GÜNCEL

Emin Pazarcı : Devlet bomba yapmayı öğretirse...

Tarih
27 Mayıs 2017
İzlenme
1870 Kişi
 Çarşıda ya da pazarda karşılaştığımız herhangi bir vatandaş değil, bizzat bu ülkenin İçişleri Bakanı açıkladı. Süleyman Soylu, “Terör örgütüyle organik bağları var” dedi. Suç dosyalarının kabarık olduğunu, haklarında devam eden ceza davaları bulunduğunu söyledi.

Yedikleri naneler de tek tek açıklandı:

“Terör örgütü propagandası yapmak, kasten yaralamak, mala zarar vermek, vesaire, vesaire…”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun sahip çıktığı ve onlar üzerinden “insanlık dersi” vermeye çalıştığı açlık grevcileri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’dan bahsediyorum. Biri akademisyen, diğeri öğretmen.

Kemal Bey, onlar için twitter hesabında aynen şu ifadeleri kullanmıştı:

“Açlık grevindeki iki eğitimcinin tutuklanmaları değil, göreve iade edilmeleri gerekiyor. Unutulmayacak bir insanlık suçuna sebep olmayın.”

Ardından eklemişti:

“Adaleti yok ettiğinizi biliyorduk, ama Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı tutuklayacak kadar vicdansız olmak, sizin için bile zor olmalı.”

Şimdi Kemal Bey’e sormak lazım:

Devletin terörist yetiştirmek gibi bir görevi mi var? Ne yapacaklar bunlar, göreve iade edildiklerinde? Bizim çocuklarımıza DHKP-C fikriyatını aşılayıp, bomba imal etmeyi mi öğretecekler?

Bitmedi, dahası var… Bunlar devleti yerden yere vuracaklar, “faşistler” diye bağıracaklar. Devlet de onları besleyecek, maaş vererek ödüllendirecek, öyle mi?

Kusura bakmayın, ama böyle bir rezalet olmaz. Muz cumhuriyetleri dahil, dünya üzerindeki hiçbir devlet yapısı buna izin vermez.

***

Kemal Kılıçdaroğlu, kalkmış “insanlık dersi” vermeye çalışıyor…

Önce, bir noktanın altını çizelim. Bugün, bütün dünyanın üzerinde ittifak ettiği en büyük insanlık suçu terördür. Kemal Bey’in haberi yok herhalde, suçsuz, günahsız, masum insanları vurur terör. Çocukları anasız ve babasız bırakır, anne-babaların yüreğine evlat acısı yerleştirir. Ocaklar söndürür, geride gözü yaşlı insanlar bırakır.

İşte o yüzden teröre ve teröriste destek vermek en büyük insanlık suçudur!

En önemlisi, bir ülkenin İçişleri Bakanı “bunlar terörist” diyor ve kabarık bir suç dosyası ortaya konuluyorsa, ısrar edilmez. 14 defa terör örgütüyle bağlantılı olarak gözaltına alınan birinin arkasında durulmaz. Geri adım atılır, hatta kamuoyundan bir de özür dilenir.

Yapılmıyorsa eğer, orada iyi niyetten bahsedilemez!

***

Öyle büyük bir çifte standart ve tutarsızlıkla karşı karşıyayız ki...

Maalesef bizim ülkemizde siyasetin hiçbir kriteri yok. Muhalefet, bir bürokratı suçluyorsa, ardından hemen bağırmaya başlıyor:

-Bakın, halen görevde tutuyorlar. Nasıl yaparsınız bunu? Alın onu görevden…

Buna karşılık, terör örgütüyle ilişkili oldukları iddiasıyla haklarında ceza davaları bulunan kişilerin avukatlığına soyunulabiliyor. Kılıçdaroğlu, Başbakan’dan bu kişilerin göreve iade edilmelerini isteyebiliyor.

Adeta alışkanlık haline geldi. Kemal Bey, bunu hep yapıyor. “Cezaevleri gazetecilerde dolu”diyor. Bu ülkenin Adalet Bakanlığı gerçek durumu açıklayıp, önüne bir liste koyuyor. “Gazeteci”adı verilen isimlerin cezaevinde bulunmalarının gazetecilik faaliyetiyle ilgili olmadığını bildiriyor. Kiminin asker, kiminin polis katili; kimisinin de aile içi şiddet suçlusu olduğunu belgeleriyle gözler önüne seriyor.

Kılıçdaroğlu’na soruyorsunuz:

-Açıklamayı duydunuz mu?

“Haberim var” cevabını veriyor:

-Beni değil, bu iddiayı ortaya koyanları ikna etsinler.

Ardından aynı suçlamaları yapmaya “tutuklu gazeteciler” demeye devam ediyor. Var mı bu tavrın iyi niyetle bir izahı?

***

Kılıçdaroğlu ne derse desin…

Ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi düşünüyorum. Çocuklarımın “öğretici-eğitici” sıfatlı terör yanlılarının eline teslim edilmesini istemiyorum. Bu ülkedeki kahir ekseriyetin de bu düşünceyi paylaştığını biliyorum.

İşte bu noktada CHP’ye oy veren milyonlara sormak istiyorum: Bir gün Güneydoğu’da hendek kazıp devlete baş kaldıranlara “arkadaşlar” diyen, bir başka gün terör örgütüyle ilişkili oldukları iddiasıyla görevden alınanlara arka çıkan bu tavrı siz onaylıyor musunuz?

Yüzünüzü buruşturduğunuzu görür gibiyim.

Akşam
27 Mayıs 2017

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER