17 Nisan 2015

Her sene Nisan ayının 3. Haftası, yurdumun ‘Ermeni Tasarısı’ iddiaları ile cebelleşmesi ve topyekün şah damarına basılması ile geçiyor…

Geçtiğimiz günlerde, Papa önce ‘Ermeni Tasarısı‘nı tanıdığını söyledi. Sonra lafı evirip çevirip basın sözcüsü ile yok biz öyle demedik nağmelerine bağlandı. Peki Papa’nın Vatikan Kilisesi’nin yazdığı karanlık tarihe şöyle bir bakması gerekmez mi?

Engizisyon mahkemelerinde işkence ile öldürdüğü insanların toplam sayısının soykırım tabirine eş değer olmasını bilmez mi Papa Amca? Zavallı Galileo, ‘Dünya yuvarlaktır’ demesi üzerine kilise tarafından idama mahkum edilip ipe giderken; "Görmedim, duymadım ve bilmiyorum" dediği için aynı ipten kurtulmadı mı? Onun kadar şanslı olmayan Giordano Bruno ise kazığa bağlanıp yakılmadı mı? Tarihin işkence ile öldürme sayfasını aralayan bu mahkemelerden ölüm askıları, çivili sandalyeler, kızgın kerpetenler, parmakları sıkıştıran mengeneler, testereler, kancalar ve nice işkence aleti kendilerinden sonra gelenlere örnek olmadı mı? Engizisyon Mahkemelerince 1492’den itibaren İspanya ve Portekiz’den sürülen yüz binlerce Yahudi ve Müslüman tehcir kelimesinin karşılığı değil miydi?

Peki ya kiliselerinizde kürtajla hayatına son verilen ya da istenmeyen hamileliklerde doğum sonrası lağıma atılan bebekler? İrlanda'da lağım çukurunda bulunan 800 bebek iskeletini tanıyabildiniz mi? İngiliz The Daily Mail gazetesinde yer alan ve adı 'The Home' (Ev) olarak geçen, bebek iskeletlerinin fışkırdığı Tuam'dan haber var mı? 800 çocuğa anıt dikmekle yapılan bebek katlini akladınız mı?

Peki ya bizzat kiliselerinizde tecavüze uğrayanlar? Onları tanıyabildiniz mi? Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi tarafından hazırlanan 2014 yılı raporunda, son on yılda papazlar tarafından on binlerce çocuğun tecavüz ve tacize maruz kaldığı belgelenmedi mi? Vatikan’ın “kurbanları sessiz kılma” taktiği cinsel saldırıda bulunan papaz ve rahipleri korunduğu söyleneli henüz 1 yılı geçti.

Yüzyıllardır soyunu kırdığınız, tecavüz ettiğiniz, öldürdüğünüz bedenlerle yüzleşmek yerine; ne diye her yıl özel bir ayinle birilerinin ayaklarını yıkayıp öpüyorsunuz? Siz kendi soykırım ve sapkınlıklarınızı ne zaman tanıyacaksınız? Ya da neden birileri birleşip yıllardır çekilen bu zulüm için herhangi bir tasarı ya da kanun imzalayıp Katolik Kilisesi’ni şikâyet edip, sıkıştıramıyor?

Bu arada yeri gelmişken, Ermeni tasarısını tanıyan Avrupa Parlamentosu’na da iki çift laf etmeden olmaz. Kendi coğrafyasındaki iki insandan birinin oyunu alamayan bu kurumun, takdire şayan Müslüman ve Türk soykırımlarına sessiz kalıp tanıyamamasını biz çok iyi biliriz. Şimdi bir zahmet biz de şu soykırımları iyice AP’nin gözüne sokalım ki iyice tanısın:

30 binden fazla Moradaki Müslümanların, papazların öncülüğü ile öldürüldüğü 1700- 1821 yılları arasında yaşanan soykırım. Hani şu hamile kadınların karınları kesilip, çocukların denizde kafalarının üzerine basılarak öldürüldüğü vahşet.

1866 yılında 1 milyon Çerkes ve Kafkas’ın Ruslar tarafından öldürüldüğü soykırım.

93 Harbinde yüz binlerce Balkan Müslümanının tehcir edilirken; Hristiyanlığa zorlandığı, okul ve camileriyle birlikte yakılarak katledildiği soykırım.

Erzurum, Kars, Van, Bakü, Erzincan’da yaşayan Müslümanların camileriyle beraber birden bire ortadan yok olduğu; 1910-1922 yılları arasında yarım milyon Müslüman Türk’ün Ermeniler tarafından öldürüldüğü soykırım.

Mayıs 1919 İzmir işgali sonrası Yunanlıların binlerce Müslüman Türk’ün evlerini yağmalayıp camilere doldurularak toplu olarak yaktığı, kadınlarına sık sık tecavüz edilerek öldürdüğü soykırım.

Stalin’in Şubat 1944 yılında, Müslüman Çeçen, Kırım ve Ahıska Türklerini tehcir ederken milyonlarca insanın telef olduğu soykırım.

Temmuz 1959’da Kerkük’te bulunan Müslüman Türkmenlerin cinayetlerini tanır mısınız?

Şubat 1992 Hocalı Katliamı’nda yüzlerce Müslüman Azeri’nin başları kesilerek, gözleri oyularak, hamile kadınların karnı yarılarak ve çocukların parçalara bölünerek can verdiği soykırımı hala tanıyamadınız mı?

Hala Budistler tarafından sürdürülen Uygur katli, İsrail’in öldürdüğü Filistinli çocuklar, Arakan’da ve Suriye’de devam eden soykırımlar ve daha niceleri…

Velhasıl diyeceğim şu ki, biz Soykırımın ne olduğunu dinimiz ve kimliğimiz icabı çok iyi biliriz. Çok iyi tanırız. Siz de iyi tanırsınız. Hani Amerikalıların Kızılderilileri öldürdüğü günü Şükran Günü olarak kutlaması gibi… Ya da Japonya’ya attığı atom bombası için törene uyduruk resmi görevli gönderip hala soykırımı tanıyamadığı gibi tanırsınız.

1915 Ermeni Tehciri’nin resmi belgelerle karşılıklı olarak incelenmesinden, ülkemin tarihçilerinin bu tartışmada aktif olarak yer almasından ve gerçekleri ortaya çıkarmasından yanayım. Çünkü ben artık her Nisan ayı’nın 3. haftasını, soykırımın hasını yapan ama bizlere yapılan soykırımları tanımayanların pervasızca yaptığı açıklamaları duyarak geçirmek istemiyorum…

Seslimakale.com

[email protected]

@ElvanKavi