POLEMİK

Ahmet Kekeç : Hesap vereceksin, hesap vereceksin, hesap vereceksin!

Tarih
28 Mayıs 2015
İzlenme
1939 Kişi

28 Mayıs 2015

Beyaz Türklerin Selocan’ı, bütün politikalarını “Erdoğan’ı başkan seçtirmemek” üzerine kurduklarını söylemişti. Ve kürsüye çıkıp, “Seni Başkan seçtirmeyeceğiz, seni Başkan seçtirmeyeceğiz, seni Başkan seçtirmeyeceğiz” diye üç kez tekrarlamıştı. 

Türkiye bir “hukuk devleti” olsaydı, kitlesini sokağa indirip 52 Kürt vatandaşının katledilmesine neden olan Selahattin Demirtaş’tan bu cürümünün hesabı sorulurdu.

Erdoğan’ı başkan seçtirmemek, evet, bir politikadır.

Meşrudur, haktır.

Demirtaş gücü nispetinde engelleyici rol oynayabilir, Erdoğan’ı başkan seçtirmemek için elinden geleni her imkânı kullanabilir. Buna saygı duymak zorundayız. Ama son sözü söyleyecek olan halktır. Halk dilerse, Erdoğan başkan olur.

Konuşmamız gereken asıl konu şu bence

Erdoğan başkan seçilse de, seçilmese de Selahattin Demirtaş cürümünün bedelini ödeyecektir.

Dolayısıyla, kendisinden aldığımız ilhamla üç kez tekrarlıyoruz:

Hesap vereceksin, hesap vereceksin, hesap vereceksin!

HAMİŞ:

Ben, “Abdülkadir Selvi zarafeti ve nezaketi olan biridir. Değerli bir gazetecidir. Düzgün bir insandır” diyorum...

Selvi itiraz ediyor: “Hayır, ben aslında terbiyesiz insanım.”

Diyebilecek sözüm yok. Nezahetle ve nezaketle mukabelede bulundum. Yine nezahet ve nezaket dairesinde itirazlarımı sıraladım. Herhangi bir küçültücü sıfat kullanmadım. Hakaret etmedim. İsmini bir “tamlama” içinde anmadım. Ama nezaketli Abdülkadir Selvi’nin cevabı şu oldu: “Patronun kalemi.”

Doğrusu, bu kadar müptezelleşebileceğini tahmin edemezdim.

Kaldı ki, Selvi’nin itiraz sadedinde dile getirdiği hususlara katıldığımı, abartılı benzetmelerin ve sevgi sözcüklerinin (merkezdeki kişiye) zarar verebileceğini yazımda dile getirmiştim. Selvi’nin ifadesiyle, bir “patron kalemi” olarak, kendi patronuma yöneltilmiş eleştirileri empatiyle karşılamıştım. Ethem Sancak beni kovsa yeridir...

Patronun kalemi olmayan, “bağımsız” takılmayı seven Selvi, patronunun emri üzerine “Hay, hay” deyip CNN Türk’teki programına son verebiliyor ve bunu da marifetmiş gibi Twitter’dan duyuruyor. Ama nasıl oluyorsa “patronun kalemi” sayılmıyor.

Bir de “kılıç” meselesi var...

Selvi, kendisini, bazı yanlışları “kılıcıyla doğrultacak” mevkide görüyor... Saldırganlığına ve terbiyesizce sataşmalarına İslam Tarihi’nden (Hz. Ömer’le ilgili bir hadiseden) referanslar getiriyor. Bence iyi ediyor...

Soralım o halde:

Elinde kılıç ceffelkalem mahalleye dalıyorsun, önüne geleni doğruyorsun, Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan Coşkun gibi düşük profilli adamlardan “Aferin” alıyorsun da, neden kılıcının marifetlerini Doğan Medya Grubu canibinde sergilemiyorsun? Ölümüne desteklediğini söylediğin Erdoğan’la ilgili en ahlaksız, en hayasız, en vicdansız haberler o mecralarda yayınlanıyor.

Efendim, “Ben CNN Türk’te Gezi sürecinde, 17-25 Aralık operasyonları sırasında birilerinin twit atmaya korktuğu sırada yayına çıkıp mücadele verdim. CNN Türk’te Gezicilere ve paralel darbecilere karşı Cumhurbaşkanının tabiriyle ‘çatır çatır’ Erdoğan’ı savundum.”

Eee Abdülkadir!

Ne istiyorsun?

Başbakan’ın ve Cumhurbaşkanı’nın uçağından inmeyen sensin. Merkezi yayın organlarında program yapıp en kıyak telifi götüren sensin. Davetlerden, kokteyllerden, açılış törenlerinden, gezilerden eksilmeyen sensin. Siyasetçiler tarafından istikballe karşılanan sensin. Karşı mahallenin övgülerine mazhar olan sensin. İlginçtir, “beni oyuna almıyorlar” diye ağlayan da sensin.

Daha ne istiyorsun?

Erdoğan’ı ölümüne desteklediğini söyleyerek, kimi borçlandırıyorsun?

Çatır çatır savunduğun Erdoğan, maaş aldığın adamın gazetesi tarafından “Mursi’nin akıbeti”yle tehdit ediliyor. Neden ağzını açıp da tek laf etmiyorsun?

Star

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER