GÜNCEL

Ersoy Dede : Gülen’in İadesi Tuzak mı?

Tarih
21 Aralık 2014
İzlenme
2932 Kişi

21 Aralık 2014

Fethullah Gülen’e dönük yakalama kararı çıkarılması ve bunun hızla ‘kırmızı bülten’e dönüşeceği yönündeki irade, açık açık söylüyorum, paralel yapının bir an evvel tasfiye edilmesini bekleyenler için, paralel yapı mensuplarına oranla daha büyük sürpriz oldu..
Zira savcının böyle bir talepte bulunacağını ve bunun hızla mahkeme kararına dönüşeceğini paraleller çok çok iyi biliyorlardı.. Hatta bir adım daha ileri götüreyim sizleri.. İşlerin bu aşamaya gelmesi için emniyetteki ifadelerinde yoğun gayret sarfetmiş dahi olabilirler... Bakın bu kadar da net söylüyorum size.. Dışarıdan bakınca ‘Amman da Hocamız’a yakalama kararı çıkmış’ diye ağlaşmalarına bakmayın, bu kararın çıkmasını pek çok açıdan avantaja dönüştürebileceklerini bilmeseler, çok rahatlıkla (aidiyet-mensubiyet saikiyle) savcıya çıkıp, “Bütün o metinleri Yenibosna’daki toplantı odamızda bir kararlaştırdık, Fethullah Gülen ‘Yapmayın günaha girersiniz’ demiş olmasına rağmen, onu dinlemedik ve bugün iyot gibi açığa çıkmış olan kumpası biz kurduk” derlerdi.. Demediler.. Göz göre göre işin Fethullah Gülen’e kadar uzamasını sağladılar... İşleri güçleri hukukla-yargıyla olan, kökü ABD’de, kolları İsrail’de bir yapının, hem uluslararası hukuk boyutunu hem de ülkelerin Türkiye’ye karşı tutumunu ta en başından analiz etmediğini düşünmek, saflık olacaktır...

14 Aralık’tan beri öncelikli gündemimiz ne bizim?  Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca, diziler, filmler vesaire... Oysa Tahşiye’ye kumpas operasyonunun baş kahramanı bu kişiler yahut en önemli delili televizyon dizileri mi?.. Polis şefleri var, bombalar var, baskın görüntüleri var..  İyi de neden bir haftadır Ekrem Dumanlı ile yatıp Basına müdahale ile kalkıyoruz?.. Cevap; çünkü paralel yapı öyle istiyor... 

Herkes Dünyaya Türkçe’yi yaymayı misyon edinmiş bir teşkilatın 14 Aralık’ı neden sürekli olarak ingilizce anlatmaya çalıştığını konuşuyor değil mi?.. Ne anlatıyorlar peki ingilizce?.. Medyaya baskı, gazeteciler içeri tıkılıyor, fikir hürriyeti engelleniyor... Falan filan, Biz de hep bir ağızdan “Ne alakası var, gazeteden içeri bile girmediler, arama dahi yapmadılar, bilgisayarlara bile bakmadılar, kimseye zor kullanmadılar vs..” falan-filan deyip duruyoruz.. Önümüzdeki hafta ise, özellikle kamuda bir cemaat mensubu olmanın tasfiye nedeni olduğu anlatılacak ingilizce.. Peşinden özgürce cemaat faaliyetleri yapamadıkları, tamamen dini bir cemaatken ‘baskıcı rejim’in tıpkı hocalarını 1999’da ABD’ye sığınmaya mecbur ettiği gibi bugün de bu baskılarını hız kesmeden sürdürdüğü tezviratı yapılacak.. Kırmızı bülten çıkarılır çıkarılmaz ise ‘sırf aykırı dini fikirleri nedeniyle’ Hocalarının tutuklanacağı yaygarasını koparacaklar..  Özellikle kendi ülkelerindeki resmi devlet dinine muhalefet edenlerce başlayan göç dalgasının bir anlamda kurmaya mecbur ettiği Amerika için, ‘dokunulmaz’ konuların başında bu konunun geldiği biliniyor..  Paraleller de, ABD’nin bu yönünü, Fethullah Gülen için de kullanması için dünyanın dört bir yanından Washington’a baskı yapacaklar...  Biz de tam bu arada Zaman Gazetesi eliyle dayatılan ‘basına baskı’ manipülasyonunun peşine takılmış gidiyor olacağız..

14 Aralık meselesini çok iyi anlatmamız lazım.. Bırakalım paralelcilerin dayattığı gündemi. Bırakalım savunma pozisyonunu. Pro aktif bir pozisyon alalım ve Hrant Dink Cinayeti’ni anlatalım. Ergenekon soruşturmasında kurulan paralel kumpası anlatalım. Tamamen kendilerine muhalif bir küçücük cemaat için bombalı-silahlı bir terör örgütü’ iftirasını atmakta hiç bir sakınca görmeyen bir dehşet yapısının, hedefe giden yolda herşeyi nasıl mübah göreceğini anlatalım.. Bakın Amerikalı dostlarımız ‘üst akıl’ perspektifi içerisinde Türkiye’deki bazı operasyonlarında eğer bu yapıyı kullandıysa, bunun faş edileceği kaygısıyla ittifakı bitirmek istemeyebilir. Bize düşen ise, kısık sesimiz yettiğince yapılanları haykırmaya devam etmek. 14 Aralık Soruşturması’nda Ekrem Dumanlı ve Zaman Gazetesi’ni ana obje olmaktan çıkarıp, tıpkı Hrant Dink Cinayeti’nde olduğu gibi Tufan Ergüder, Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek’i anlatalım artık..  Bu ekibin elinden geçmiş diğer bütün dosyaların, KCK, Ergenekon, Balyoz.. Ne varsa.. Hepsinin üzerindeki bulutların kalkmasını sağlayacak iradeyi ortaya koyalım.. Bana sorarsanız Gülen’in iadesi meselesini de uluslararası hukuka bırakalım kendi kuralları çerçevesinde ilerlemeye devam etsin.. Ama içerideki ihanet şebekesinin icraatlarını anlatmaya devam edelim.. Kalın sağlıcakla.

YeniAkit

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER