9 Kasım 2014...
Türkmenistan dönüşü uçakta Cumhurbaşkanı Erdoğan, aralarında benim de olduğum bazı yazarlara, çözüm sürecine dair çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Bu açıklamaları hafta boyunca tartışacağız. Ama sürece dair belki de en çok tartışılması gereken kirli ittifaklar. Haberde okuyacaksınız.. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40’tan fazla insanımızın hayatını kaybettiği 6-7-8 Ekim Kobané Provokasyonları sırasında polisin tavrına dikkat çekerek; “Polis içinde pasif direniş oldu, oluyor, olacaktır da” diyor.. bence bu çok ciddi bir mesele.. Bunun üzerinde hassasiyetle durulması gerekiyor.. Bakın geçen hafta yapılan Milli Güvenlik Kurulu’nda, paralel yapılanmalara dair vurgulu bir mesaj çıktı biliyorsunuz. ‘Paralel Yapı’ değil, yapılanmalar… İşte ittifakın anahtar sözcüğü.. Devletimiz sorunu bütünlüklü olarak ele alıyor.. Bu da demek oluyor ki, bataklığın kurutulması için düğmeye basılmış durumda..

••

Bugüne kadar ideolojik olarak özellikle Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgede birbirlerine ‘düşman’ gibi görünen iki paralel devlet yapılanması, çıkarları örtüştüğü gün eski kavgaları bir kenara bırakıp elele vermiş durumda.. Bu kadar net.. Özellikle darbe için gerekli sosyolojik ortamı oluşturmak adına tertiplenen gizli servis operasyonları birbirine benzer biliyorsunuz. Aynı silahla hem sağcının hem solcunun vurulması gibi aynı evde hazırlanmış molotoflarla hem ‘PKK’lının hem ‘Hüda-Par’lının dükkanının yakılması gibi.. Bunlar bilindik senaryolar. Ama bu defa senaryoyu sahneye koyan oyuncular farklı.. Örneğin gelse bir yabancı gizli servis elemanı, Diyarbakır’da Yasin Börü’yü öldürüp PKK’nın üzerine yıksa bu anlaşılabilir ve de analiz edilebilir.. Açık, belirgin.. Çorum gibi, Maraş gibi, Sivas gibi, Kazancı Yokuşu gibi... Ama bu kez bölgede yaşayanlar öyle şeyler anlatıyor ki, dinlerken buz kesiyorsunuz.. Anlatılana göre, provokasyonun yerli taşeron örgütlerle ve paralel ihanet çetesi’nin bölgedeki uzantılarıyla, “Üst Akıl” arasında net bir ilişki var.. Kime sorsanız, bayramın üçüncü gününden itibaren kent içinde polisin ortaya koyduğu tavır, izaha muhtaç…  17-25 Aralık Darbe Girişimi sonrası, teşkilat içinde bir cunta kurdukları ve bu cuntayla birlikte hareket ettikleri saikiyle dağıtılan polislerin önemli bir bölümü, ölümlerin yaşandığı Kürt nüfusun yoğun yaşadığı kentlere tayin edilmişti.. İstanbul’da ihanet içinde olduğunu düşündüğünüz bir memurun, Bingöl’de yahut Diyarbakır’da ihanet etmeyeceğini nasıl garanti ettiniz ki?..  Cumhurbaşkanı’nın, “pasif direniş” olarak yorumladığı olay, hiç de o kadar kolay izah edilir bir olay değil sevgili okurlar.. Ülkenin son 40 yılında onbinlerce can almış, dünyanın en kanlı terör örgütlerinden biriyle “hedef birliği” ekseninde ortak hareket ediliyor ise eğer bu affedilmez..

••

‘PKK ile de işbirliği yapmış olamazlar canım’ diyorsanız hatırlatmama izin verin. Özellikle 30 Mart yerel seçimlerinde, Türkiye genelinde ‘en güçlü ikinci partiye destek’ stratejisiyle seçim kampanyası yürütmedi mi paralel yapı?.. İstanbul’da CHP ise en güçlü ikinci parti bölgede ağırlıklı olarak BDP değil mi?. PKK’nın siyasi uzantısı BDP ile elele verip kampanya tertipleyen bir yapının, PKK ile işbirliği yapmış olabileceğine neden ihtimal vermeyelim ki?.. Bakın PKK bölgede bir eylem yapıyor. Bir tane mahalleye maskeli gruplarla girip ‘sözüm ona’ özerklik ilan ediyor.. Paralel Örgütün medyasında birinci haber.. O medya da demiyor ki, “arkadaş o özerklik ilan ettiğin yerin Belediye Başkanı zaten BDP’li, kimden özgürleştirmiş oluyorsun orayı?” demiyor.. Adeta propagandasını yapıyor. Sadece bu veri bile bize yeteri derecede söz söylemiyor mu? Kalın sağlıcakla.
YeniAkit