SİYASET

Ali Karahasanoğlu : Üniversiteler, bu solakların babasının çiftliği mi?

Tarih
11 Haziran 2016
İzlenme
1616 Kişi

Üniversite öncesi olsun. Üniversite olsun..

Dersleri işlerken, günlük hayatla bağ kuran öğretmenleri/öğretim üyelerini severim.

Dersin başından sonuna, teorik anlatımlarla yetinen.

Günlük hayattan tek kelime etmeden, dersi bitiren öğretim üyeleri yerine..

Eğitim-öğretim hayatı tamamlandığında, günlük hayatta karşılaşılacak somut olaylarla ilgili kafa yoran, kafa yorduran öğretim üyelerine saygı duyarım..

Okul ile iş hayatını birleştirmenin pratiğinin yapılmasının gerekliliğine inanırım..

Ama tüm bunlar yapılırken..

Objektif olunmalı..

Bir siyasi görüşün militanı gibi hareket edilmemeli.

Kendi ideolojisi, öğrenciye dikte edilmeye çalışılmamalı.

Hele hele..

“Sınav sorusunda benim görüşümü destekler yorumlarda bulunmazsan, topu dikersin” dayatmasında hiç bulunulmamalı..

Sözü nereye getireceğim..

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde, final imtihanlarında sorulan bir soru..

Soruyu aynen iktibas ediyorum: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun, özgünlüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır, eksiktir, yarımdır’ şeklinde yaptığı açıklama, feminist kadınların tepki göstermesine neden oldu. Cumhurbaşkanı’nın bu açıklamasını, derste işlenen ve sorumlu olduğunuz kaynaklar çerçevesinde, ilgili bütün kavram ve kuramsal yaklaşımlarla tartışınız.”

Affedersiniz ama..

“Günlük hayatla teorik anlatımı buluşturun” dediysek..

İletişim Fakültesi’ndeki “Toplumsal Cinsiyet ve Medya” dersi ile, “Cumhurbaşkanı’nın yaptığı” açıklama arasında nasıl bir bağ kurdunuz, açıklar mısınız?

Şuna benzeyen bir soru sorulsaydı, anlardım: “Cumhurbaşkanı’nın açıklamasının medyada yer alış şeklini, derste işlenen ve sorumlu olduğunuz kaynaklar çerçevesinde, ilgili bütün kavram ve kuramsal yaklaşımlarla tartışınız.”

Soru böyle olsaydı, dersin hocası Bedriye Poyraz’ın, “Haber ve Haber Programlarında İdeoloji ve Gerçeklik” kitabının başlığındaki mesaja da uygun olurdu..

Ama Bedriye Hanım’ın sorusunu birlikte okuduk..

Cumhurbaşkanı’nın açıklamasının, medyadaki değişik şekilde haberleştirilmesini sormuyor..

Önce Cumhurbaşkanı’nın açıklamasına, feminist kadınların tepkisini hatırlatıyor.. Ve “Siz de feministlerin baktığı gibi bakın haa.. Yoksa alırsınız sıfırı, kalırsınız sınıfı” demeye getiriyor..

Haksız mıyım?

Benim saygı duyduğum “teori ile pratiği buluşturan” öğretim üyesi yerine..

“Teoriyi; kendi ideolojisi doğrultusunda öğrencinin kafasına, pratik örnekleri de çarpıtarak dikte eden öğretim üyesi” ile karşı karşıya olduğumuz kanaatim, yanlış mı?

Buyrun dersin hocasını tanımaya çalışalım..

Kanaatimizin doğruluğunu test edelim.

Dersin hocası kim?

Bedriye Poyraz..

Bedriye Poyraz kim?

Ne kadar dini hassasiyeti olan insan varsa..

Hepsine saldıran..

Said-i Nursi’den başlayın..

Günümüzde Tayyip Erdoğan’a kadar..

Ne kadar halkın sevdiği insan varsa..

Hepsine düşman olan bir kadın..

Bir tek dindar insan için olumlu söz söylemeyen.

Ama PKK’lılarında tutun.. TİKKO’suna, DHKPC’lilerine kadar, solak bütün teröristlere de sempati ile bakan bir öğretim üyesi..

Teorik takılmayalım..

Somut örnekler verelim..

Casusluktan yargılanan Can Dündar da..

PKK için “Terör örgütü değildir” diyen Tahir Elçi de.

PKK’lı teröristlere “Arkadaşlar” diyen Hüseyin Aygün de..

Bedriye Hanım için pek saygın kişiler.. İtibarlı isimler..

Türkiye genelinde gazeteler arasında.. “Yüzde” demiyorum. Binde birlik satışı bile olmayan Birgün gazetesi, Bedriye Hanım için, güvenilir bir gazete..

Sahte müşahit kartları ile, sandıkta hile yapmaya soyunan “Oy ve Ötesi” grubu, çok saygın kişiler..

Ama..

Askerlerimiz. Polislerimiz. Ülkesi için canını dişine takan insanlarımız.. 

Bedriye Hanım için itibarsız insanlar..

Mesajlarında.. Söylemlerinde..

Onlarca, yüzlerce teröristten olumlu bahsederken..

Şehit olan askerimizden, polisimizden bir tanesinden dahi bahsetmiyor..

Pardon.. Yanlış oldu. Bir tanesinden bahsetmiş..

Şırnak’ta PKK’lıların saldırısında hayatını kaybeden bir onbaşının adını anmış.

Niye mi?

O asker, Suruç patlamasının sonrasında “İnsan olmaktan utanıyorum” diye tivit atmışmış..

Onun için, o askerden bahsediyor..

Yanlış anlamayın yani..

PKK’nın saldırısında hayatını kaybettiği için değil..

Bedriye Hanım için, şehit olan yüzlerce, binlerce askerimizin, polisimizin küçücük bir kıymeti yok, çünkü.

Taa ki. Suruç’taki patlamadan üzüntüsünü beyan ederlerse..

O zaman..

İşte o asker, kahramandır!..

Bu kadar fanatik. Bu kadar militan. Bu kadar terör yandaşı.. Bu kadar ikiyüzlü bir kadın, bugün Türkiye’nin başkentinde, başkentin adını taşıyan üniversitede, öğretim üyesi!..

Sadece öğretim üyesi de değil..

Öğrencileri zehirleyen bir dayatmacı..

Üniversiteyi, babasının çiftliği gibi kullanıyor..

Hodri meydan diyorum.

Bedriye Poyraz’ın imtihanda sorduğu soru basına sızdı..

Savcılarımız, cevap kağıtlarını üniversiteden istesin..

Hangi cevaba, hangi puanın verildiğini bir araştırsın..

Bakalım, yazdıklarımız gerçek mi, değil mi?

Kimbilir, belki de..

Öğrenciler de işi kapmışlardır...

“Köprüyü geçene kadar” deyip..

Tam da Bedriye Hanım’ın istediği cevapları vermişlerdir..

Gelsin cevap kağıtları...

Görelim, saçımız ak mı, kara mı!

YeniAkit
11 Haziran 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER