gözlerini kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Kadınlara söyle onlar da gözlerini kıssınlar, ırzlarını korusunlar, süslerini mahremlerinden başkasına göstermesinler… Cahiliye kadınları gibi teberruc yaparak çıkmasınlar, seslerini kadınsı kadınsı inceltmesinler’ anlamındaki ayetleri ne yapacaklar? Muhtemelen onları da tarihseldir diye silebilirler.

Teberruc, dışarıda bakılmayı ve dikkat çekmeyi sağlamak için yapılan her türlü süslenme ve hareketlerdir.

‘Giyen çıplaklar’, bir şeyler giydikleri halde giysileri, örtünmenin görevini yapmadığı için aslında çıplak gibi olanlardır. Daracık pantolonlar gibi.

Evet, biz bütün bunları ve benzerlerini anlatacak mıyız anlatmayacak mıyız? Ne buyuruyorsunuz?

Yenişafak
12 Ağustos 2017

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

  • YORUMLAR
  • Muallim

    12 Ağustos 2017
    1 1
    Toplum mühendisliğine yeşil ton giydirmeye gerek yok.Dileseydi Rabbim herkesi tek tip yaratırdı.Tanrıcılık oynamasın yeşil cübbeli ulu hocalar,smokinli,fraklı laikler,kendi gibi yaşamayı dayatan tüm baskıcı totaliter yapının mensupları..Bırakın insanların yakasını..Özgür bireyler olarak herkes kendi rotasını bulur.150 yıldır bu saçma tartışmalardan bıktım.
  • Mustafa

    12 Ağustos 2017
    2 0
    Allah razı olsun çok yerinde bir tespit. Aynen öyle..Konu ziyadesiyle anlaşılmıştır. Cennette karşılaşmak istemeyenler bu yazıdan sonra bir kere daha başlarını öne eğerek düşünsünler. Erdem sahibi olanlar, reklamize yazılarından vazgeçer ve bundan böyle de düşünmeden bir şeyler karalamazlar. Faruk Bey'e teşekkürler.
  • ARS

    12 Ağustos 2017
    1 0
    Tebrik ederim. Aynen katılıyorum. Bari kafamızdaki, zihnimizdeki, gönlümüzdeki İslam sağlam kalsın. Onun bunun kompleksine feda edilmesin. Gerçekler söylensin, anlaşılsın.
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER