“Eğer emeğin dini varsa bunlar da tanrıçalarıdır.”

“Eğer” dediklerine göre bundan emin değiller. Kuşkularına rağmen, kendi ürettikleri bir takım inançların peşinde koşturmaya devam ediyorlar.

En önemlisi de “emekten” bahsederek, halen kendilerini Marksist-Leninist terminoloji içinde bir yere yerleştirmeye çalışıyorlar. Dünyanın en büyük emperyalist gücü olan Amerika’dan talimat alıyorlar. Küresel emperyalizme hizmet ediyorlar. ABD’den edindikleri silahlarla mazlum insanları öldürüyorlar. Emperyalistlerin emelleri doğrultusunda geniş kitlelere Cehennem hayatı yaşatıyorlar.

Sonra da “emekten”, Marksizmden bahsediyorlar.

Bu, genelevdeki fahişenin, toplumun karşısına geçip “iffet nutukları” atması gibi bir şey bu! Amiyane tabiri ile kafayı yemiş bunlar!

Şaka gibi.

***

Afrin kırsalından toplanıp tabutlara konularak ortalıkta gezdirilen o cesetler, insanı tarifi zor duygular içine sokuyor…

Düzenledikleri törenine bakıyorsunuz, cenaze töreni değil. Müzikler çalınıyor, intikam çığlıkları atılıyor. Şarkı ile marş arası bir takım şeyler söyleniyor. Zerdüşt inancı ile dahi izah edilemeyecek bir takım görüntüler ortaya çıkıyor.

“Sonsuzluğa uğurluyoruz onları” diye nutuklar atıyorlar. Buna karşılık, ortaya koydukları ve inandıkları dini ve insani bir değer yok. Ortada sadece işi boş, ne olduğu anlaşılamayan bir “sonsuzluk” kavramı var.

Tapındıkları ise, sıra sıra dizdikleri o tabutlar.

İçlerinde “Tanrıçalar bulunduğunu” söylüyorlar.

Zavallılığın görüntüsü aslında bu!

Başlarındaki baronlar emperyalist güçlerle oturup, bir takım pazarlıklar yapıyorlar. Onların taşeronluğuna soyunuyorlar. Sonra da bu zavallıların ağızlarına bir parmak bal sürüp, ölüme yolluyorlar. Ölünce de iş bitmiyor. Bu defa onların cesetlerini istismar edip, üzerinden operasyonlar gerçekleştiriliyor.

***

Türk Silahlı Kuvvetleri, her gün açıklama yapıp, Afrin Operasyonu ile ilgili bilgileri paylaşıyor. Etkisiz hale getirilen terör yandaşları ile ilgili rakamları veriyor. Daha şimdiden sayıları bini geçti. Her geçen gün de artıyor. Bunlar ise sahaya yenilerini sürüyorlar. İki ya da üç bin olmuş, umurlarında bile değil. Kendilerine göre güzel bir teselli bulmuşlar. Ölen kadın teröristler “tanrıça” oluyor. Demek ki yakında erkeklere de “tanrı” adını verecekler.

Bu ABD’den gerçekten korkulur! Kendisi riske girmiyor, kendi insanının burnunu kanatmıyor, maşalarla sorunu çözmeye çalışıyor. Bu aptalları da “tanrı” ve “tanrıça” aldatmaları ile tepe tepe kullanıyor.

Bu zavallılara bir yandan kızıyor, diğer taraftan da acıyor insan!

***

Cehalet çok kötü bir şey…

Biraz geçmişe baksalar, azıcık tarih bilseler, böyle bir duruma düşmezlerdi. Böylesine kullandırmazlardı kendilerini.

“Tanrı” ve “Tanrıça” kandırmaları bir yana, aslında böcek kadar bile değerleri yok. Victor Hugo, yüzyıllar önce adını koymuştu yaşanan gerçeğin:

“Paris’te bir kişi öldürülürse bu cinayettir, doğuda 50 bin kişi boğazlanırsa bu sadece bir meseledir.”

Ermeni asıllı bir Osmanlı Paşası olan Bogos Nubar da kendilerini Anadolu’da tepe tepe kullanıp, ardından yıpranmış bir paspas gibi atan Fransızlara şu mektubu yazmıştı:

“Bize bir devlet sözü verdiniz. Ermenileri kullandınız. Sonra da kaçıp, bizi yalnız bıraktınız. Tarih sizi affetmeyecek.”

Molla Mustafa Barzani ve oğlu Mesut Barzani’nin başına gelenler de ortada.

Bunları da aynı akıbet bekliyor. Şimdilik, içinde “Tanrı” ve “Tanrıça” gibi süslü sözlerin bulunduğu ninnilerle oyalanıyorlar. İleride anlayacaklar gerçekte neler olduğunu. Ama o zaman da iş işten geçmiş olacak.

Akşam
11 Şubat 2018